~49~

296 23 34
                                    

Sahra'dan

Zedd:" Tam olarak üç boyut kapısı açılmış. Sorunu çözmeye çalışıyoruz ama bu zaman alacak gibi gözüküyor."

Sıkıntıyla ellerimi saçlarıma daldırdım. Her şey bom bok bir hal almıştı.

O Elminster denilen zibidinin başımıza açtığı belaları temizleyemiyorduk. Bok yoluna gitmişti ama hala bizi uğraştırıyordu.

Kafamı kaldırıp masada oturanlara baktım. Sonra gözlerim masada oturmayan tek kişiye takıldı.

Genç bir kızdı. Pencerenin yanında durmuş öylece dalıp gitmişti. Kömür karası saçları omzularının hemen altında bitiyordu. Bembeyaz teni ve gri renk gözleri vardı.

Gideon:" Erke'den haber var mı?"

Bana hitaben konuşan koruyucu ile gözlerimi kızdan ayırdım.

Ben:" Üç gün önce onların yanına varmış. Az önce aradı. Gerekeni yapacaktır."
Gideon:" Onları uyarmamakla hata yapıyoruz. Herkesi merkezde toplamalıydık."

Olmaz anlamında kafamı iki yana salladım.

Alev kafa yeterince badire atlatmıştı. Daha fazlasını kaldıramayabilirdi. Biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı.

İkinci bir intihar girişiminde Taluipa onu direkt Cehennem'e atardı.

Gideon:" Profesyonel hareket etmiyorsun!"

Omuz silkerek sandalyede arkama yaslandım.

Ben:" Onları senden iyi tanıyorum en azından değil mi koruyucu?"

Gideon kaşlarını çatarak bana baktı.

Gideon:" Koruyucu değil tilki çocuk, muhafız!"

Ha koruyucu ha muhafız? Ne fark var ki arada?

Alaycı bir ifadeyle onu onayladım. Taluipa'nın ayakçısı demek isterdim ama ortam yeterince gergindi zaten.

Liam:" Bu kadar yeter! Odaklanmanız gereken şey belli."

Cehennem meleği Zedd'e baktı.

Liam:" Hasar onarılmak zorunda."

Salonda uğursuz bir sessizlik oluştu. Zaten elimizden geleni yapıyorduk.

Şu tuhaf yetenekleri olan Zedd'in öğrencileri bile bize yardım ediyordu.

Gözlerim tekrar odadaki kıza döndü.

Bu kızda Zedd'in öğrencileridendi. Ruhları görebiliyor ve onlarla konuşabiliyordu. Belki daha fazlasını da yapıyordu.

Bu sıcak havaya rağmen üstünde ince bir hırka vardı ve ona sıkıca sarılmıştı.

Üşüyor gibiydi.

Zedd:" Trisha? Sen konuşmayacak mısın?"

Koreli olmadığı yüz hatlarından belliydi zaten. Trisha ha? Güzel bir isim sayılabilir.

Kızın gözleri veya bedeni bize dönmedi. Herhangi bir tepki de göstermedi.

Bir süre sonra buz gibi bir sesle konuştu.

Trisha:" Her şey çok daha kötü olacak."

Aynı anda Hanuel'den

Benim tabağımdan aşırdığı kurabiyeyi yiyen Jungkook'a ölümcül bakışlar attım.

Karşılığında daha çok sırıtan Jungkook kurabiyenin son kalan yarısını birden ağzına tıktı.

Jimin yüzünü ekşiterek kafasını başka tarafa çevirdi. Bu sırada Jungkook kurabiyeyi daha iyi yutmak için meyve suyu içiyordu.

ELEMENT SAHİPLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin