"Dönüşüm."
Diana Kerry Barrymore;
Kerry'i olduğu yerde bırakıp, Zayn ve Orlando'nun yanına ilerliyordum. Kerry ölmüştü. Fakat içimde tek bir pişmanlık veya üzüntü kırıntısı bulunmuyordu. Zayn ve Orlando'ya yaklaşmıştım ki, Lucas omuzlarımdan destek alarak beni itti. "Derdin ne?!"
"Kerry, her şeyi ayarlamıştı! Sen küçük, ahmak bir kız çocuğundan başka bir şey değilsin ve büyüklerin olayına dahil oldun. Bu yüzden her şeyi mahvettin!" Lucas'ın deyim yerindeyse burnumun dibine girerek sarf ettiği cümlelerle ne yapmaya çalıştığı umrumda bile değildi.
"Pişman mı olmalıyım?"
Yüzüme acırcasına baktı. "Seni ilk tanıdığımda çok masumdun," dedi. O günler aklıma geldi. Onu beğendiğim, dayak yediğinde Zayn yerine onu kollarıma alışım...
"Masumluğum hâlâ benimle. Ben değil, içinde bulunduğumuz durum değişti." Söylediği saçmaydı. O zamanlar böyle değildi. Bana cephe alan bir babam (!) veya sonradan ortaya çıkan bir annem yoktu. Tek derdimiz Lucas'tı. Hayatımın masum dakikalarına tekrar dönebilirdim, birkaç küçük dokunuşla. Bu dokuşlardan ilki; Kerry'nin ölmesiydi. İkincisini az sonra gerçekleştirecektim.
"Sen gerçekten sürtük bi-"
"Kiminle konuştuğuna dikkat et," dedi Zayn, Lucas'a yumruk attığı elini sallarken. Beni koruması hoşuma gidiyordu. Kimin gitmezdi ki? Fakat Zayn, birçok sevgiliden farklıydı. Herkesi yakıp, kavuracak bir öfkeye sahipti. İçinde büyük bir savaş veriyordu ve buna rağmen benimle ilgili tüm konulara hakimdi. Fedakârlığı vardı bir kere.
Birkaç adımda yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. Yerde yatan, acıdan kıvranan Orlando'yu seyrettik bir süre. Bu kez onun acısından zevk alan taraf bendim.
"Acımdan zevk alıyorsun," dedi zorla. Yüzü kanlarla ve sayamadığım kadar açık yaralarla doluydu. Yüzü zor seçiliyordu.
"Sıra bizde," dedi Zayn benim yerime.
"Son kez bir cümle söyleyecek kadar vaktin var." Bu işin bir an önce bitmesini istiyordum.
"Öldüğümde gelecek olan bir huzuru düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz." Zayn, karın boşluğuna bir tekme daha geçirdi.
"Ne demek bu?!"
"Tek bir cümle söyleyecektim ve bunu seçtim." Pis pis sırıttığında, Zayn silahını Orlando'ya doğrultmuştu fakat çok geçti. Tetiğe çoktan basmıştım.
Zayn, büyük bir şaşkınlık içinde bana bakarken, gözümden bir damla yaş süzüldü. Devamı gelecekti, biliyordum. Gözlerimi yukarı sabitledim.
"Diana... ne yaptın sen?" Kerry'ide öldürmüştüm, bunun ne farkı vardı ki?
"Kerry'i de o öldürdü. Ne bokuma bu kadar şaşırdın?" Arkadan gelen Lucas'ın sesini işittim fakat tepki veremedim. Sadece ağlamamakla uğraşıyordum. Hey, bu işte ben iyiydim.
"Ne?!" Anlaşılan Zayn, Kerry'i öldürdüğümü görmemişti. Ne de olsa bir silah sesi yankılanmamıştı. Yaşlı vücudu kavgayı kaldıramamıştı işte. Zayn, beni sarsarken, aynı zamanda sızlanıyorduda. Dudaklarından çıkan Zayn imzalı hiçbir söz, kulağıma net bir şekilde ulaşmıyordu. Etrafta sadece uğultular vardı.
Kendime gelmem yaklaşık 5 dakika sürmüş olmalıydı. Sonunda Zayn'nin söylediği bir cümleyi duyabilmiştim.
"Diana, neden bunu yaptın?!" Ellerini kafasına koymuş delirmiş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfiction''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...