Ömer abi: Ben Beren i sevmiyorum. Babası babam ile konuşmuş. Beren de istiyormuş. Ben istemedim. Benim haberim olmadan isteme olmuş. Babam herşeyi halletmiş. Bana bir hafta önce haber verdi. Evleniyorsun dedi. Yaşım gelmiş. Ben birini bulamazmışım. Çok inkar ettim. İstemedim. En son nikah kıyılacaktı. Tabi biz bu bir haftalık süre içerisinde hiç konuşmadık. Aramadım, sormadım, yüzüne bile bakmadım. Düğün günü geldiğinde bile evine gidip Beren i almadım. Kendisi geldi. Sadece sinirliydim. Nasıl bir kız, on sekiz yaşına girer girmez, tanımadığı bir insanla evlenir ki?
Benim aksime Beren çok mutluydu. Sanki severek evleniyordu. Ama ben sevmiyordum. Hala sevmiyorum. Nikah kıyıldı. Zaten sadece nikah oldu. Ben başka birşey istemedim. Eve gittiğimizde ikimiz için ayrı oda hazırlatmıştım. Ben odama gittim, o odasına. Sırf yüzünü görmemek için sabah erkenden kalkıp, işe gidiyordum. Akşam geç geliyordum. Eve olabildiğince az uğruyordum. Eve gittiğim zamanlarda da yumuşak davranmıyordum. Ama o mutluydu. Ne kadar sert davransam da mutluydu. Evden dışarı çıkmasına izin vermiyordum. Bahçeye bile çıkmıyordu yine de gülümsüyordu. En son ben çalışma odamdayken aşağıdan büyük bir gürültü koptu. Koşarak aşağı indim. Yere oturmuştu, ağlıyordu. Yanına gitmeye karar verdim. Bir yandan da ne olduğunu soruyordum. Yanına giderken benden kaçmaya başladı. O günden sonra benden korkmaya başladı. Ne olduğunu anlamadım. Her zaman gülümseyen kız gitmişti sanki. Yine gülüyordu ama nadirdi. O gün çoğu şey değişti. Geceleri ağlama sesleri duyuyordum, gündüzleri o kadar neşeli değildi, ne dersem hemen kabul ediyor ve korkulu gözlerle bana bakıyordu. Sonra ev değiştirmeyi düşündüm. Şimdi de aynı.
Dediklerini kesintisiz dinledim. Ne diyeceğimi bilemedim.
Ben: Ne demem gerektiğini bilemiyorum.
Ömer abi: Hadi şirkete gidelim. Abin bekler.
Kafamı salladım. Ayağa kalkıp üzerimi çırptım. Sonra arabaya doğru gittik. İkimiz de konuşmadık. Evet, zor bir konuydu ama neden evlendi ki?
Arabada da ikimiz sessiz kalmıştık. Şirkete ulaştığımızda hemen abimin odasına çıktık. Odasına girdiğimde telaşlı gözüküyordu. Kafasını kaldırdı ve beni gördü. Hemen koltuğundan kalktı. Hızlıca yanıma geldi ve bana sarıldı.
Meriç abim: Çok korktum. Neredeydin? Aradım açmadın merak ettim.
Ben: Biraz Ömer abi ile vakit geçirdik abi.
Meriç abim: Selin?! Bu telefonu sana neden aldık?! Bir daha aradığımda açmazsan çoğu şeyi unut!!
Bunu söylerken oldukça ciddiydi. Demek çok endişelenmiş. Hemen kafamı salladım
Ben: Tamam abi. Söz veriyorum.
Abim de kafasını salladı ve alnımdan öptü.
Meriç abim: Akıllı kızım benim.
Bana böyle seslenmesini çok seviyorum. Abim geri masasına oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı. Bilgisayarın karşısına geçti. Ben de abimin yanına gittim. Masaya oturdum. Bilgisayardan iki kitaplık modeli gösterdi. Biri ağaç şeklindeydi. Diğeri ise çiçek şekli.
Meriç abim: Seç bakalım birini.
Ben: Hmm. Ağaç şekli
Meriç abim sonra oturma grubu modellerini açtı. Birisi rengarenkti. Diğeri sade, pastel renkli.