~10~

707 38 11
                                    

Oflayarak aşağı indiğimde bahçede bizden başka hiç kimsenin olmadığını gördüm.

Zedd:" Bugün elementlerinizi yönetmeyi öğreneceksiniz. Hepinizle ayrı ayrı uğraşmıycam. Sizi uzaktan izliycem. Yapmanız gereken tek şey inanmak. Kendinize inanın."
Zedd:" Burada su, hava ve toprak var. Tek eksik ateş."

Zedd küçük bir ateş yaktı ve bizden uzaklaştı.

He-Ran:" Ee, şimdi nolacak?"

Bu adam bizden ne bekliyordu?!
Bugün daha ne kadar kötüleşebilirdi acaba?
Derin bir nefes aldım ve göletin yanına gittim. Bağdaş kurup oturdum.

Zedd:" BİRBİRİNİZ İLE OLAN BAĞLANTINIZI TAMAMEN KESİN VE ODAKLANIN"

Uzak bir mesafeden bize bağırıyordu.
Gerizekalı!
Hayatımda birden çok gerizekalı var!
Ne kadar şanslıyım!
Sinirimden ağlamak istiyorum. Benim normal bir hayatım vardı. Evden işe işten eve. Bazı günler sadece iş...
Aşk hayatımda gayet normaldi. Hastanede benden hoşlanan bir cerrah vardı ama onunla sadece arkadaş olmak istediğimi ona söylemiştim ve o da beni anlayış ile karşılamıştı.
İşimi ve evimi çok özledim...
Eski düzenimi...
Ya ben beyin açmayı çok özledim...imkansızın kadını olmayı...
Sonra çocuklarımı özledim...
Lösemi hastası çocuklarımı...
Onlarda kesin beni özledi hatta bana kırıldılar. Onları bıraktığımı düşünüyorlardır...
Ama ben onları asla bırakmam...
Gözümden süzülen bir damla yaş ile kendime geldim.

Zedd:" Başardın Hanuel!"
Ben:" Neyi başardım?"

Ağlamamadan mı bahsediyor acaba?
Sonra önüme döndüm ve...
Su...
Bae'nin şeklindeydi...
O annesini kaybetmişti ve babası ona ve beraberinde 3 çocuğuna bakmaya çalışıyordu ama para sıkıntısı çekiyorlar. Ben de hem maddi hem de manevi destek veriyorum. Çocuğum Lösemi hastalığının son aşamasında ve savaşıyor...
Su tekrar eski şeklini aldığında ben öylece bakıyordum galiba. Çünkü He-Ran'ın beni sarsması ile kendime geldim.

He-Ran:" Kanka, hasta falan mı odun sen? Betin benzin atmış."
Ben:" Yok, şeyden oldu..."
He-Ran:" Tabi, iki gün beyin açamadın ya fabrika ayarların oynadı."

Jimin ve Jin yoktu.

Zedd:" Sen biraz içeride dinlen. He-Ran, sen de kaytarmayı bırak. Hadi işinin başına!"

Onu kafam ile onayladım ve içeri girdim. Merdivenleri tırmandım ve kendimi uzun ve rahat koltuğa attım.
Biraz dinlendim ve sonra kalkıp kendime limonlu soda aldım. Sonra kaldığım odadan bilgisayarımı da aldım.
Chin'e bir e posta göndermeliydim.
Chin yani benim zeki oğlum bilgisayar ile uğraşmaya bayılıyor. Hasta olması bile bu sevgisini azaltmamıştı.
Ona durumu açıkladım. Açıl bir hasta yüzünden Seul'e geldiğim yalanını uydurdum.
Umarım inanır, umarım inanırlar...
Bilgisayarı kapattım ve kenara koydum.
Elime kumandayı aldım ve kanallarda gezinmeye başladım.
Bir belgesel kanalında durdum ve izlemeye başladım.
Belgeselleri severdim...
Hem sodamı içiyor hem de uzanarak belgeselimi izliyordum.
Sonra içer Jimin girdi. Her zamanki gibi sessiz ve soğuktu.
Şununla biraz uğraşsam nolurdu ki? Hem eğlenirdim de...

Ben:" Jimin-shi, bana telefon numaranı versene."

Telefon numarası bende yoktu ama olmalıydı. Belki işime yarardı.

Jimin:" Jimin-shi?"
Ben:" Evet ne var? Hadi ama ver numaranı."
Jimin:" Olmaz"
Ben:" Söz, fazla rahatsız etmiycem."

Telefonumu ona doğru uzattım.

Jimin:" Buna pişman olucam..."

Telefonu aldı ve numarasını kaydedip bana uzattı.
Rehbere girdim.

Ben:" Sen de sevdin değil mi sana Jimin-shi dememi?"
Jimin:" Umarım beni pişman etmezsin."
Ben:" Etmem canım"

Yalan.
Bol bol rahatsız edicem...😈
Jin ve He-Ran'da içeriye girdi.

He-Ran:" Hanuel, inana biliyor musun, hortum çıkardım."
Ben:" Artık şaşırmayı bıraktım"
Akşam oluyordu...

●●●●●●●●●●●●●

Akşam saat 23.00 olmuştu ve benim uykum kesinlikle yoktu...

He-Ran:" Şuan ki ruh halim"

He-Ran'ın telefon galerisi böyle resimler ile doluydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

He-Ran'ın telefon galerisi böyle resimler ile doluydu. Bir ara o telefonu kurcakıycam ama içinde bulacağım şeylerin rüh sağlığımı bozmasından korkuyorum...

Ben:" Aynı ben..."
Ben:" Neyse, ben biraz Jimin'i rahatsız edicem."
He-Ran:" Onun telefon numarası sende ne arıyor?"
Ben:" Bugün kafasına silah dayadım ve aldım numarasını."
He-Ran:"

Ben:" Bu ne alaka?"He-Ran:" İçimden geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben:" Bu ne alaka?"
He-Ran:" İçimden geldi. Neyse, sen Jimin'i delirt. İyi geceler..."
Ben:" Sanada"

Yatakda bağdaş kurdum ve Jimin'e mesaj yazdım.

Ben:" Jimin-shi uyudun mu?"

Cevap yazmadı. Aslında uyuduğunu biliyordum. Zaten amacım uyandırmaktı.

Ben:" Hey! Uyannnnnnn"
Ben:" Kalk ya, ben sıkıldım."
Jimin-shi:" Napıyım sıkıldıysan."
Ben:" Sonunda uyandın😆"
Jimin-shi:" Hani rahatsız etmiycektin!"
Ben:" Aşk olsun Jimin-shi, ben sana rahatsızlık mı veriyorum..."
Jimin-shi:" Uykum var. Sana iyi geceler..."
Ben:" Yaa, uyuma"
Ben:" Jimin"
Ben:" JİMİN-SHİ?"

Off ya uyudu hemen. Ama ben daha yeni eğlenmeye başlamıştım.
Neyse, daha sonra yeterince uğraşıcam Jimin ile. Sıkıntı yok...

Tüm gün yarım yarım yazdım. Bir baktım bölüm 650 kelime...
Yayınlamaya karar verdim.
Değerimi bilin biraz...
İyi geceler...😉

😂😂😂😂😂😂😂🔝

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

😂😂😂😂😂😂😂🔝

ELEMENT SAHİPLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin