30."Point shot."

1.4K 101 51
                                    

★ Merhaba MLHFamily! Diğer bölümde sorduğum sorya cevap verenlerden yola çıkarak en sevilen karakterin Serina olduğunu söyleyebilirim. Herkesin içinde bir Serina varmış! Ehehhueh Neyse. Bomba gibi bir bölümle geldim, sizlerden de bomba gibi yorumlar bekliyorum ona göre fkgkjs

Çok uzatmak istemiyorum, lütfen okuyan herkes oy versin. Yorumları biraz yükseltelim, ha? Keyifli okumalar! ★

"Nokta atışı."

Orlando Barrymore;

Bradford, bugün yine kasvetli havasını takınmıştı. Birkaç gündür yoğun karın etkisindeydik ve bu artık sıkıcı olmaya başlamıştı. Karı sevmezdim. Bembeyazdı. Onlarca metre yüksekten, yeryüzüne saf bir halde düşüyordu. Kirli yollar bile bozamıyordu saflığını. Bunu sevmiyordum. Beyaz rengi hiçbir zaman sevmeyecektim. Onu her zaman yok edebilecek siyah varken neden beyaz? Siyah, istisnasız tüm renkleri yok ederdi. Tıpkı benim gibi. Benim, herkesi yok edebileceğim gibi.

Elimdeki viski bardağıyla, boydan olan geniş camımdan dışarıyı seyrediyordum. Benden izinsiz kimsenin giremeyeceği salonumun ihtişamlı kapısı birkaç kez tıklatıldı. "Gir," dedikten sonra gözlerim hala dışarıdaki manzaraya bakmakta ısrarlıydı. Arkama dönme gereği duymadım.

"Efendim," dedi Steve, boğazını temizledikten sonra. "Bir misafiriniz var." Viskimden bir yudum aldım. Sıvıyı, boğazımı yakmasına izin vererek yuttum.

"Kimdir?"

"Harry Styles," işte bu dikkatimi çekmişti. Arkamı döndüm.

"Oh, bu güzel. Konuğumuzu derhal içeri alın," dedim. Steve bir işaret verdi ve Harry saniyeler sonra salonumdan içeri adım attı. Seri adımlarla karşıma kadar geldi ve güçlü yumruğunu suratıma geçirdi. Bu, birkaç adım sendelememe neden oldu. Steve hemen Harry'i etkisiz hale getirmek için girişimde bulundu. Sağa düşmüş başımı kaldırdım, elimdeki viski bardağını sehpaya koyarken, "Lütfen, Steve. Misafirimize karşı kaba olmayın," dedim. "Şimdi, bizi yalnız bırakın." Harry'e oturması için işaret verdim.

"Bu ziyaretini neye borçluyum?" Ceketimin cebindeki peçeteyi çıkardım ve yumruktan dolayı patlayan dudağımın kanını sildim.

"Vazgeçiyorum. Bu oyunda yokum. Her şeyi, her şeyi açıklayacağım. Sadece haberin olsun istedim. Sonunun geldiğinden haberin olmalıydı." Dirseklerimi oturduğum koltuğun kenarlarına koydum. Ellerimi birleştirdim ve parmaklarımı kütlettim. Kafamı hafif eğerek, "Pişman gibisin," dedim.

"Pişmanlıkla alakası yok!" Hiddetle oturduğu yerden kalktı. Özenle yaptığını düşündüğüm kıvırcık saçlarından parmaklarını geçirdi. İşaret parmağını, beni tehdit edercesine salladı.

"Kimseye, kimseye zarar veremeyeceksin! Küçük oyununu bozacağım. Beni tehdit ettin, nasıl oldu da böyle bir oyuna düştüm bilmiyorum ama bunu telafi edeceğim Orlado. Sana yemin ederim."

"Pekâlâ, elinden geleni ardına koyma. Seni tehdit etmedim, unutma. Önüne bir teklif koydum ve sen, doğru olanı seçtin. Hayatlarınızı kurtardın." O'nun bu pişman halini görmüş olmanın beni bu denli keyiflendireceğini asla düşünmezdim. Ama bu iyiydi. Çok iyi.

"Seçimi yaptığımdan beri düşünüyorum. Dediğini yapman imkânsız." Birleştirdiğim ellerimi ayırdım. Bu gençler daima çabuk kararları yüzünden hata yapıyorlardı ve bu çok aptalcaydı.

"Gerçekten mi? Yapamayacağımı mı sanıyorsun?" O'na sunduğum bir teklif vardı. Asla tek kişi üzerine oynayıp, tek kişiye zarar vermeyi sevmezdim. Toplu acı her zaman daha kötüydü. Onlara öyle güzel şeyler hazırlamıştım ki, bunu yapmaya hazırdım. Ama Harry kabul etmişti. Onlar fark edemeselerde Serina ve Liam'ın bir çift olabileceğini görüyordum. Bu yüzden onları öldürecektim ve cinayetin suçunu Niall ve Louis'nin üstüne atacaktım. Fotoğraflar, yalancı şahitler, ölüm senaryosu her şey ama her şey hazırdı. Bunu gerçekleştirememiş olmak beni üzsede Diana ve Zayn için hazırladığım planımın ilk aşaması Harry sayesinde onların içindeydi.

My Liar Hero || z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin