Şey 50K olduk🥳 (düzeltiyorum neredeyse 55K)
Ve bir şey göstericem 👇🏻👇🏻👇🏻
Şimdi pardon AMA YUH YANİ
Şaheseri görüyorsunuz dimi?
Başka bir şey demeyeceğim buyrun bölüme.
Ve tabi ki bölüm siyah_misali sana geliyor🎶
Gözümü açtığımda Anıl'ın kollarındaydım. Kokusu beni mayıştırmış, uyuyakalmıştım. O kafasını yana yatırmış beni izliyordu. Gülerek elimi yüzüne kapattım. Çok yoğun bakıyordu bu da utanmama sebep olmuştu.
"Bakmasana ya öyle!"
Yüzündeki ellerimi yavaşça çekip çatık kaşlarla bana baktı. Önce ellerimi sonra yüzüme yaklaşıp burnumu öptü.
"Bir daha sakın manzaramı kapatma."
Gözlerimi devirip güldüm. O da kaşlarını çatmayı bırakıp gülümsedi. Çok güzel gülüyordu. Konuşmadan birbirimize bakmaya başladık. Yaşadıklarım gerçek olamayacak kadar huzur veriyordu.
Gözlerimizi ayıran şey Anıl'ın çalan telefonuydu. Telefonu eline aldığında oflayarak bana gösterdi. Melis arıyordu. Bir süre bekleyip çağrıyı kabul etti ve hoparlöre aldı.
"Abi neden geç açtın telefonu. Uyuyor muydun, yoksa gelmedi mi Çiçek?"
İşin içinde Anıl'ın da olduğunu anladığımda omzuna bir tokat geçirdim. Anıl gözlerini kocaman açıp bana tesüf eder gibi baktı. Güleceğimi anladığında eliyle ağzımı kapattı.
"Gelmedi Melis. Sanırım artık bizden olmayacak."
Bu sefer de Melis'e oyun oynuyorduk. Eh tamam bu onun da oyun içinde olduğunu affetmem için yeterliydi.
"Hay sıçıcam ikinize de. Ne aptal insanlarsınız siz. Kurmadığım entrika kalmadı." Anıl kaşlarını düşürüp bana kıyamıyormuş gibi baktı.
"Napalım yani olmuyorsa olmuyor. Önümüze bakıcaz artık. Bu kadar çabalamaya gerek yok bence."
"Abi ne saçmalıyorsun sen?" Melis az daha telefondan çıkıp Anıl'ı dövebilirdi.
Anıl gülmemek için dudağını ısırdı. Melisin dediği şeyle içimde tuttuğum kahkahayı saldım. Hoparlörde olduğu için sesim olduğu gibi Melis'e iletilmişti. Anıl da kendini tutmayı bırakmış benimle birlikte gülüyordu.
"Çiçek'in sesi miydi o?" dedi anlamaya çalışır gibi. Anıl'ın elindeki telefonu aldım.
"Evet Melis benim. Planın kusursuz işledi ve tuzağa düştüm. Kandırdın beni."
"Oh be sonunda! Ay yani şey biliyorsun ben n'aptıysam sizin için yaptım."
"Hadi abicim hadi çok uzattın. Bak mutluyuz biz kapa hadi, bi rahat bırak bizi."
Anıl cümlesini bitirir bitirmez telefonu Melis'in yüzüne kapattı. Evet mutluyduk. Ve artık o ve ben değil, biz olmuştuk. Olmuştuk değil mi? Telefonu çarpar gibi komodinin üstüne bıraktı. Bana dönüp boynuma doğru uzandı.
"Nerde kalmıştık?"
Az önce zar zor ayrılmıştık. Ellerimi göğüsüne koydum. Kendimizi durduramayabilirdik ve işin sonu hoş olmazdı. Ne yaptığımı anlayınca güldü ve saçımdan öptü. Boynuna doğru sokulurken hep aklımda olan soruyu sordum.
"Saçımla ne alıp veremediğin var Anıl?" Bekledi bir süre. Doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordu sanırım.
"Aşığım çünkü saçlarına. Çok fazla senin gibi kokuyorlar. Kokunu en güzel saçından alıyorum." Saçıma bağımlıydı, tıpkı benim onun boynuna bağımlı olduğum gibi.
