★ Merhaba MLHFamily! Sanırım uzun bölümlerime tekrar dönüyorum, hazır olun sjfjfjds Ne zamandır ithaf vermiyorum, isteyen olursa en uzun yoruma ithaf var. Bu arada hafızaları tazeliyeyim dedim. Bu yüzden kadromuzdan birkaç kişiyi multimeadiaya koydum, bakabilirsiniz. Keyifli okumalar! ★
"Gizli maske."
Orlando Barrymore;
Gecenin bilmediğim bir saatinde telefonumun çalmasıyla uyandım. Arayan Cara olmasaydı kesinlikle büyük bir ölüm planı ayarlayabilirdim. Bu saatte beni kimse arayamazdı. Üstelik uykumdayken.
"Evet," dedim yatakta doğrulurken. Bu, biraz olsun bana acı vermişti. Hâlâ hastalığımın ne olduğunu bilmemekle beraber merakta etmiyordum.
"Zayn beni evden kovdu." Bu beklediğim bir şeydi. Büyük atışımızın, büyük bir bedeli olacaktı. Elbette buna hazırdım.
"Sorun değil, Harry elimde. Evine göndermedim. Bir şekilde Harry'i kullanıp seni aralarına sokacağım." Cara'da istediğim tüm özelliklerin bulunması beni şereflendiriyordu. Tıpkı benim gibiydi. Kazanma hırsı O'nu yıldız yapan şeydi.
"Harry'e ihtiyacımızın kalacağını düşünmüyorum, baba."
"Nedenmiş o?" Doğrusu aklındakini merak etmiştim. Cara, aklındaki plan iyi olmadığı sürece bana söylemezdi.
"Zayn, birkaç şeyden şüphelenmişti. Yani... Diana beni dövdü demiş ve iyi kızı oynamıştım. Bu olayda Diana'ya güvenmesine rağmen, sürpriz yapacağını bana söyledi ve beni evden dahi kovmadı. Bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyorum." Bu bir plan değildi ve gerçeklik payı oldukça düşüktü. Ben geleceğini göremediğim hiçbir olaya adım atmazdım.
"Bu kesin değil. Böyle bir riske giremeyiz," otoriter ses tonumu tınlamadan kendi söyleyeceğine geçti.
"Göreceksin Orlando, sen Harry'i elinde tutmaya bak. Zayn saf değiştirecek." Bir kez olsun yönetici koltuğunda olmamak bana iyi gelebilirdi. Bu sefer izleyici olacaktım. Varisimin nasıl olduğunu görmek için bu iyi bir fırsattı. Bakalım Diana ne kadar dayanabileceksin?
Diana Kerry Barrymore;
Kapılarını güvenerek açtığım kalbimin, Zayn tarafından parçalanması canımı yakmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şimdi peşimden gelebilirdi. Konuşmak isterdi. Kendimde o gücü bulabilir miydim bilmiyordum. Her bir taşı, yolu, kaldırımı yabancı gelen Worchestar'da nereye gidebileceğimi düşünürken, komşumuz Jacob'ı çöpü dışarı koyarken gördüm. Sığınabileceğim tek yer orasıydı. Hızlı adımlarla eve ulaştım. O kapıyı kapatacakken ayağımı araya koydum. Beni görünce suratındaki mimik değişimini fark etmemek imkânsızdı. Sinirli bir şekilde eve girdim.
"Bir sorun mu var," dedi erkeksi ama bir o kadarda yumuşak ses tonuyla. Görüntü aklıma geldikçe sinirleniyor, ağlamak istiyordum. Sonra ağlamak istediğim için kendime sinirleniyordum. Sonuç olarak sinir küpüne dönmek kaçınılmaz oluyordu. Bağırma isteğim olduğu için oldukça yüksek sesle konuştum.
"Ah, hayır yok! Oradan bakınca çok mutlu gözüküyorum öyle değil mi?!" Şuan azarlamam gereken kişi Jacob değil Zayn olmalıydı.
"Böyle cevap vermen bir şey değiştirmedi. Hâlâ sana ne olduğu hakkında bir fikrim yok," dedi birkaç adım bana yaklaşırken.
"Çokta sikimdeydi!" Olduğum yerde duramıyor, mantıklı düşünemiyordum. Her geçen saniye öfkem daha da artıyordu. Ağlama isteğimi bastırmak çok zordu.
"Şş," dedi omuzlarımdan tutarken. "Prenseslere küfretmek yakışmıyor." Daha fazla kendimi tutamamış ağlamaya başlamıştım. Jacob, beni kendine bastırdı. Kaslı kolları arasında rahat değildim. Güven vermiyordu. Fakat şuan tek isteğim sarılmaktı. Başımı, göğüsüne yasladığımda çenesini hemen başımın üzerine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfiction''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...