★ Merhaba MLHFamily! Bölümü yayımlamayı düşünmüyordum ancak aniden gelen bir yazma isteği ile bitirdim. Yazım hatası varsa affola. Diğer bölümde düşen oy ve yorum sayısı beni üzdü. Gerçekten okuyan herkes oy verse iyi bir oy sayısına ulaşacağım ancak bir tık bile size zor geliyor gibi. Ben oy sayısı için yazmak istemiyorum ancak yükselebilecekken düşmesi beni üzüyor. Lütfen, otuzlu bölümlerdeyim ve hâlâ aynı sorunu yaşıyorum. Bundan sonra buna özen göstereceğinizi umuyorum, güzellerim!
Keyifli okumalar! ★
"Gizli varışın rüzgarı."
Diana Kerry Barrymore;
Üvey kardeşim, ha? Buna kimse körü körüne inanmamı beklemesin. Cidden. Cara'yı bir kez daha yakasından tutup, duvara çarptım.
"Yalan söylüyorsun," dedim. Gerçekten bunun yalan olduğunu duymaya ihtiyacım vardı. Üvey olsa da kardeşimdi.
"Harry kendine geldi. Sorabilirsin," dedi umursamaz bir tavırla.
"Ya tüm bunlar bir oyunsa?" Harry'i tehdit etmiş olabilirlerdi. Üvey kardeşim olduğuna inandıracaklardı, belki de amaçları budur? Cara'nın hiçbir sözüne inanamıyordum. O kadar çok yüzünü görmüştüm ki, hepsinde oldukça başarılıydı. Hangisi gerçek, hangisi yalan bunu anlamak zordu.
"Bu oyunu farkında olmadan uzun bir süredir oynuyorsun, zavallı Diana." Güçlü bir kahkaha attı. Benim hiçbir şeyi bilmememden keyif alıyordu. Harry'nin yanına gittim. Çok hasarı yoktu ancak ağrıları konuşmasını zorlaştırıyordu. Bunu az önce fark etmiştim. Şimdi O'nu konuşturmak doğru muydu bilmiyordum. Harry'nin yanına çömeldim. Savrulan kıvırcık saçlarıyla oynadım. Bunu sevdiğini söylerdi.
"Eğer kendinde anlatacak gücü bulursan..." Kafasını salladı. Anlatmak istiyordu her şeyi. Ortamda oluşan ölüm sessizliğinden sonra Harry küçük bir inlemeden sonra konuşmaya başladı.
"Cara buraya geldiğinden beri..." doğrulmasına yardım ettim. "Orlando ile birlikteydim. Beni tehdit ettiler."
"Tehdit," dedi kollarını göğüsünde birleştirmiş, sinir küpüne dönmüş olan Zayn. Harry, ellerinin üzerinde olan birkaç küçük yarayla oynuyordu. "Bunu söylemek istemiyorum. Bana Cara'nın üvey kızı olduğunu söylememişti. Öğrendiğimde beni esir tuttu. Cara ve Orlando size bunları söyleyeceğimi tahmin etmiş olmalılar. Ama sanki," kafasını kaldırıp, olayları keyifle dinleyen Cara'ya baktı. "Devam edip, size her şeyi anlatmamı istiyor gibiler." Bu konuda Harry'e katılıyordum. Ayağa kalktım. Ellerimi yanımda biraz açıp, serbest bıraktım.
"Amacın ne Cara," dedim. Sesim, ancak çaresiz bir insandan çıkabilecek sesi barındırıyordu. Çünkü çaresizdim.
"Amacım," son heceyi biraz uzatarak söyledi. Birkaç adım atarken kollarını göğüsünde birleştirdi. "Orlando'yu öldürmek." Gülmeden edemedim.
"Ah, eminim öyledir."
"Doğru söylüyorum. Bilmiyorsunuz. Orlando, çok hasta. Bunu fırsat olarak görüyorum. Tek başıma yapamazdım." Sağ omzunu biraz ileri atıp, kaşlarını yukarı kaldırıp, indirdi. Bu umursamıyorum demekti. "Size ihtiyacım vardı."
"Tamam, o halde Orlando'yu öldürelim," dedi salonun en köşesinde kalmış Zayn. Bu kadar umursamaz, öldürmek için her şeyi gözardı edebilecek birisi olmaya başladığı gerçeğini görebiliyordum. O'nun eski günlerine döndüğünü görüyordum.
"Böyle bir şey olmayacak." Kararlı ses tonuma kuşkusuz salondaki herkes şaşırmıştı.
"Sevgili gerizekalı üvey kardeşim, Orlando'nun sana yaşattıklarını biliyorum. Ve şuan öldürmek için elinde bir fırsat var. Bunu değerlendirmek varken neden hala iyi kızı oynuyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfictie''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...