Arda Ebru'yu arayıp, evinin önünde onu bekleyeceğini söyleyince, genç kadın neşeyle hazırlanıp evden çıktı.
Abisi onu görünce, yaslandığı arabadan doğrulup, yanına ilerlerken Ebru koşturarak, abisinin boynuna atladı, sanki bu sabah görmemiş gibi...
"Öyle uzun zaman oldu ki, birine böyle içime katarca sarılmayalı" dediğinde Arda kaşlarını çatıp ona baktı.
Ebru'da bişeyler vardı ve birazdan neler olduğunu öğrenecekti.
"Gel hadi biraz dolaşalım" diyerek kardeşinin omzuna kolunu dolayıp, arabaya yönlendirdi.
Abisi Ebru'yu güzel bir restorana götürdüğünde, masaya geçerken burası kendine tanıdık gelmişti. Bir süre önce buraya Koray'ın kahvaltısı için gelmişlerdi.
Aklına gelen şeyle, sanki beyninde bir ışık yandı. O gün Gülay'la karşılaşmışlardı ve Koray onunla konuştuktan sonra,
"Senin samimiyetini hak edecek biri gibi değil" demişti. Adam nasıl da bir bakışta anlamıştı herşeyi.
Yemeklerinin sonuna doğru geldiklerinde, Arda beklentiyle kızkardeşine baktı
"Evet Ebru, neler dönüyor hayatında, artık anlat bana" dediğinde Ebru ağzını peçeteyle silip yutkundu.
"Abiii... Ben... Ben Umut'tan boşanacağım. Böyle şeyleri seninle konuşmak ne kadar doğru, bilmiyorum ama, benim senden başka kimsem yok... Bi annem olsa ona anlatırdım, ya da babama ama... Benim annem de babam da sensin."
Önündeki sudan bir yudum alıp, abisinin şefkat ve merak içeren bakışlarıyla gözlerini tabağına çevirip konuşmaya başladı.
Sık sık ağladığı için, hıçkırarak sözleri bölünse de, Arda onu sabırla dinledi. Bir yandan gözyaşlarını silip ara ara sakinleştirirken, diğer yandan kardeşini bu hale getirenlerden soracağı hesabı düşündü.
Kendinden de hesap sormalıydı aslında. Üniversiteye başka şehire gideceği zaman, Ebru çok kötü olmuştu.
Kendi babaannesine kızıp, onunla görüşmeyi bırakmıştı ama, Ebru mecburiyetten dolayı onunla kalmak zorundaydı, Ebru'nun kendinden başka gidecek yeri yoktu ki.
Sonrasında ise savrulmuştu kardeşi. Ebru sustuktan sonra yerinden kalkıp kızın yanındaki sandalyeye geçip, kardeşini tüm kötülüklerden korumak ister gibi sarıldı ona.
"Özür dilerim çiçeğim. Seni babaannemin insafına bırakıp gittiğim için, seni bu evliliğe mecbur bıraktığım için, ne olup bittiğini öğrenmeden, evliliğinden seni sorumlu tutup, kızdığım için... Hepsi için özür dilerim" diyerek sızlayan vicdanını susturmaya çalıştı.
Ebru ne kadar kendini kötü hissetse de, abisini üzgün görmeye dayanamazdı. Başını abisinin göğsünden kaldırıp,
"Seni bir şartla affederim abi" diyince, gözlerindeki muzip ifadeyle gülümsedi Arda,
"Söyle bakalm neymiş şartın?" dediğinde genç kadın gizli bişey söyleyecekmiş gibi yaklaştı abisine,
"Artık seninle kalabilir miyim?"
Arda buna güldü, zaten bu saatten sonra onu bırakmazdı ki.
"İstesen de gidemezsin artık" dedi.
Yemeklerinden sonra restorandan çıkmadan önce, Ebru lavaboya gidip ağladığı için kızaran yüzünü yıkadı.
İyi göründüğünü düşünüp lavabodan çıktığında, karşısında Koray'ı görünce şaşkınca olduğu yerde kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Ficção AdolescenteBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...