28. "Ambivalence."

1.4K 92 56
                                    

★ Merhaba MLHFamily! İşte yeni bölüm. Dayanamadım ve paylaşmaya karar verdim. Ayrıca tatil olduğu için fazlaca zamanınızın olabileceğini düşündüm. Ve sizlere canımı sıkan bir durumu paylaşacağım. Bölümlere bakan kişi sayısı her geçen gün artıyor. Bundan oldukça mutluyum. Ancak bir bölüme +350-400 kişi bakıyor ve gelen oy sayısı 30 belki de 40. Lütfen. Bu resmen emeğime haksızlık. Bir kutucuğa tıklamak bu denli zor olmamalı. Bundan sonra küçük küçük yükselerek sınır koyacağım. Bu bölümden itibaren koyuyorum. Sınır geçmediği sürece yeni bölüm gelmeyecek, bilginize.

Onun dışında her bölüm yorumunu eksik etmeyen bitanelerime ve oy vermeyi unutmayan çok sevgili okuyucularıma teşekkür ediyorum! Keyifli okumalar, beni anlayacağızı umuyorum. ★

"Duygu karmaşası."

Orlando Barrymore;

Yaser, onunla görüşme isteğimi kabul etmişti. Buluşacağımız yere gelmiştim ve uyuşuk Yaser'in gelmesini bekliyordum.

"Ah, sonunda gelebildin."

"İşlerimi iptal etmek zorunda kaldım. Ne konuşacaksan hemen konuş. Kelime oyunlarına harcayacak vaktim yok." Güldüm.

"Zayn'in bu aptal cesaretini kimden aldığını anlamış oluyorum şuan. O halde doğrudan konuya geçiyorum." Önümdeki servis peçetesini düzelttim. Bir yudum su içtikten sonra devam ettim.

"Zayn ve Diana'nın birlikte olmasını istiyor musun?" Yaser yüzünü buruşturdu.

"Elbette hayır. Senin kanını taşıyan bir kişinin bile Zayn'le yan yana olmasını istemiyorum. Diana yüzünden Zayn yanıma gelmiyor. Oysa O'na yaptıracak çok işim vardı. Bu yüzden, tabii ki de Diana ile birlikte olmasını istemiyorum." Beklediğim gibiydi. Yaser ve Zayn'in arası iyi değildi. Ve ben her zaman ki gibi kötü şartları kendime çevirecektim.

"O halde beni iyi dinle Yaser. Ben ölüyorum. Ve öldüğümde beni yaşatacak olan felaketlerim olacak. Sen de bana yardım edeceksin." Elbette bu anlaşmayı eğer ki kabul ederse Yaser'i öldürecektim. Ama zavallının şuan için bundan haberi olmayacaktı.

"Ölüyorsun ha. Sevindim." Ne yazık ki bu sevincin çok sürmeyecek Yaser. Soyunu kurutacağım.

"Benimle misin?"

"Oh, sensiz de onları ayırabilirim Orlando. Ben de kötüyüm." Ukala konuşmasına sinirlenmiştim.

"Sen kötü olabilirsin Yaser. Ama unutma, ben Orlando'yum."

Diana Kerry Barrymore;

"Sana fikrini sorduğumuzu hatırlamıyorum, Cara." Resmen gözümün önünde sevgilime yürüyor ve bundan bu kadar insanın içinde utanmıyordu. Yaslandığı duvardan kendini çekti.

"Her neyse Diana, seninle tartışmak istemiyorum. Liam acaba bana odamı gösterir misin?" Liam nazik bir şekilde kafasını salladı. Serina, Cara ve ben aynı odada kalacaktık. Bir de O'na ayrı oda veremezdik.

"Üzgünüm Zayn. Beni yanlış anladın. Senin sevgiline sulanacak biri değilim." Jacob'a gerçekten çok mahçup olmuştum. Evimin önüne bu saatte gelmesi hoş bir şey değildi elbet. Bununla beraber Zayn'in yaptığı da iyi bir şey olarak adlandırılamazdı. Zayn biraz yumuşamışa benziyordu.

"Yan tarafta oturuyor olman umrumda değil. Bu saatte bir daha Diana'ya mesaj atarsan yapacağım bununla sınırlı kalmaz." Zayn işi yerine koymak yerine kavga çıkarmak istermiş gibi bir havadaydı.

"Olay çıkmasın diye susuyorum. Ancak böyle devam edersen, senin bildiğin dilden konuşacağım. İyi geceler. Kurs sabah 8'de," dedi ve bir şeyler daha mırıldanarak evden ayrıldı. Diğer çocuklar kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Zayn'e hiçbir şey söylemeden odama doğru yürümeye başladım. Çok geçmeden sinirli tıslamasını işittim.

My Liar Hero || z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin