ELEMENT SAHİPLERİ

~21~

Başıma giren korkunç ağrıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Ağzımda ki iğrenç tatla yüzümü buruşturdum. Zehir mi verdiler bana?

Jungkook:" Aha! Uyanıyor!"
Yoongi:" Böğürme!"
Namjoon:" İkinizde susun artık!"
Jungkook:" Günaydın prenses."

Bir gözümü açarak tepemde dikilen suratlara baktım.

Ben:" Üstümden tır geçti de benim mi haberim yok?"
Jungkook:" Tır değil belki ama Jimin geçebilir."

İki gözümü de açarak şaşkınca Jungkook'un sırıtan yüzüne baktım.

Ben:" Niye?"

Jungkook gülerek kendini yanıma bıraktı. Kaşlarımı çatarak onu iteceğim esnada Namjoon beni tuttu.

Namjoon:" Dün gece içkiyi biraz fazla kaçırdın."
Ben:" Doğruyu söyleyin. Tam olarak ne yaptım?"

Jungkook yüzündeki sinir gülüşüyle bana baktı.

Jungkook:" Ne yapmadın ki prenses?"

Yutkunarak odadaki yüzlere baktım.

Ben:" Anlatın işte!"
Yoongi:" Üşenmesem anlatırdım (!)"
Ben:" Trip mi atıyor?"
Hoseok:" Boş ver sen onu. Jimin anlatır sana."

Kafamın altındaki yastığı alıp Jungkook'un sırıtan kafasına geçirdim.

Ben:" Denizanası gibisin!"
Taehyung:" Bence de!"
Jungkook:" Pardon ama nerem benziyor acaba?"
Taehyung:" İkizin gibi."

Uyuyan He-Ran'a göz ucuyla baktım. Ters yatıyordu.

Taehyung:" Neyse, Jimin ile siz aranızda halledersiniz. Biz gidelim artık."
Ben:" Bir dakika! Sizin burada ne işiniz var?"

Jungkook ona attığım yastığı bana fırlatarak ayağ kalktı. Yastığı son anda tuttum.

Jungkook:" Siz turist gibi salına salına gezerken bizim bölgeyi yaratıklar bastı."

Biz mi gezmişiz?!

Ben:" Nankör!"

Sinirle ayağ kalktığım sırada o koşarak odada kaçmıştı bile.

Yoongi:" Tımarhaneden kaçmış deliler gibisiniz."

Taehyung kahkaha atarak onun omzuna kolunu attı ama Yoongi artık nasıl baktıysa hemen geri çekildi.

Taehyung:" Sinir kontrolü yok yoksa bana bayılır."

Kulağıma fısıldadığı şeyle kıkırdadım. Yoongi bizd ters ters bakarak odadan çıktı. Peşinden de Namjoon ve Taehyung gitti.

Ben:" Uyan He-Ran!"

Dün geceyi yarım yamalak hatırlıyordum. Sanki bir ara dans etmiştim. Bir de Jungkook'un içkisini almıştım. Ha, bir de bir kız vardı. Aynı hamam böceği gibiydi. Mide bulandırıcı.

Ben:" Kalksana be!"
He-Ran:" Bir sal beni ya!"

Sesi boğuk çıkıyordu ama ne dediğini anlıyordum. Omuz silkerek ayağ kalktım ve ayağımı yere sürte sürte banyoya girdim.

●●●●●●●●

Üzerime giydiğim dar pantolon ve bol sweat ile şirin sayılabilirdim. Her ihtimale karşı şirin ve masum görünmeliydim. Jimin umrumda değildi. Onunla muhatap olmayacağım.

He-Ran:" Kendimi boğa güreşi yapmış gibi hissediyorum."

Sincap yuvasına dönmüş saçlarına baktıkça gülesim geliyordu ama mecburen kendimi tutuyorum.

Ben:" Saçlarını tara bence."

Elindeki bibloyu havaya kaldırınca gülerek odadan çıktım. Bu kız yanımdayken can güvenliğim yoktu. Odadan çıkar çıkmaz Jimin ile burun buruna geldik.

Jimin:" Demek ayıldın."

Soğuk bir ifadeyle yüzüne baktım ama o sırıtıyordu. Çok mu rezil oldum?

Jimin:" Sarı civciv diyordun?"
Ben:" Değil misin?"

Elimi tutarak yürümeye başladı. Altını çiziyorum, elimi tuttu.

Ben:" Sen git hamam böceğinin elini tut!"

Elimi çekmeye çalışınca beni iyice kendine çekti.

Ben:" Ne yapıyorsun ya?!"
Jimin:" Sarhoş değilsin değil mi?"

Ona dil çıkarınca kahkaha atarak parmağı ile burnuma vurdu.

Ben:" Çok güzel gülüyorsun."

Anında kızararak ondan uzaklaştım. Galiba hala sarhoşum! Jimin daha çok gülerek elini omzuma attı.

Ben:" Ne oldu? Dünden bu güne ne değişti?! Hani biz zıttık?!"

Kolunu itmeye çalışarak çemkiriyordum.

Jimin:" Deneyelim diyorum."
Ben:" Ha?"

Jimin üzerime eğilerek bana baktı. Gözleri dudaklarıma kayarken sesi boğuk çıkıyordu.

Jimin:" Başıma gelen en güzel belasın."

Bela mı? Ben miyim bela?!

Ben:" Kendini gördün mü?"

Kalbim teklerken iyice üstüme eğildi. Tam bu esnada arkamızda ki odanın kapısı açıldı.

He-Ran:" OHA!"

Çemkirik!

İlk öncelikle özür diliyorum. Malum okul kayıtları falan derken hikaye arada kaynadı.

Kusuruma bakmayın artık.

Bir sonraki bölüm Pazartesi gelir. Uzaktan eğitim başladı, psikolojim bozuldu.

Olmayan psikolojim yerlerde...

Hepinizi öptüm ama uzaktan.