Uzun süredir hazırlığı yapılan ve merakla beklenen gün gelip çatmıştı. Gün boyu mekanın hazırlıklarıyla ilgilenen Ebru, ayakta durmaktan yorulup bir köşeye oturdu.
Koray son kontrolleri yapıp, eve gidip hazırlanacaktı ve etrafa göz gezdirirken, Ebru'nun yorgun hali dikkatini çekti.
Siyah taytının üzerindeki uzun beyaz gömleği ve gelişigüzel topuz yaptığı saçlarıyla, gözündeki dinlendirici gözlükleri ve durmadan bişeyler not aldığı tabletiyle, o kadar sevimli görünüyordu ki... Yine de onun bu tatlı halini gölgeleyen şey, yüzüne yerleşen yorgunluk ifadesiydi. Yavaş adımlarla yanına gidip kıza seslendi.
"Ebru... İstersen eve git, akşama kadar dinlen. Burada herşey tamam gibi. Kalanıyla da genel sekreter ilgilenir" dediğinde Ebru minnetle baktı adama.
"Çok teşekkür ederim Koray bey, gerçekten dinlenmeye ihtiyacım vardı." diyerek ayağa kalktı ve çantasını hazırladı.
"Akşam görüşmek üzere" diyerek çıkışa ilerledi. Koray ise onun yüzündeki mutlu ifade için kendini tebrik etti.
Böylesi küçük şeylerden mutlu olup, yüzüne yansıtan insanlar oldu olası çok sevmişti.
Evine gittiğinde, kadınların telaşıyla gülümsedi. Eve çağrılan kuaför ve makyöz, salonda onları hazırlıyordu. Odasına girecekken biriyle çarpışınca, ufak kardeşine güldü.
"Oğlum yavaş, bu ne heyecan?" dediğinde Baran, hevesle üzerindeki takım elbiseyi abisine gösterdi.
"Nasıl abi? Yakışmış mı?"
Koray saçlarını okşayıp,
"Tabi yakışmış oğlum, kimin kardeşisin" diye gülerek odasına girdi.
Karısı aynanın karşısında, neredeyse tüm mücevherlerini dizmiş, elbisesine yakışanı bulmaya çalışıyordu.
Bir an onun üzerindeki gösterişli abiye elbiseye baktı. Saçlarını özenle toplatmış ve yüzüne iddialı bir makyaj yapmıştı. Düşündü Koray, neden kalbi çarpmıyordu? Neden en ufak bir heyecan bile yoktu?
Oysa bir saat evvel, Ebru'nun salaş ve makyajsız halinden nasıl da etkilenmişti. Susmasını istediği duyguları, yine konuşmaya başlayınca, yatağın üzerinde duran takım elbiseyi alıp, giyinme odasına girdi.
Geldiğini o an fark eden Canan ise, eşinin kendine selam vermeden içeri girmesini önemsemeden işine döndü...Genç kadın eve gelip, yarım saat kadar uzandıktan sonra, kısa bir duş alıp makyaj aynasının önüne oturdu ve tenine uygun, abartı olmayan bir makyaj yaptı.
Saçlarına da hafif dalgalı fön çekip, elbisesini giydi. İş yerinde genelde, mat koyu tonlarda, pantolon ya da etek, ceketli takımları tercih ettiği için, elbise giymeyi özlemişti ve bu rengi de uzun zamandır ilk defa giyiyordu. Bu yüzden aynadaki görüntüsünden memnun kalmıştı.
Elbisesine uygun ayakkabı ve çantasını alıp, odadan çıktığında, salonda kendini bekleyen adamın yanına gitti.
Hâlâ inanamıyordu, onunla gideceğine, hiç ümidi yokken Umut'a bu, geceden bahsetmiş, o da 'Seninle gelmeyi çok isterim' demişti.
Genç kadın böylece şirkette evli olduğuna inanmayan arkadaşlarına gösteriş yapacaktı.
Umut karısına gülümseyerek bakıp, yanına yaklaştı, saçlarını hafifçe okşayıp,
"Çok güzel olmuşsun Ebru" derken, genç kadının, adamın yüzündeki ifadeyle içi burkuldu.
Çünkü o bakışlarda merhamet dışında hiçbir şey yoktu. Aşkla ya da beğeniyle bakmıyordu adam kendine. Yine de bu durumu görmezden gelip kocasına gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ AŞKA İNANDIR
Teen FictionBir okurumun tavsiyesi üzerine "YENİDEN SEV" den Selim'in kızının hikayesini yazmak istedim ve farklı bir kurgu ortaya çıktı, işte konusu; "Annesinin hatalarından utanarak büyümüş bir kız ve yanlış yapmamak için mutsuzluğa gömülmüş durumda... İkis...