~26~

564 39 14
                                    

Nerede sapık varsa zaten hep beni buluyor.

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi kırpıştırdım. Kıpırdanmaya çalıştığımda üzerimde bir ağırlık olduğunu fark ettim. Derin bir nefes almak istediğimde alamadım.

Ne oluyoruz be?!

Boynumda hissettiğim ılık nefeslerle gözlerim sonuna kadar açıldı. Yok daha neler!

Burnumu gıdıklayan saçları elimle yüzümden çektim. Sarı tutamları yüzümden çektim. Kafasının boynuma gömmüş bütün ağırlığıyla bedenime işkence eden öküzü sağ elimle dürttüm. Sol elim adamın altında kalmıştı çünkü.

Ben:"Kalksana ya!"

Zorlukla konuşarak huusuzca kıpırdanmaya çalıştım. Bu ne be böyle sabah sabah!

Ben:"Neyle beslendin sen böyle ya?!"
Jimin:"Uslu dur."

Homurdanarak burnunu boynuma sürttü. Bedenimde ki bütün tüyler diken diken oldu.

Jimin:"Kıpırdanmaya son ver ve uyu."

Kıpırdınmıyı sın vır ıyı!

Emriniz olur paşam!

Ben:"Eziliyorum ama ben burada! Ezilmekten kağıt gibi bir şey olacağım."
Jimin:"İyi işte belki incelirsin biraz."

Kaşlarım anında çatıldı.

Ben:" Seni pislik!"

Onu omzundan itmeye çalıştım ama yerinden oynamadı adi!

Jimin:"Kızım bir uslu dur!"

Homurdanarak kendini yanıma attı. Sonunda derin bir nefes aldım. Az daha ölüyordum galiba.

Bir iki defa öksürdükten sonra ayağ kalktım. Yatakda yatan ayıya baktım. Cidden ayı gibi yatıyordu...

Ayağımı sürüye sürüye banyoya girdim. Elimle sağ gözümü ovuşturarak esnedim. Banyonun kapısını kapattım ve musluğu açtım. Yüzüme bol bol soğuk su çarptım.

Havluyla yüzümü kuruladım ve bir anlık aynadan kendime baktım. Yüzümü ekşiterek ensemi kaşıdım. Tekrardan odaya döndüğümde Jimin üstsüz bir vaziyette uzanıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak öylece kala kaldım.

Ellerini başının altında birleştirmiş keyifli bir ifadeyle beni süzüyordu.

Jimin:" Rahat uyudun mu?"
Ben:"Ezilme tehlikesi geçirdim!"
Jimin:"Ben de harika bir gece geçirdim bebeğim."

Burnumu kırıştırarak kapıya yöneledim. Elimi kapıya koydum ve indirdim ama açılmadı.

Ben:" Ne? Sen? Kapıyı aç! Hemen!"
Jimin:"Ah, biliyor musun? Ben emir almaktan nefret ederim, güzelim."

Sinirlenmemeliyim.

Sinirlenmemeliyim!

Sinirlen-

Ben:" Başlatma güzeline aç şu lanet kapıyı!"

İçinde su olan sürahi aniden patladı. İrkilerek sürahiye baktım. Jimin bir süre yerdeki cam kırıklarına baktı. Sonra sakince bana döndü.

Jimin:"Sakin ol bebeğim. Odayı başımıza yıkmak istemezsin herhalde değil mi?"

Alaycı bir tatlılıkla konuşması son derece sinir bozucuydu.

Ben:" Sebep?"
Jimin:" Bu gün burada son günümüz. Bu gün benimlesin. Anlaştık mı?"

Sanki hayattaki son günümüzmüş gibi konuşuyordu.

Ben:"Tamam hadi aç kapıyı."

Gözümün önünde Yunan tanrılarını aratmayan vücuduyla uzanıyordu. Karın kaslarına ve sert göğüslerine bakmamaya özen gösteriyordum.

Jimin:" Banyo dolabında."

Hızlıca banyoya girdim ve siyah kapaklı dolapları açtım. Anahtarı alıp kapakları kapattım.

Aynı hızla banyodan çıktım. Kapının kilidini açarken hâlâ beni izliyordu.

Jimin:" Niye bu kadar acele ediyorsun?"
Ben:" Kaçmadan He-Ran'a sorulacak küçük bir hesabım var."

Sonunda açılan kapıyla hızlıca odadan çıktım.

Yolda demirden bir sopa bulsam baya işime yarayabilirdi.

Normal sopa da olur aslında.

Sopa olmazsa tava falan da olur yani...

Neredeyse koşar adım geldim kapının önüne. Ani bir hareketle kapıyı açtım ve çığlık atarak gözlerimi kapattım.

Jin belindeki havluyla duruyordu. O havlu düşmezdi değil mi?

Bir anda bir el kolumu kavrayarak beni geri çekti ve kapının kapanma sesini duydum.

Burnuma dolan tanıdık kokuyla yutkunarak elimi gözlerimden çektim.

Niye burnundan soluyarak bana bakıyor ki???

Yazmak istedikçe açıp yazıyorum. Tabi gelen yeni yorumlar ve votelerin de payı var bu işte.

 Tabi gelen yeni yorumlar ve votelerin de payı var bu işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle.

        Uzaktan öpüyorum... 💋





ELEMENT SAHİPLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin