Baştan söyleyeyim; artık evlendikleri için, bütün sorunlar kalktığı ve bütün sırlar da ortaya çıktığı için bu demek oluyor ki kaostan beslenen yazarınız kendini durdurdu biraz. 😁 Yani bölümler önceki gibi o kadar da uzun gelmeyecek.
Zaten finale de çok az kaldı...
🌻🌻🌻🌻🌻
Dünyayı seyrederken öğrendiğim bir şey varsa, o da insanların göründüğü gibi olmadıklarıdır.
🌻🌻🌻🌻🌻
ARMİNA'DAN DEVAM
Altını çize çize okuduğunuz kitaplar vardır. Çok sayfalı kalın kitaplardır bazen bunlar. Günler, haftalar hatta belkide aylar sürer okuyup bitirmek. Bitirdiğinizde belki size hiçbir şey vermez o kitaplar ve siz harcadığınız zamana üzülürsünüz... Ama bir bakarsınız ki aklınıza bir çivi gibi mıhlanan altını çizdiğiniz o cümleler hayatınızı değiştirmiş, koca bir romandan sadece altı çizili üç-beş satır size hayatın anlamını öğretmiştir...
Ben de aynı o noktadaydım şu an. Bu zamana kadar bir çok kitap okudum. Sanki hayallerimi, isteklerimi o kitaplarda yaşatıyordum. Çünkü okuyacağım kitapları ona göre seçiiyordum. Hayatımda hiç inanmamıştım kitaplarda ki gibi bir aşk yaşayabileceğimi. Birinin orada ki karakterler gibi beni çok, çok sevebileceğini. Sadece sevmekle de bitmiyordu aslında. Bana aynı zamanda değer veriyordu, saygı gösteriyordu.
Okuduğum kitaplardan birinde aklıma mıhlanan, hâlâ beynimin bir köşesinde olan bir sözü hatırlıyordum.
'Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar, ama rengarenk gökkuşağı da yağmurdan sonra çıkar.'
Söz tam olarak buydu ve ben de doğruluğunu bizzat yaşayarak teyit etmiştim. Önce çok kötü günler yaşadım. Hatta öyle kötü günlerdi ki, kendimi şu an bulunduğum gün de hayal edemiyordum hiç. Şu an bulunduğum yer, konum benim için bir rüyaydı çünkü. O yaşadığım günler yüzünden, kendimi burada düşünemiyordum bile.
Ama olmuştu.
Biz Yalım'la sonunda evlenebilmiştik. O kötü, kabus gibi günlerden sonra bu raddeye kadar gelebilmiştik.
Bugün ise evliliğimizin 3. ayıydı. Balayından bir ay önce gelmiştik. Ve şimdi de işimin başına dönme vaktiydi. Sabah, Yalım beni öpücüklere boğarak uyandırmıştı. Çünkü ben neredeyse uyuya kalıyormuşum. Dün geceden sonra normaldi bence... Bu düşünceyle birlikte yanaklarım alev alev yanmaya başladı yine. Banyoya geçerek elimi yüzümü yıkadım. Aşağıda kahvaltı için beni bekliyorlardı.
Üzerimi giyindikten sonra telefonumu ve çantamı da alarak çıktım odadan.
Yemek odasına geçtiğimde Korkusuz ailesine neşeli bir sesle, "Günaydın herkese." dediğimde bütün gözler bana döndü. Ve her biri de gülümseyerek aynı şekilde karşılık verdiler. Bende kendi yerimi aldığımda kahvaltımızı yapmaya başladık.
Korkusuz ailesi olarak hepimiz malikanede kalıyorduk. Yalım bizim için ayrı bir ev yaptırıyordu. Evin çizimiyle ise Barış abi, Pırıl ve Yalım ilgilenmişlerdi. Ne de olsa iki arkadaş mimarlık bölümünü bitirmişlerdi. Pırıl'da mimarlık bölümünü okumuştu zaten. Üçüde bir olunca beş gün de bitmişti çizim işi. Yalım'da adamları ayarlamış, ve çoktan yapmaya başlamışlardı. Ben bunları Pırıl'dan öğrenmiştim ama bir türlü evin yapıldığı yeri de, taslak halinde ki çizimini de görememiştim. Çünkü bana, çok sevgili kocam sürpriz yapmak istiyormuş. Bende ne kadar merak etsem de, meraktan çatlasam da büyük bir sabırla bekliyordum işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArYa (AŞK)
General FictionArYa (Ezik Kızın Değişimi) adlı hikaynin 2. Kitabıdır. Ve devamı niteliğindedir. Önce ilk kitabın okunulması önerilir. ********** Kalbime bir hançer gibi saplanan gerçeklerin baş kaldırdığı yerden bakıyorum şimdi hayata. Bu boşvermişlik hissi benim...
