2.8

64K 3.6K 555
                                    

melo ve çiçeq arkadaşlığı okuyalım biraz da

istek üzerine bölümü sana ithaf ettim gitti AzraLevent2

🎶

Anıl'ın doğum gününün üzerinden birkaç gün geçmişti. Bu süre zarfında Melisle yazışsak da yüz yüze iletişim kurmamıştık. Bugün dışarıda buluşmayı teklif etse de ben onu eve çağırdım. Attığım mesajın üstünden geçen yarım saat sonunda kapının zili çaldı.

Kapıyı açtığımda Melis bana mahçup şekilde bakıyordu. Sanırım gelip gelmekte kararsız kalmıştı. İçeriyi gösterdiğimde ayakkabılarını çıkarıp girdi. İçeriye geçmeden karşımda durdu. Bana sıkıca sarıldı.

"Ben özür dilerim Çiçek. Bana kırıldın mı? Söylemediğim için."

Kendisine kırgın olduğumu sanması beni şaşırttı. Ben onu Anıl hakkında konuşmaya çağırmıştım. Ona karşı bir kızgınlığım yoktu çünkü doğru olanı yapmıştı. Bana söylemesi gereken Anıl'dı. O sadece sessiz kalmıştı.

"Sanmıyorum." dedim. Güldüğümde o da rahatlamış bir şekilde tutuşunu gevşetti. Geri çekilip yüzüme baktı. "Neden?" diye sorma ihtiyacı hissetti.

"Çünkü doğru olanı yaptığını düşünüyorum. Ayrıca ben de sana bilinmeyen birinin bana yazdığını söylemedim. Ödeşmiş sayılırız bence."

"Ee neden çağırdın o zaman beni?"

Elimle salonu gösterirken "Geç içeriye öyle konuşalım ayaktan kaldın." dedim. Salona doğru adımlanırken nereden başlamam gerektiğini bilmiyordum. Pat diye soramazdım konuya yumuşak iniş yapmalıydım.

Koltukta yan yana oturduğumuzda parmaklarımı çıtlatmaya başladım. Beynim durmuştu nasıl gireceğimi düşünüp duruyordum. Melis bir süre beni bekledikten sonra "Eee?" diye sordu.

"Ne zamandır biliyordun? Anıl'ın beni..."

Daha cümlemin devamını getiremiyordum. Sebepsiz bir mahcubiyet içindeydim. Arkadaşımın abisi benden hoşlandığı için mi? Sanırım evet.

"Ben fark ettim zaten. O salak gözünün ucunu göremiyordu."

Dediği şeye güldüm. Kesinlikle salak değildi. Dudaklarımı kemirmeye başladığımda içimde tuttuğum soruyu yavaşça ortaya attım.

"Peki sen ne diyorsun bu duruma?"

"Yani yengem olmanı isterdim tabi. Ama sen istemedin."

Sessiz kaldım. Ne hissettiğimi ben de bilmiyordum. Bir yanım Anıl'a çok değer veriyordu. Üzülmesine dayanamıyordum mesela. Sarıldığında rahatsız etmiyor rahatlatıyordu. Ama bunlar sevgi miydi? Aynısını Melis'e karşı da hissediyordum.

"Ben öyle düşünmedim hiç. Senin gibi benim de abim sandım onu. İlgisini sevgi diye yorumlamışım hep."

"Biliyorum canım." dedi.

"Şu an ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum ben." Çaresiz çıkan sesim Melis'e bana yardım et diye bağırıyordu. Elini omzuma yerleştirdi. Yüzüne baktığımda gerçekten anlıyor gibi gözüküyordu.

"Aklıma bir şey geliyor, pek sağlıklı olmayabilir tabi ama denemekten zarar gelmez diye düşünüyorum." Kafamı ne der gibi salladığımda konuşmaya devam etti.

"Sana sorular sorucam sen de beklemeden bana cevap vericeksin. Aklına ilk gelen şeyi."

"Tamam." Kararlı çıkan sesim hazırım diyordu. Ama içten içe korkuyordum. Duygularımı bastırmış olmaktan. Eğer Anıldan hoşlanıyorsam...

"İlk soru o zaman, ben bunu gözlemlemiştim gerçi ama yine de sormam lazım. Anıl yanımızda varken mutlu oluyor muydun? Tüm bunları bilmeden önce?"

"Evet ama- "

"Dur şimdi amayı karıştırma sorunun devamı var. Peki gidince gitmesin istiyor muydun? Yani yanında kalsın falan..."

"Sanırım. Bilmiyorum."

"Düşünmedin bile Çiçek. Kestirip atıyorsun."

"Peki. Tamam geçen gün film izlediğimizde. Dikkatim filmdeydi ama odasına telefonla konuşarak gittiğinde kaçırdım filmde olanları. Dikkatimi dağıttı. Ozanla gittiği gün bizimle eve dönsün istemiştim. Bir de tek yatmam için aşağı inmek istediğinde yanımda kalsın istemiştim."

"Tamam, güzel. İkinci soru abimle hiç mesajlaşmadın ama bilinmeyen mesaj attığında mutlu olup heyecanlanıyor muydun?"

Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Kantinde otururken Melis tuvalete gittiğinde konuşmuştuk. Çok heyecanlandığımı hatırlıyorum, biraz da gerilmiştim. Sorunun cevabını kendi içimde bulunca Melis'e kafamı evet anlamında salladım.

"Tamaaam. Üçüncüsü en olmadık zamanlarda bile aklına geliyor mu? Hem abim hem bilinmeyen için soruyorum."

Yine zihnimin derinlerine inmeme gerek kalmadan anı gözümün önünde canlandı. Anneannemin vefat haberini öğrendiğimde bana sarılmıştı. Bir an üzüntümü unutmuştum. Aklıma bilinmeyenle parktaki sarılmamız gelmişti. Kafamı salladım.

"Başına ne gelirse gelsin onunla paylaşmak istedin mi?"

Çok düşünmeden yine kafamı salladım. Telefonda konuşup beni teselli etmişti. Yanımda olup acımı paylaşmasını istemiştim.

"Son soru peki? İçinde onu kıskandığın oldu mu hiç?"

Heh işte bu sorunun cevabı yoktu bende. Öyle bir durum yaşamamıştık. Öyle ki bizden başka bir kızla konuştuğunu bile görmemiştim.

"Bilmiyorum. Öyle bir olay yaşamadım hiç."

"Haklısın ben de hatırlamıyorum. Ama bu yine de gerçeği değiştirmiyor." Bir karar vermişti. Gerildim. Duymaya hazır mıydım? Anıldan hoşlanıyor muydum yoksa sadece sevgi mi vardı içimde ona karşı?

"Maalesef canım arkadaşım sen abimden hoşlanıyorsun. Hem de öyle böyle değil."

Melis'in söylediği cümleler içimdeki pişmanlık ateşini yaktı. Ben Anıl'a ondan hoşlandığım halde olamayız demiştim. Duygularımın farkında bile değildim, bu çok acizceydi. Kafamı Melis'in omzuna koydum. Çok aptaldım.

🎶

şükür be kızım anladın.

ve mutlu olmaya az kaldı.
Ama biraz daha var hemen değil

MADEM | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin