★Merhaba MLHFamily! Son olan olaylar yüzünden keyfiniz pek yerinde olmayabilir. Keyfinizin bir nebze yerine gelmesini umuyorum. Güzel bir bölüm oldu. Bölüme bakan kişi sayısı +500 oluyor ama 50 oy anca geliyor.
Lütfen, okuyan herkes oy versin. Yanındayız dediniz ve ben devam ediyorum.
Ve bölümün ithafını çok sevgili @endlessathor adlı okuyucuma veriyorum. Tebrikler, güzelim! :') Yeni sorumuzu cevaplamayı unutmayın, bakalım hatırlıyor musunuz?
"Çocuğun gözlerinin arkasındaki kız."
Orlando Barrymore;
Son yaptığım planın kusursuz işlemesi beni oldukça sevindirmişken, Diana'dan beklediğim tepkiyi alamamam, inanması zor belki ama beni üzmüştü. Onca zaman her şeyi Diana'ya göstermek için ince planlar yapmış, her şeyi düşünmüştüm. Çok iyi birisi değildim. İyi olmak istediğimde söylenemezdi ancak benden kötüyüm diye vazgeçmişken, başka bir kötünün kollarına sığınması iliklerimi kıskançlık ve öfke ile doldurmuştu. İstediğimi alamadığım için son birkaç gündür sinirliydim. Bu da yetmezmiş gibi Cara ile uğraşıyordum.
"Steve," dedim oturduğum koltukta biraz ileri gidip, sehpanın üzerindeki telefonumu alırken. "Cara ile uğraşmak istemiyorum." Salonumun kasvetli havası ilk defa canımı sıktığından Steve'in arkasındaki adama perdeleri açması için bir işaret yaptım.
"Kesinlikle anlıyorum ama beni rahat bırakmıyor. Sizinle telefonda değil, yüzyüze görüşmek istediğini söyleyip duruyor." Steve'de bu durumdan sıkılmışa benziyordu. En iyi adamımı bu kez kaybetmeyecektim. "O halde başka bir adamı Cara'yı oyalaması için ayarla," dedim telefonumdaki mesajları kontrol ederken. Steve'in hâlâ başımda beklediğini farkedince telefonumdan başımı yavaş hareketlerle kaldırdım. Bir şey söyleyecek gibiydi.
"Evet," dedim sorgulayıcı bakışlarımı gönderirken. Steve sarı saçlarını karıştırdı. Çıkmaza girdiğinde böyle yapardı. "Bir kız ve bir erkek her ay aldığımız haracı adamımızdan alıp size bir mesaj yollamışlar." Sinirlenmiştim. Hiçbir işim düzenli gitmiyordu ve bu benim canımı hayli sıkmaya başlamıştı. Sinirle ayağa kalktım.
"Haraçlarla, güvenlikle, yazışmalarla, sözleşmelerle, silahlarla, klüplerle ilgilenen tüm adamları yarım saat içerisinde bahçede istiyorum." Sakin konuşmam Steve'i şaşırtmışa benziyordu. Hızlı adımlarla adamları toparlamak için salonumun gösterişli kapısından çıktı. Eskisi gibi kızamıyordum bile, her sinirlendiğimde vücudumun her kemiği bana acı veriyor, nefes almam zorlaşıyordu.
Herkes bahçeye toplandığına dair bir haber bana ulaştığında salonumda bulunan uzun camı açtım. O kadar adamla olan konuşmamı hep buradaki balkondan yapardım. Çok fazlaydık, herkes emrimde çalışmak için can atıyordu. Bradford avuçlarımın içindeydi.
"Beni iyi dinleyin," dedim sesimin yüksek ve otoriter çıkmasını sağlayarak. "Bradford benim avuçlarımın içerisindeyken nasıl olurda kim olduğu belli olmayan iki kişi benim haracıma el koyabiliyor? Nasıl oluyorda benim özenle seçip yerleştirdiğim adama zarar verebiliyor?!" Sinirim beni ele geçirirken balkon demirlerini sıkıyordum. Kimseden cevap gelmiyordu ve ben korkaklıktan nefret ederdim.
"Ben soru sorduğumda cevap vermek zorundasınız!" Hâlâ tek bir cevap bile gelmemişti. Belimdeki silahı tek seferde çıkardım ve havaya sıktım. "Cevap verin!"
"G-gençlerdi, onları daha önce hiç Bradford'da görmedim," dedi işe yeni aldığım güçlü ve dikkat çekmeyecek adam. Yani haraçları almak için çok uygun olan bir adamdı. "Lanet olsun yüzlerce, hatta binlerce adamsınız ve hiç görmediğimiz iki kişi bana mesaj yolluyor! Buna cesaret etmelerinin nedeni sizin son zamanlarda verdiğiniz tavizler! Bundan sonra büyük şirketlerden haraçları belirlediğimiz tarihte alacaksınız, vermezlerse benim yanıma getireceksiniz! Klüplerde çıkan kavgaların sorumlularını bana getirmeden yok edeceksiniz! Bradford'a yeni giriş yapan herkesi kontrol edeceksiniz! Sokak dövüşçülerime yatırılan bahisleri anında alacaksınız! Hiçbir şeye taviz vermeyeceksiniz, dağılın," dememle seri adımlarla bahçe boşaltılmıştı. Gözlerindeki korkunun kaynağı olmak beni sevindiriyordu fakat bana olan korkularının yanında cesaretleride olmak zorundaydı. Salonuma girdiğimde sehpaya ayaklarını uzatmış, kütür kütür elma yiyen bir Kerry beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfic''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...