Hoşgeldiniz 💐🦋
Kahvaltıyı sorunsuz geçirmiştik. Şimdi ise ben ve Poyraz oturma odasında oturuyoruz. Ali abim işe gitti . Rüzgar ve Ayaz abim bizim yanımızda, Meriç abim de çalışma odasındaydı. Poyraz bana özür dileyen bakışlarını gönderiyordu. Ben de misafirlerimi bekliyordum. Hepimiz çok sessizdik. Sessizliği Poyraz bozdu.
Poyraz: Abla, özür dilerim.
Dedi gözlerime yavru kedi bakışlarını atarak. Ama ben kedilerden hoşlanan birisi değilim. Onun için bakışları bana fazla itici geldi.
Poyraz: Yine beni kurtaran sensin. Belki Meriç abim beni başka bir okula aldıracaktı. Benim yaptığımı ise... Ben gerçekten çok özür dilerim. Adam akıllı anlatmadım. Çok adice davrandım.
Yüzümü başka yöne çevirdim. Ardından konuştum.
Ben: İyi affettim sayalım.
Dedim. Ama affetmedim. Affetmediğimi biliyordu . Yaptığı yanlıştı. Affetmediğimi anlayınca başını öne eğdi ve odasına çıktı. Aklıma küçüklüğü geldi.
Çok tatlı bir çocuktu. En çok gözleri ön plandaydı. Kalın dudakları vardı. Küçükken bile oldukça dolgundu. Peşimde sürekli gezerdi. Ben ne yaparsam Poyraz da aynısını yapardı. Özellikle Meriç abim bizi yanına alınca bana daha da düşkün oldu. Zaten o günden beri geceleri yanımda yatıyor, ben ne seversem neredeyse o da seviyor - tabi ben de o ne severse seviyorum- yemekleri beraber yiyor, birimiz olmadan boğazımızdan geçmiyordu. Bu hala aynıydı.
Ne günlerdi...
Suna hanım: Selin hanım, Selin hanım, beni duyuyor musunuz?
İrkikerek Suna hanım a baktım. Rüzgar ve Ayaz abim tek kaşları havada bana bakıyordu.
Ben: Efendim?
Boğazını temizledi ve konuştu
Suna hanım: Misafirleriniz geldiler. Ben hava iyi diye çalışma alanınızı bahçeye hazırlattım. Eğer isterseniz içeriye alabilirim.
Hemen başımı olumsuz anlamda salladım
Ben: Hayır hayır, bahçede kalsın. Ben kapıya bakayım.
Dedim ve ayağa kalktım. Abilerime kısa bir bakış attım ve yanımda Suna hanım ile birlikte kapıya gittim. Geliyorlardı. Ben de avluya çıktım. Suna hanım içeride kalmıştı. Ama Siraç yoktu. Gelmesini beklemiyordum zaten. Kağan beni görünce gülümsedi. Ben de gülümsedim. Yanlarındaki koruma eşliğinde eve doğru geldiler. Etrafa hayran hayran bakıyorlardı. Bu durum fazla hoşuma gitmese de yapacak bir şey yoktu.
Ben: Hoşgeldiniz!
Dedim. Kayra hemen yanıma geldi ve bana yavaşça sarıldı. sonra ayrıldık.
Kayra: Hoşbulduk!
Dedi büyük bir neşe ile. Arkasından Kağan geldi. Kağan a da sarıldım.
Ben: Hoşgeldin kankacım.
Ayrıldıktan sonra saçını düzeltti ve konuştu. Tabi yüzündeki gülümsemeyi unutmamak lazım.
Kağan: Hoşbulduk kankacım.
Arkalarından da Ege geldi. Sarılmalı mıyım? Bılmiyorum. Çabuk karsr vermem gerek. Ve sarılmadim.