"Başka birisi.""Her zaman bizden üç adım önde olduğunu kabul etsek iyi olur," dedi sıkıntıyla Leo. Haklıydı. Orlando, bu kez başımıza gerçekten büyük bir bela açmıştı, üstelik bunu ölüyken bile devam ettirebiliyordu.
Notu okuduktan hemen sonra çocuklarla toplanmış, ne yapmamız gerektiğini tartışıyorduk.
"Orlando'nun dediğini yapmak zorundayız." Kimsenin bunu yapmak istemediğini biliyordum ama başka bir seçenek göremiyordum. Susuyorlardı ama biliyordum, içlerinde konuşan tarafları gün yüzüne çıkmak için zorluyordu.
Büyük suskunluğu bozmak için ayaklanan Serina'ya dikkat kesildim. "Bakın, biliyorum boyun eğmekten sıkıldınız fakat bir şeyler bulana kadar Orlando'nun bize hazırladığı plana uyalım. Zaten, bu şehirden bizimde kurtulmamız gerekiyor." Serina'nın motivasyon dolu konuşmasına karşılık Liam'dan gelmişti.
"Uğruna Orlando'yu öldürdüğümüz şehri bırakıp gideceğiz. Kazanan taraf Orlando olmuş olacak. Bu durumda bizde ellerimizde, öldürdüğümüz insanların kanıyla kalmış olacağız."
"Katılıyorum," dedi Harry koltuğa sırtını yaslarken. Çeşitli yüzüklerin bulunduğu parmaklarını çenesinde gezdirdi. "Ama şimdilik Serina'nın dediği gibi yapmalıyız," diye ekledi Harry. Herkesin düşüncesi önemliydi.
"Bence Orlando'nun dosyalattığı kağıtları bulmalıyız. Bunun içinde zamana ihtiyacımız var. O halde tek seçenek şimdilik Orlando'ya uymak." Jacob'ın mantıklı konuşması herkese uymuş gözüküyordu. Yinede konuşma boyunca susan Zayn'den bir şeyler bekliyordum.
"Sen ne diyorsun Zayn?" Niall, benim yerime sormuştu. Merakla Zayn'in dudaklarından çıkacak kelimeleri bekledim. Bir planı vardı, eminim.
"Şöyle ki," başındaki capi çıkardı ve dizlerinin üzerine koydu. Koltukta rahat bir pozisyon aldıktan sonra devam etti, "İlk olarak Serina'nın dediği gibi Orlando'nun bize hazırladığı plana uyalım. Bu süre zarfında Jacob'ın söylediğine uymaktan yanayım. Yani, plana uyarken bir yandan da dosyaları araştıracağız. Bütün deliller ortadan kalktığı an, Liam'ın düşüncesine uyarak; uğruna savaştığımız şehrimize geri döneceğiz."
"Harika," dedi Serina büyük gülümsemesi eşliğinde. "Şimdi ne yapacağız," diye de ekledi.
"Eminim Orlando'nun bunun içinde bir hazırlığı vardır." Liam, bilmiş bir edayla cümlelerini sarf ederken duvardaki takvim dikkatimi çekmişti. Zayn ile birlikteliğimizin yarın 1. yılı olacaktı. İçimdeki gülme istediğini dizginleyemedim ve gülümsememin yüzüme yerleşmesine izin verdim.
Leo, oturduğu yerden kalktı ve hafif kırışan pantolonu düzeltirken, "Partiye katılacak mıyız peki," diye sordu. Louis, gidip biraz eğlenmemizden yanaydı ve çoğunluk bu fikre uyunca parti alanına gitmek üzere evden ayrıldık.
Parti alanına ulaştığımızda, neon ışıklarla süslenmiş ev gözlerimizi kamaştırmıştı. Kapıdan içeri girerken, Zayn yüzükleriyle süslediği elini, elimle buluşturmuştu. Acaba yarın 1. yılımız olduğunu biliyor muydu? Sürpriz yapardı belki. Aklımdan çeşitli sürprizleri geçirdim. Bu sürprizleri düşünürken aklıma, Zayn'i ve Cara'yı uygunsuz bir şekilde yakaladığım geldi. Tanrım, ne zamanlardı? Gerçi, şimdide pekte iyi bir zamanda değildik ama en azından Zayn'le aramızda bir sorun yoktu. Bu, kalbimin görevini rahat bir şekilde yerine getirmesinde yeterliydi.
Yüksek volüm nedeniyle bağırarak, "Şu tarafa geçelim. Anlaşılan Sawyer bizim için en güzel yeri ayırmış," dedi Niall. Bize ayrılan köşeye ilerlerken tüm gözlerin üzerimizde olduğunu hissedebiliyordum. Bundan rahatsız değildim. Şehrin sahipleri bizlerdik ve bize saygı duymaları gerekiyordu. Orlando kadar katı olmasakta bizimde şehirde bir üstünlüğümüz olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfiction''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...