Bu bölümü sonradan ekledim daha mantıklı ve kaoslu olsun diye hadi bakalım.
🎶
Derin bir nefes aldım. Okul bahçesinde kendi başıma yürüyorum. Melis karnı ağrıdığı için bugün okula gelmemişti. Ben de bahçeye çıkmıştım kafamda bazı şeyleri tartmak ve harekete geçmek için. Yaptığım salaklığı fark ettiğim andan beri kıvranıyordum. Anıl'a bir şekilde ondan hoşlandığımı söylemem lazımdı ama gidip pat diye söyleyemezdim.
Kantine gidip baş ağrımı kesmesi için kahve aldım. Bir masaya oturduğumda aklıma gelen anıyla gülümsedim. Şekersiz içtiğimi bilecek kadar seviyordu beni. Bir an ben de onun nasıl kahve içtiğini merak ettim. Aramızda garip bir ilişki vardı önceden. Bazen çok yakın oluyorduk bazense iki yabancı gibi. Kendimi ona açtığım zaman merak ettiğim soruların cevabını tek tek alıcaktım.
Bir insanın gözünüzde değeri birden değişir miydi? Duygularım ani ortaya çıkmıştı, benim için bile. Kimileri inanmayabilirdi de ama bir şeyin değeri ancak kaybedilince ortaya çıkardı. Ve ben sanki Anıl elimden kayıp gitmiş gibi hissediyordum. Şimdi son bir çabayla onu yeniden kazanma peşindeydim.
Yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Batu gelmişti, birkaç hafta sonraki yıl sonu konserinde şarkı söyleyecektim o yüzden o ve grubuyla prova hazırlıkları yapıyorduk. İçimden konser sırasında Anıl'a hitaben bir şarkı söylemek geçiyordu. Bana baktığında Batu'ya gülümsedim.
Batu çok nadir konuştuğum erkek arkadaşlarımdan biriydi. Yeri geldiğinde dertlerimi dinler bana destek olurdu. Bazen de ben ona yardım ederdim, özellikle bir haltlar yediğinde sevgilisinin gönlünü almasına. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Meltem hocanın yanından geliyorum, bu haftanın sonuna kadar seçtiğin şarkıları ona bildirmeni istiyor."
Olumlu bir cevap verip kahvemden bir yudum aldım. Oturmaya devam ettiğinde içimde beni kemiren soruları ona sormamda bir sakınca görmedim. Hem belki onun yardımıyla daha kolay işin içinden çıkabilirdim.
"Batu sana bir şey sorucam ama yanlış anlama beni seninle alakalı değil." Kafasını tamam anlamında salladığında ayağa kalkıp "Bahçeye çıkalım mı?" dedim. Ortak kantinde birinin bizi duyup benden önce Anıl'a yetiştirmesini istemiyordum. Cevap vermeden ayağa kalktığında az önce dolaştığım bahçeye geri çıktık.
"Evet dinliyorum seni." dedi kantinden uzaklaştığımızda.
"Ben birinden hoşlanıyorum ama ona nasıl açılacağımı bilmiyorum. Biraz kalbini de kırdım ve gönlünü almam gerek." Pat diye konuya girmiştim ama onun zamanını daha fazla çalmak istemiyordum. "Senden başka kimseye söyleyemedim, öyle çok yakın olduğum erkek arkadaşlarım yok. Ne yapmam gerek sence?"
Eliyle saçlarını kaşıdığında huzursuzca vereceği cevabı bekliyordum. Bir süre düşündükten sonra "Belki bir yerde buluşabilirsiniz? Yani bilirsin öyle park falan değil ikinizin baş başa kalabileceği bir ortam. Sonra özür dilersin zaten. Kalbini kırdığın cümleler çok ağır değildir umarım." dedi.
Yani ağırdı aslında ama eminim ki beni affederdi. Affetmeliydi. Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Yok ya eşşeklik ettim sadece. Teşekkür ederim bu arada." Samimiyetle gülümsediğinde şakayla kafamı omzuna vurdum.
"Kim peki bu şanssız çocuk." dedi burnumdan makas alırken. Hafifçe kıkırdadım. "Söyleyemem, ilk ona söyleyeceğim." dediğimde peki dercesine omuz silkti. Sonra onunla vedalaşıp yanından ayrıldım.
Hata yapmıştım belki ama illaki telafi de edebilirdim. Bir an önce her şeyi yoluna koymak istiyordum. İki gündür görmüyordum onu. Normal bir süreydi belki ama artık dayanması güçtü. Sınıfa çıkıp camdan dışarıya bakmaya başladım. Aralığın sonundaydık, havanın soğuk olması gerekiyordu. Ama bugün sanki içimdeki sevinci körüklemek ister gibi güneş tepemizde sımsıcak parlıyordu.
Ders başladığından beri defterimin arkasını açmış gidebileceğimiz yerleri not ediyordum. Aslında park ya da sinemaya gitme fikri çok cazip gelse de bunu sonraki buluşmalarımıza ertelemeye karar verdim. Yanlarına küçük çarpılar attığımda elimde iki seçenek kalmıştı. Ev ya da piknik.
Batu yalnız kalmamız gerektiğini söylemişti. Bu yüzden yavaşça evin yanına da çarpı attım. İlk buluşma için iyi bir ortam olmayabilirdi. Ev yerine bir çayırda piknik yapmak oldukça tatlı bir seçenekti ve yalnız olacağımız için ondan hoşlandığımı söylerken kimseden utanmama gerek olmayacaktı. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.
Ders zilinin çalmasıyla heyecanla yerimden kalktım. Telefonumu cebimden çıkarıp Melis'e planımı anlatacağım sırada şarjımın bittiğini fark etmiştim. Olabildiğince hızlı bir şekilde eve gidip telefonumu şarja taktım. Şifreyi girip telefonu açtığımda telefonum sayısız kez titredi.
Anıl'dan 22 kez mesaj gelmişti.
🎶
Eheğ burda bitirdim.
Biliyorum çok iğrenç bir insanım heheheheh
ama siz kaşındınız ve biraz heyecan olsun istedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADEM | texting
Chick-Lit05** : madem seni çok istiyorlardı 05** : öylece ortaya koymasalardı 05** : aldım bi kere geri vermeyeceğim 05** : aşığım, mutluyum, vazgeçmeyeceğim... Rehberine kayıtlı olmayan bir numaradan en sevdiği şarkının sözlerini mesaj olarak alan Çiçek, nu...