★Merhaba MLHFamily! Nasılsınız? İyisinizdir umarım. Olaysız bir bölüm fakat benim çok hoşuma gitti. Umarım sizde beğenirsiniz. Oy vermeyi, yorum yapmayı lütfen es geçmeyelim. Bölümü kontrol edemedim, hata varsa affola.
Güzel yorumalarından ötürü bu bölümün ithafını, @My_Love_Harry adlı okuyucuma armağan ediyorum. Yorumların için ayrıca teşekkürler! ^^
Keyifli okumalar!★
"Kalp atışları."
Orlando Barrymore;
Büyük bir sessizliğin içinde kaybolmuştum. Camın hemen önündeki koltuklardan birinde öylece oturup, şehri inceliyordum. Karanlığa kötü derlerdi oysa şehir gecenin karanlığında daha çekilebilirdi. En azından benim için.
"Efendim, müsaitseniz bir şey söyleyeceğim." Bıkmıştım etrafımdaki insanların lafı dolandırarak bir şey anlatmaya çalışmalarından. Tek istediğim söyleyeceğini söyleyip, defolup gitmesiydi. Devam etmesi için bekledim.
"Bayan Barrymore yine kaçtı." Ah bu kızla uğraşmak beni ciddi manada yoruyordu.
"Tamam."
"Bayan Barrymore'u almak için hangi yolu deneceğiz bu kez? Aklınızda yine harika bir oyun olduğuna eminim." Etrafımdaki çoğu insanın yalaklığı beni bunaltıyordu.
"Bu kez oyun falan yok Steve. Yoruldum, bitiyorum." Şu sıralar kendimi hayli yorgun hissediyorum. İçimdeki herbir organ ayrı acı çekiyordu ve bu acıya katlanmak beni müthiş derecede yormuştu. Tek istediğim, bütün bu dertlerden sıyrılıp sadece dinlenmekti.
"Nasıl olur? Malik'e kızınızı nasıl bırakırsınız?"
"Haddini aşıyorsun Steve. Sadece şimdilik onlarla uğraşmak istemiyorum. Her seferinde benden o çocuğa kaçıyor. Bu beni sıktı. Eğlenecek bir şeyler bulamıyorum." Hiçbir zaman emrimdekilere ve özellikle Diana'ya gerçek yüzümü göstermedim. Bu ben değildim. Bu maskenin altındaki adam, aslında çok daha sakin biriydi. Diana'nın her gün benden biraz daha uzaklaşması canımı yakmıştı. Benim canımı kimse yakamazdı. Onlar da bunun bedelini ödemişlerdi. Sadece Malik'in kızımı sevmesini kaldıramıyordum. O çocuktan nefret ediyordum. Çünkü her zaman O'nda kendimi görüyordum. Ailesi için yaptığı fedakarlık bana çokta uzak gelmemişti.
"Efendim, Bayan Barrymore onlarla kalamaz. Buraya getirmeme izin verin, lütfen." Hiddetle yerimden kalktım ve parmaklarımı Steve'in boynuna geçirdim.
"Sana oyun falan yok dedim Steve! Sadece birkaç ay sonra ne olacağına karar vereceğim. O zamana kadar eğer kahrolası çeneni kapatmazsan, o zaman güzel oyunlarımdan birini senin üzerinde denerim. Akıllı ol, çocuk."
Diana Barrymore;
Evdeki gürültüden ötürü göz kapaklarım isteğim dışı açıldı. Odada göz gezdirdiğimde, buranın Liam'ın bize verdiği odası değil, Zayn'in odası olduğunu gördüm. Yan tarafıma baktığımda Zayn'in olmadığını gördüm. Yataktan doğrulurken, odadaki banyodan saçlarını kurulayarak çıkan Zayn'i görmüştüm. Geceyi hatırlamıyordum. Yoksa...
"Zayn yoksa gece..."
"Anlamadım ne?" Elimle 'gel' işareti yaptım. Yanıma geldiğinde biraz eğilmesi gerektiğini söyleyip fısıltıyla, "Geceyi hatırlamıyorum. Sen banyo yapmışsın, senin yatağındayım. Yoksa biz..." dedim. Zayn biraz geri çekildi ve bir kahkaha patlattı. Kahrolası muhteşem gülüyordu. Gülmek istiyordum fakat ciddiyetimi korudum ve bana bir cevap vermesini bekledim.
"Diana," kahkahalarının ardı arkası kesilmiyor, kelimeleri tek tek söylüyordu. "Çok, çok komiksin. Şu üstüne bir bak." Yorganı üzerimden attığımda bedenime oldukça büyük gelen bir tshirt ve eşofman giymiştim. Muhtemelen bunlar Zayn'indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfiction''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...