Hoşgeldiniz tatlı okurlarım. 🍭🍭Ben: Yok ya olmadı, nereye gittiğimizi de yaz. Kalbine iner yazık.
Bana kızınca baktı.
Poyraz: Selin saçmalama. O zaman ne anlamı kaldı kaçmanın?!
Ben: Ya bana bağırma. Ama Ali abim bize alışık değil ki, çok korkar.
Poyraz: Haklısın galiba. Dur biraz ayrıntı vereyim.
Kafamı salladım. Şu an Poyraz ile birlikte Ali abime not bırakmaya hazırlanıyoruz. Aslında gitmek ile gitmemek arasında kararsızım. Bunun sonunda biz zararlı çıkabiliriz. Ama Ali abi Meriç abime haber vermezse bir şey olmaz.
Poyraz bana baktı ve göz kırptı. Bir şey daha yazdı. Kalemi bıraktı ve kağıdı eline aldı
Poyraz: Bitti. Okuyayım bekle.
Dedi ve ayağa kalktı. Bir elini kalbine koydu. Yine röle girdi benim akıllı kardeşim.
Poyraz: Sevgili Ali abiciğimiz,
Öncelikle çok tatlısın ve şirinsin. Biz, yani ben ve Poyraz seni çok seviyoruz. Ama bu sevgimiz hastaneden kaçmamıza engel değil. Sana tüm özürlerimizi gönderiyoruz. Kaçıyoruz çünkü , tatlı yemek istesek izin vermezsiniz. Biz sahilin üç kilometre ilerisinde olan kütüphanenin yanındaki giyim mağazasının solunda bulunan kırtasiyenin karşısındaki kuaförün çaprazında duran otelin sağ tarafında kalan oto yıkamanın iki yüz metre gerisindeki kütüphanenin diğer tarafındaki cafede olacağız. Hoşçakal.
Dedi ve bitirdi. Poyraz i dinlerken kahkahama engel olamadım. Nasıl da dolandırmış konuyu. Kahkahamin arasından konuştum.
Ben: Sen çok alemsin Poyraz.
Tabi kızım. Der gibi baktı. Sonra elini saçına götürdü ve saçını düzeltti.
Poyraz: Ben bir hemşire ayarladım. Yarım saat sonra yani biz oraya ulaşınca notu abime verecek. Ama kapının altından.
Dedi ve göz kırptı. Sonra yanıma geldi ve kalmama yardım etti. Beraber odadan çıktık. Poyraz bizi köşede bekleyen hemşireye kağıdı verdi ve göz kırptı. Sonra hastaneden çıktık ve önümüze gelen taksiye bindik. Bence hiç iyi bir plan değil ama çıktık artık. Havayı Derince içime çektim.
Ben: Ay, temiz hava gibisi yok ya.
Poyraz bana baktı ve gülümsedi. Bize bakan taksici abiye baktı ve yolu tarif etti.
Poyraz: Abi ****** kafeye gideceğiz. **** Daha kestirme oradan git.
Adam kafasını salladı ve taksiyi sürmeye başladı. Poyraz elimi tuttu. Gülümsedim. Elim elinin içinde küçücük kalıyordu. Kafamı Poyraz in omzuna koydum ve yolu izlemeye başladım.
Yaklaşık yarım saat boyunca konuşmadık ve cafeye geldik. Hemşire, Poyraz a notu verdiğine dair mesaj atmıştı biraz önce. Poyraz parayı ödedi ve taksiden indik.
Poyraz: Gel bakalım.
Dedi ve belimden tutarak beni yönlendirdi. Kafeye girdik ve cam kenarına oturduk. Yanımıza gelen garsona dört yaş pasta istediğimizi söyledik.
İçimi yiyip bitiren kelimeleri Poyraz a da söyledim.
Ben: Ya kötü mü yaptık ki? Çok endişelenmiştir.