★ Merhaba MLHFamily! Bazı şeyler için hazırlıklı olun, sizi şimdiden uyarıyorum sjfjfjsj Önceki bölümde yaptığınız yorumlar için teşekkürler. Bol bol yorum yapın olur mu? sjfjd Keyifli okumalaar! ★
"Cevaplar."
Orlando Barrymore;
Her yeni bir sabaha uyandığımda lanet edeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Uyumak istiyordum. Bir daha gözlerimi açmamak üzere. Sonra aklıma halledecek daha çok işimin olduğu geliyordu. Her ne kadar nefret etsem de Zayn bana benziyordu. Ailesi için fedakârlık yapmıştı. Benim yaptığım gibi. Ama en büyük hatası kızıma aşık olmaktı. Benim imkânsız aşkıma olduğum gibi. Sen de yaşayacaksın Malik. Biliyorum, sen de kızımı yarı yolda bırakacaksın aşık olduğun halde. Bu yanına kâr kalmayacak.
"Steve, Cara için Harry'i hazırla. Dediğim adrese dövülmüş bir şekilde bırakın. Tehdit etmenize gerek yok. Cara halledecektir."
"Haddimi aşmak istemem..." Bu cümlesinden de anlaşıldığı üzere hoşuma gitmeyen bir şey söyleyeceği aşikârdı.
"O halde aşma, Steve," dedim iğneleyici bir ses tonuyla. Benim lafını geveleyen insanlardan hoşlanmadığımı bile bile böyle konuşması daha çok sinirlenmeme yol açıyordu.
"Harry, her şeyi açıklar. Bayan Raymond bunu halledemez. Açıklarsa her şey biter."
"Cara bunu nasıl yapacağını bilir." Diana, her zaman iyilikten bahseden bir kızken, Cara hırstan, kazanmaktan bahsederdi. Bu Cara'yı kötü yapmazdı. Bir yıldız yapardı. Bir varis yapardı. Diana kısa bir süre sonra pes edecekti. Babasının yanına kendi isteğiyle gelecekti. İşte o zaman asıl Diana'yı görecektim. O günü görmek için yapmayacağım hiçbir şey yoktu.
Diana Kerry Barrymore;
Harry'i arama konusunda herkes bir fikir söylüyor ancak sonuç olarak Cara'nın dediğine dönüyorduk. Öfkemin beni yenmesine izin vermeyecektim. Cara'nın oyununda beni olduğumdan başka birine dönüştürmek vardı. Bundan emindim. Ama hiçbir şey benden yana değildi. Bunu kanıtlayacak hiçbir şey bulamıyordum. Cara'nın siyah kıyafetlerinin altında simsiyah bir kalp olduğunu kanıtlayamıyordum. Bradford'a giden yol üzerinde bir tesis vardı. Hayli acıktığımızdan şuan yiyecek bir şeyler için mola vermiştik. Elimdeki yemek tepsisiyle Zayn'in yanına oturdum. Tam karşımda Cara oturuyordu. Diğer çocuklar arkamızdaki masada oturuyordu.
"Bir şeyin mi var Zayn?" Önündeki yemekle oyalanıyordu. Bugünden beri yüzüme bakmamak için tüm çabayı gösteriyor gibiydi. Cara olduğundan bunu dile getirmedim.
"Hayır," dedi buz gibi sesiyle. Hadi ama! Soğuk davranması gereken bendim. Şuan olduğumuz durum bunun tam tersiydi.
"Harry'i bulmak istiyorsan güçlü olmalısın. Bu yüzden o yemeği ye. Açlıktan bayılman hoş olmaz," dedi Cara. Sesi bana öyle itici geliyordu ki, O konuşurken kulaklarımı kapatmamak için kendimi zor tuttum.
Zayn, yaklaşık beş dakikadır oyalandığı yemeklerden başını kaldırıp, "Aç değilim ama dediğini yapsam iyi olacak," dedi. Sesi yine soğuktu ama Cara ile kurduğu göz temasını benimle kurma gereği duymaması beni kırmıştı.
Cara, "Bundan dene," derken Zayn'in önüne salatasını koydu.
"Zayn tavuk sever, önündeki tavuk dururken o salatayı yemez," Zayn'in önündeki salata tabağını alıp Cara'nın önüne adeta fırlattım. "Kendin ye."
"Bilmiyordum," dedi üzgün çıkan ses tonuyla. Şuan deliriyordum. Yüzüme sigara dumanını üfleyip, omuz atıp giden kız şimdi O değilmiş gibiydi. Böyle yapması beni deli ediyordu. Oyun oynuyordu ve ben bu oyunun saf kızı olmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Liar Hero || z.m
Fanfic''Söz ver, gitmeyeceksin,'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Yağmur damlaları yüzümden akıp giderken, göz yaşım tutamadı kendini katıldı onlara. ''Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım.'' ''Bir şarkı ol, hep benim için çal, tamam mı?'' Hıçkıra hıç...