🦋🦋
Duş almıştım. Ali abim elbisemi giymeme yardımcı olmuştu ve saçımı yapmıştı. Makyaja gerek duymamıştık.
Ali abim: Bence seni böyle göndermezler.
Dedi üzülerek. Aynada kendime bir kere daha baktım. Saçımı dalgalı yapmıştık. Kısa olan saçım daha fazla kısalmıştı. Elimi saçıma götürdüm ve küçük bir yeri düzelttim. Saçımı yandan ayırdık. Şirin olmuştum.
Ali abim: Askılığı da takalım.
Dedi yanıma elindeki askılık ile gelirken.
Ben: Abi!! Hediyeyi unuttum.
Abim bana gülerek baktı.
Ali abim: Poyraz halletti.
Kafamı salladım. Abim askılığı taktı. Sonra beni etrafımda bir tur döndürdü.
Ali abim: Çok şirin oldun şirinem.
Abimi öptüm.
Ben: Teşekkür ederim abicim. Hadi aşağı inelim.
Ali abim bana güzel bir gülümseme gönderdi ve beraber aşağı indik. Fakat aşağıdaki manzara fazla iç açıcı değildi.
Meriç abim: Ben diyorum okulda uslu dur diye ama beyefendi tarafından dinlenmiyorum. Ne kavgası Poyraz?
Suçlu suçlu duruyordu benim küçük kardeşim.
Poyraz: Aslında kavga değil abi. O bana laf attı. Ben uyardım. Sonra laf dalaşına başladık. Şansımıza sınıfa bakmak için müdür gelince iş değişti.
Meriç abim: Bu konuyu daha sonra konuşacağız.
İçeri girmemiz ile Abim bana baktı. Abim bakınca herkes bana baktı. Gülümsedim.
Meriç abim: Oooo. Küçük hanım.
Dedi ayağa kalkarken. Yüzümdeki gülümseme daha da arttı.
Rüzgar abim: Çok şirin olmuşsun. Kıvırcık da yakışırmıs ha.
Ali abim: Kıvırcık değil Rüzgar, dalgalı.
Rüzgar abim: Her ne ise.
Ayaz abim: Bu akşam boş musunuz hanımefendi? Bir şeyler yapsak?
dedi ve göz kırptı. Kıkırdadım.
Ben: Ya abii.
Dedim uzatarak. Salondaki herkes halime gülerken Suna hanım köşede dikkatimi çekti. Gözleri dolmuştu. Niye ki?