"Özür dilerim sana bu kadar geç geldiğim için." Zamanı geriye alıp her şeyi telafi etmek istiyordum. Sessizce durdu yine bir süre, sonra kalbimin ritmini değiştiren o cümleyi kurdu.
"Geç gelen aşk güzeldir."
Yutkundum. Çok güzel seviyordu. Sevgisi altında eziliyordum ama bu durum hoşuma da gidiyordu. Ellimi çenesine koydum.
"Seni seviyorum."
Kalbim hiç olmadığı kadar güçlü atıyordu. Anıl duyduğu şeyle gözlerini kapattı. İlk defa ona karşı sesli söylediğim duygularım ikimizi de heyecanlandırmıştı. Güldüm. Şu sıralar çok gülüyordum.
"Bunu böyle senden duymak... çok güzel."
Bir şey demek istemedim. Ne desem ortamın büyüsü bozulacaktı, bozulsun istemiyordum. En sonunda konuşan yine Anıl oldu.
"Sensiz geçirdiğim bir hafta, seni özledim. Her şeyini özledim. Bana bakan gözlerini, beni terslemeni, sesini, gülüşünü. En çok da sarı saçlarının kokusunu."
"Madem özledin, ne diye sesimi duyduğunda telefonu suratıma kapattın?" Sesim parçalara ayrılmıştı.
"Sen neden benim telefonlarımı reddettiysen ondan? Açsam affederdim seni, unuttururdum kendime başkasını sevdiğini düşüncesini. Her defasında aynı insana yenik düşmek kolay mı sanıyorsun? Bu sefer ben kendimi nasıl affederdim, başkasını seven birine aşık olarak?"
"Ben her gece senden mesaj bekledim biliyor musun? Anıl dayanamaz dedim. Benimle konuşmasa bile arar sesimi duyar dedim. Hiç aramadın da?" Gözümden akan bir damla yaşı parmağıyla sildi. Sonra gözlerimden öptü.
"Ağlama. Arayamazdım. Telefonum bende değildi, Ozan'a vermiştim dayanamayıp ararım diye. Haklı da çıktım zaten seni aramak için zorla alıyordum az daha telefonu."
"Bir daha sakın gitme. Gitmen iyi gelmiyor çünkü. Yanımda kal, hep benimle kal."
"Ben senin her zaman yanında olucam. Çünkü olabileceğim daha güzel bir yer yok artık." Sıkıca doladı bana kollarını. Yapboz parçaları gibi birleştik. Odanın içi sessizliğe gömülürken sadece onun kalp atışlarını duydum.
"İnan bana hiç istemiyorum ama kalkmamız gerek. Basılacağız yoksa."
Doğru söylüyordu. Evde kimsenin olmaması gelmeyecekleri anlamına gelmiyordu. İstemeye istemeye Anıl'dan ayrıldım. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Kendime gelmek için yüzümü yıkadım.
"İyi madem ben gideyim artık. Yarın yine görüşürüz." dedim.
"Tamam gel ben bırakayım seni."
Yol çok uzun olmasa da onu biraz daha görmek istiyordum. Teklifini kabul ettim. Elimi tutuğunda şaşırsam da geri çekmedim. Hoşuma gitmişti. El ele evden çıkıp arabasına bindik.
Bu sefer arka koltuğa oturmak yerine ön koltuğa oturdum. Yol boyunca Anıl yola ben de Anıl'a baktım. Ona bakmamamı söylese de engel olamıyordum. Sokağa geldiğimizde arabayı park etti. Beynim arabadan inmem için emir verse de bacaklarım buna karşı çıkıyordu.
Son kez beni kendisine çekti ve dudaklarımdan öptü. Ayrıldığımızda ben de uzanıp yanağından öptüm. Sonra arabadan indim ve el salladım. Eve girene kadar arabadan beni izledi.
🎶
görüyorsunuz yorum yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADEM | texting
ChickLit05** : madem seni çok istiyorlardı 05** : öylece ortaya koymasalardı 05** : aldım bi kere geri vermeyeceğim 05** : aşığım, mutluyum, vazgeçmeyeceğim... Rehberine kayıtlı olmayan bir numaradan en sevdiği şarkının sözlerini mesaj olarak alan Çiçek, nu...