5.5

44.4K 2.3K 1.4K
                                    

şimdi baştan sorry neden böyle bir bölüm yazdım bilmiyorum ama üzülmeyin bölümü okurken

~2 hafta sonra~

🎶

Elimde telefonla salonda dönüp duruyordum. Anıl'ı tam 28 kez aramıştım ama bir saattir telefonlarıma cevap vermiyordu. Endişem içimi kemiriyor bir huzursuzluk yaratıyordu. 29. kez numarasının üstüne bastım.

Tekrar telefonun çalma sesini dinledikten sonra kadının sesli mesaj bırakmamı söylediği bant kaydını dinledim. Dayanamayıp dıt sesinden sonra panikle konuşmaya başladım.

"Anıl, niye cevap vermiyorsun telefonlarıma? Korkuyorum. Lütfen ilk önce beni ara, aklım sende."  Sonra derin bir nefes alıp telefonu kulağımdan ayırıp dudaklarımı hoparlöre yaklaştırdım. "Seni seviyorum."

Telefonu cebime koyup koltuğa geri oturdum. Bacaklarımı stresten sallarken gözüm pencereden dışarısını tarıyordu. Bir süre sonra gözlerimi kapatıp sakin olmak için derin nefesler almaya başladım. Telefonum çaldığında panikle ayağa kalkıp cebimden çıkardım. Ekranda Melis yazısını görünce hayal kırılığına uğrasam da arayanın Anıl olabileceğini düşünüp hızla açtım.

"Alo Anıl, sen misin?"

"Benim Melis." Bir daha hayal kırıklığına uğradım. Sonra fark ettiğim şeyle paniğim daha da arttı. Ağlıyor muydu o?

"Bir şey mi oldu Melis, ağlıyor musun sen?" Gözümden bir yaş aktı ben daha nedenini bilmeden.

"Abim..." dedi hıçkırığının arasından. Önce soluğum kesildi. "Kaza geçirmiş." Sonra beynim durdu. İnanılmaz bir acı kalbime saplanırken bacaklarım beni taşıyamadı. Vücudum zeminle buluştuğunda koltuğun döşemesini elimle sıkıyordum.

"Nerede şimdi?" Fısıltıdan ibaret çıkan sesimin ona ulaştığından bile şüpheliydim.

"Hastaneye gidiyoruz, sana da atıyorum konumu." Panikle ayağa kalkıp odama doğru adımladım.

"Tamam geliyorum ben de hemen."

Dolabımı açıp ceketimi üstüme geçirdiğim gibi dış kapıya koştum. Sonra para almayı unuttuğumu fark edip odaya geri döndüm. Panikten elim ayağım birbirine dolaşırken gözümün önündeki cüzdanı fark etmediğim için kendime söylendim. Sonra bir taksi çağırıp attıkları hastanenin adını söyledim.

Ücreti ödeyip kapıyı kapattım. İçeri girer girmez danışmana Anıl'ın ismini söyleyip odasını sordum. 3. Katta çıkıp 3081 numaralı odayı aradım. Normal odalarda olması içime biraz olsun su serperken onu bir an önce görebilmek istiyordum. Gözyaşlarım bir bir akıyordu.

Odanın kapısını çalmadan açtığımda ilk önce Melis'i gördüm. Sonra yanında babasını ve başucunda oturan annesini. Görüş açıma yüzü girmese de bedeni öylece yatakta yatıyordu. İçeriye biraz daha girdiğimde yüzünü de gördüm. Rengi solmuştu göz altlarında hafifçe belli olan morluklar vardı.

Olduğum yere sabitlenirken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Birine destek olamayacak kadar kötüydüm, bana destek olunmasına ihtiyacım vardı. Başka bir zamanda bana ancak Anıl destek olabilirdi, peki şimdi kim olacaktı?

"Neden yatıyor öyle?" Ölü gibi? Hayır ölü gibi değil, ölmeyecek ki o.

"Ağrı kesici vermişler. Dinleniyor şimdi."

Kafamı sallayıp karşıdaki boş koltuklardan birine oturdum. Kısa süre sonra Melis de yanıma gelip oturdu. Kafasını omzuma koyduğunda gözlerimi kapatıp onun Anıl olduğunu hayal ettim. Şimdi kafasını benim omzuma koymuş dinlendiriyordu işte. Biz nerdeydik bilmiyorum ama birlikteydik.

MADEM | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin