~30~

523 35 25
                                    

Ben:" Ya! İndirsene beni!"

İyice patates çuvalına dönmüştüm. O adım attıkça hafifçe sağa sola sallanıp duruyordum. He-Ran telefonuyla durmadan fotoğrafımızı çekiyordu. Şimdi de video çekmeye başlamıştı. Jin kaşla göz arası yürüttüğü kurabiyeleri yiyordu. Zedd ise en önde yürüyor kendi kendine konuşuyordu.

Deli demek ki yazık.

Ben:" Kime diyorum ya! İndirsene beni!"

Hiç kimsenin olmadığı bir yerde beni sırtına atsa bu kadar utanmam ama şehrin ortasında çuval misali sağa sola sallanınca insan kafasını kuma gömmek istiyordu.

Jimin:" Ayağın her yere değdiğinde bir haltlar yiyorsun!"

Kuru iftira. Ben şeker gibi kızım bir kere!

Ben:" Sana ne ulan! İndir beni! Yoksa sırtını ısırırım."
Jimin:" Bende popona şaplak atarım. Ayrıca manzaran oldukça güzel. Niye söyleniyorsun hiç anlamıyorum."

Pekâlâ, şekilli bir kalçası vardı. İyi hoş ama beynim kulaklarımdan akmak üzereyken bu pek de umrumda değildi açıkçası.

Ayrıca bizim şehirde ne işimiz vardı? Kendimi mağarasından yeni çıkmış ayı gibi hissediyordum. İnsanlığı unutmuşum.

Zedd:" Koordinatları karıştırdım sanırım.  Londra'da olmamalıydık."
He-Ran:" Yok daha neler! Londra'ya mı geldik?! Duydun mu kanka?! Ay, ne olur biraz alışveriş yapalım! Lütfen! Lütfen! Lütfen!"

Jin He-Ran'ın çığlıklarına yüzünü buruşturup ondan uzaklaştı.

Jin:" Ne ses var bunda da? Kulaklarım isyanda."

He-Ran dönüp ona haraket çekti. Ben gülerken Jin'in gözleri büyüdü.

Jin:" Bu kız bu kadar terbiyesiz değildi. Yani terbiyesizdi ama bu kadar değildi. Benim gibi bir mükemmelliğe haraket çekti."

He-Ran göz devirerek adımlarını hızlandırdı. Midem ile beynim yer değiştirmeye başlamıştı. Olduğum yerde kıpırdanmaya başladım.

Jimin:" Hanuel, kıpırdanıp durma güzelim."
Ben:" Ya Jimin saçmalama artık indirsene beni!"
Jimin:" En son kafamdan aşağıya bir kova su döküyordun. Pişman falan mı oldun?"
Ben:" Özür dilemeyeceğim!"
Jimin:" Öyle bir dileyeceksin ki!"

Hav he he der gibi bir el hareketi yaptım. Kesin dilerdim yani.
He-Ran el hareketime gülerken bunu da çekti.

Jin:" Sana profesyonel bir kamera alalım ister misin?"

He-Ran onu takmadan kafasını başka yöne çevirdi.
Şimdi ben hâlâ anlamadım, bunlar o işi yaptı mı yoksa bizi mi kandırıyorlar?

Ben:" Ama ben teyze olmak istiyorum."

Homurdanarak dudağımı büzdüm.
He-Ran bana tip tip bakmaya başladı.

He-Ran:" Ne teyzesi ya? Onun için bebek lazım."
Ben:" Ben de onu diyorum ya zaten. Bebek nerede bebek?"
He-Ran:" Kanka sen iyi misin? Kız, Jimin indir şunu beyin kanaması geçiriyor olabilir."

Jimin'i omuzları sarsılmaya başlayınca güldüğünü anladım. Hayır yani neye gülüyor? Komik mi?

Jimin:" Ben anladım onun ne demek istediğini. Ama eğer çok bebek istiyorsan yaparım bir tane."

Ben şok içinde gözlerimi açarken He-Ran yarıla yarıla gülmeye başladı. Bu da dost mudur düşman mıdır belli değil ayol!

Kardeşim dedim bağrıma bastım durup durup kuyumu kazıyor!

Aklıma Jin ile beni odaya almaması gelince utancını unutup yine sinirlendim.

Ben:" Kimden ki o bebek?!"
Jimin:" Bilmem? Ama belki bana ateşi anımsatan kızıl saçlı olur?"
He-Ran:" Ne ateşi ayol? Bunun saçları bana kanı ve vahşeti anımsatıyor."

Bak işte yine arkamdan kuyumu kazıyor!

Ben:" Kıskanma!"
He-Ran:" Benim saçlarım daha güzel."
Ben:" He yav he inandık. Sarı saç herkese var. Şu koca dünyada kaç tane kızıl tanıdın benden başka?"
Jin:" Aynen aynen, ikinizin de saçı çok güzel ama en mükemmeli tabii ki benim bebeksi saçlarım."
He-Ran:" Bebeklerde saç mı var?"

Hayatı boyunca bebek görmemiş koca yürekli He-Ran...

Jin ve He-Ran arka fonda birbirlerine girerken ben yine Jimin'e döndüm.

Ben:" Bebek diyorsun yani?"
Jimin:" Bebekler diyorum."
Ben:" Ne bebekler? Kimin bebekleri?"
Jimin:" Okyanus kadar mavi gözlülerine tezat ateş kadar kızıl saçlı bebekler."
Ben:" Kaç tane bebekler?"
Jimin:" Bilmem. Ne kadar olursa."

Tam bir rakam ver be adam!

Sonradan yüzümü buruşturdum. Ne düşünüyorum ben böyle? Ulan daha adam seni seviyorum demedi!

En son ayrı elementlerin insanlarıyız diyordu.

Zedd:" Geldik."
He-Ran:" Ne geldik? Nereye geldik?"
Zedd:" Eski bir dostun evine."

Zedd kapıyı çaldı. Bir süre sonra kapının açılmasıyla bir anda dışarı bir şey fırladı.

O bir şey He-Ran'ın kafasına çıktı.

Cidden, nasıl bir şeydi bu yaratık?

Adam:" Hoş geldin eski dostum. Bu arada Loe! İçeri gir hemen!"

Loe sahibine nispet yapar gibi arkasını döndü ve He-Ran'ın kafasından aşağıya atladı.

He-Ran:" Kıçını döndü kaçıyor Loe!

Sonraki bölümde başka bir büyü daha tanıyacağız. Tabii ilk önce Leo'yu yakalamalılar...

Herkese mutlu yıllar🙋. Akşam yeni yılın şerefine bir bölüm daha gelecek.

Bir sonraki bölüm de görüşmek üzere kuzular. 💋

 💋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ELEMENT SAHİPLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin