Ulan en son hayat kurtaran bir doktordum ben. Şimdi bilmem kaç metre boyu olan, hormonlu akreplerle ormanda fantazi yaşıyorum.
Cidden, beni buraya getiren o , Erke'nin değimiyle, götoş karının nasıl bir fantezi dünyası var cidden çok merak ediyorum. Eve dönüyorum diye sevinirken kendimi akreplerin arasında akşam yemeği konumunda buluyorum.
Ve evet, akrepler. Birden fazla akrepler!
Peki ben ne mi yapıyorum? Elbette kaçıyorum. Canımı sokakta bulmadım ya sonuçta.
Aniden önüme çıkan sarı derili akreple çığlık atarak popomun üstüne düştüm. Hadi ama, ben her hayvanı severim. Sadece böceklerden özellikle zehirli olanlarından korkarım. Şu şanşa bakın ki karşımda akrepler var. Benim yerimde başka biri olsa kedi falan çıkardı ama!
Devasa kıskaçını tıslayarak bana doğru uzattığı esnada bir şey oldu. Ne olduğunu bilmiyorum çünkü küçük çocuklar gibi iki elimle gözlerimi kapatıp çığlık atıyorum.
Biliyorum çok salakça ama korkuyorum işte bu hayvanlardan. Ne yapayım yani?
Burnuma gelen yanık ve pişmiş et kokusuyla büyük bir şok dalgası bedenimi sardı. Gözlerimi açıp bakacakken tanıdık ve içimde ki özlemi uyandıran bir koku burun deliklerimden ciğerlerime ulaştı. Ciğerlerimin yandığını hissederken kapalı gözlerim aldığım kokunun etkisiyle dolmuştu bile.
Bütün duygularım tek bir kokuyla birbirine girmişti. Ağlarken aynı anda deli gibi gülmek istiyordum. Üzgün müydüm, mutlu muydum, utanmış mıydım, kızgın mıydım; bilmiyorum.
Galiba pişmandım. Evet, deliler gibi pişmandım. En çok da sevinmiştim. Pişmandım çünkü onu bırakıp gitmiştim. Sevinmiştim çünkü artık onun ruhumun yarısı olduğunu biliyordum ve ona yeniden kavuşmuştum. Belki birazdan ölecektim. Bu uzun kıskaçlı devasa iğneli yaratıklar beni öldürecekti ama hayır.
Ben artık yaşamak istiyordum. Onunla yaşamak. Düşüncesi bile içimde deprem etkisi yaratıyordu.
Ben bunları düşünürken bir anda güçlü bir kol belime dolandı. Daha ne olduğunu bile anlayamadan ayağa kalkmıştım ve bu an başka bir el yüzümü kapattığım ellerimi tuttu.
Jimin:" Gizleme."
Fısıldayışı ile hızla ellerimi yüzden çekerek ona baktım. Saçları dağılmış asi tutamları alnını süslüyordu. Dolgun dudakları hafif aralıklı. Nefesini tutmuş özlemle yüzümü izliyordu. En çok da gözlerime bakıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
