32. BÖLÜM 💐

2.2K 168 87
                                        

Göğe bakmalı, rüzgarı yüzünde hissetmeli, az da olsa güneşin sıcaklığını duyumsamalı, sonra sevmeli...
"İnsan çokça sevmeli..."

💐💐💐💐💐

YAZAR'IN AĞZINDAN

Hayat ne kadar adaletsiz ve acımasızdı. Bir gün mutluluktan havaya uçurtan birisini diğer gün üzüntüden yerle bir edebiliyordu.

Kimisinin mutluluğuna mutluluk katarken, kimisinin de üzüntüsüne bir yenisini daha ekliyordu.

Birilerinin zenginliğine zenginlik katarken, başka birisini de paraya muhtaç edebiliyordu.

İşte bu hayatın adaletsizliği ve acımasızlığıydı...

O güzel evli çift bir gün öncesine kadar çok mutluydu öyle değil mi? Ama bu mutluluklarını onlara çok görmüşler, hatta bu da yetmemiş ellerinden almışlardı.

Peki ya ne için?

İntikam için..!

Öfke, kin ve nefret için.

Peki değer miydi?

O düşmanlar değeceğini düşünmüşlerdi işte.

Bir gün öncesine kadar genç kadın hamileliğinin 8. ayındaydı oysaki. Onlar anne ve baba olacaklardı. Bunun için bir kaç defa alışveriş bile yapmaya gitmişlerdi. Çok şey almışlardı doğacak çocukları için. Daha cinsiyetini bile bilmiyorlardı üstelik. Ama Kadir dayanamamış, içi içine sığmamıştı. Güneş'in de ondan bir farkı olmamıştı ki.

Ama bu mutlulukları kısa sürmüştü.

Güneş'e 'anne' duygusunu, Kadir'e de 'baba' duygusunu tatmalarına daha fazla izin vermemişlerdi. Sadece bebeklerini değil, aynı zamanda da onlardan bir parçada almışlardı. Hem de geri dönüşü olmayan bir şekilde...

Onlardan bebeklerini almışlardı.

Onların canlarını, kanlarını da almışlardı.

Onlardan bir parçada eksilmişti.

Üstelik bunu sadece bir düşük başarmıştı.

Bir bebeğin anne karnından düşüşü...

Daha doğrusu bebeklerin.

Güneş'in ve Kadir'in aslında biri kız biri erkek olmak üzere ikizleri doğacaktı bir kaç ay sonra.

Ama olmamıştı işte,

Olamamıştı.

Almışlardı onlardan.

"Hadi Güneş'im, bir şeyler yemen lazım artık."

Kocasını dinlemeyen genç kadın sessizliğini korumaya devam ediyordu. Sabahtan beri böyleydi bu. Doktordan duyduğu o acı haberle birlikte tek bir kelime çıkmamıştı ağzından. Konuşmamakta oldukça ısrarlıydı.

Kadir'e bakarak başını olumsuz anlamda salladı. Gözlerindeki yaşlar akmaya devam ediyordu. Ne zaman durmuştu ki zaten?

Genç adam da üzülüyordu elbette. Sonuçta baba olacaktı o da ve doktorun söylediği şeyden sonra da uzun bir süre kendine gelememişti. Ama sonra aklına karısı Güneş gelmiş, soluğu derhal onun yanında almıştı. Ona destek olmalıydı. Evlilik de bunu gerektirirdi nasılsa. Söz vermemişler miydi her daim birbirlerinin yanında olmaya?

Odaya girdiğinde ise karısı tahmin ettiğinden de kötüydü. Haklıydı da. Düşen şey bebekleriydi sonuçta. Kim kendi evladının ölmesine üzülmezdi ki? Onlar daha bebeklerinin yüzlerini, neye ve kime benzediğini bile görememişlerdi. İşte bu durum karşısında da soğukkanlı olamazlardı. Kim hayatı alt üst olduğunda, hayalleri de elinden alındığında soğukkanlılığını koruyabilirdi ki?

ArYa (AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin