4. BÖLÜM ☘️ (PART 1)

4.3K 287 223
                                        

MEDYADA : Sancak = KORKMA SÖYLE

***

Severken vazgeçmiş insanı, hiçbir şeyle korkutamazsınız.

☘️☘️☘️☘️☘️

Bazen çok yorulursun bu hayatta. Yaşamak istemezsin. Birdenbire bazı insanlar yüzünden hayatın mahvolur çünkü. Kaç yıl geçmişti aradan. 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl... Artık saymayı bile bırakmıştım. O arkasında koca bir enkaz bırakarak çekip gitmişti. Bir daha da ondan haber alınamamıştı. Kendini o kadar iyi saklamayı başarmıştı ki babası ve abisinin de onca uğraşları boşa gitmişti. Tabi bir yerden sonra onlarda aramayı bırakmışlardı.

Ben sürekli, 'acaba şu an ne yapıyordur? Nasıldır? O da beni düşünüyor mudur? O da beni özlüyor mudur?' diye kendime sorup dururken, o meğersem karısıyla gününü gün ediyor, onunla mutlu mesut yaşamını sürdürmeye devam ediyormuş. Üstelik o, bana karşı şimdiye kadar kötülükten başka hiçbir şey vermemiş kişi. Sadece kötülüğünü gördüğüm, benim yaşadığım evi, içinde annemle benim olduğumu bildiği halde yakmış olan kişi. Ve Yalım'da bütün bunları bildiği halde... Bu düşüncelerle gözlerimi sıkıca kapattım. Nasıl yapar? O çok değişmiş.

Su an ise içimde koca bir boşluk var. Tıpkı benim kalbim, ruhum gibi. Boştum artık. Bomboş. Düşüncelerimde, aklımda, kalbimde hiçbir şey yoktu. Artık, 'o da eğer beni özlese çekip gider miydi?' diye sormuyorum kendime. 'Eğer beni sevseydi çekip gitmekle kalmayıp, başka bir kızla geri döner miydi?' diye soruyorum. Evet, beni sevseydi eğer yapmazdı bunu. Üstelik o kız, benim en nefret ettiğim kişi. Ve onunla gelmekle de kalmamış, onunla evlenmiş! Tek başına çekip gitmişti, fakat yıllar sonra geri döndüğünde ise yalnız gelmemiş, başka biriyle evli bir şekilde gelmişti. Gelmeseydi daha iyiydi.

O artık evliydi. Evlenmişti. Gözlerimi yavaşça açıp herkese tek tek bakmaya başladım. Bütün gözler bendeydi. O'nun bile. Gözümden tek bir yaş akmıyordu. Çünkü kendimi tutuyordum. Bunda başarılı da oluyordum. Gözlerim bile kızarmamıştır.

Hemen kendime gelerek;

"Pardon. Elimden kaydı da." diyerek yere eğilip düşen çatalı aldım ve masaya yavaşça bıraktım. Ellerimin titremesi gerekiyordu çoktan, ama o da olmuyordu. Belli etmemeye özen gösteriyordum. Çünkü ben güçlü bir kızdım. Beni hiçbir şey yıkamazdı. Artık, 'O' bile.

Herkes benden gözlerini çekerek Yalım'a bakmaya başladı. Şaşkınlardı. Çünkü böyle bir şey beklemiyorlardı. Fakat o kimsenin kendisine olan bakışlarını umursuyor gibi durmuyordu. Çünkü o da bana bakıyordu. Sadece bana.

"Herkese merhaba."

Kaşlarımı çatarak hayatımı mahvetmiş, mahvetmeye devam eden, sanki hayatımı mahvetmek için yemin etmiş olan kişiye bakmaya başladım. Bana sırıtarak bakıyordu. Ve aklıma yine, o lanet not geldi.

Çok özür dilerim Armina. Ama seni sevmediğimi daha yeni yeni anlamaya başladım. Ben meğersem seni değil de, Ezgi'yi seviyormuşum. Fakat bunu anlayamamışım. Anladığım gün ise bugün. Ve anladığım gibi de gidiyorum buralardan. Özür dilerim. Sana yeni hayatında mutluluklar diliyorum.

Ellerim birden yumruk halini aldı. Masanın altında oldukları için göremezlerdi tabi. O notta söylemişti. O lanet olası kızı sevdiğini söylemişti.

Ama ben bu değildim. Ben güçsüz değildim. Aksine, güçlü bir kızdım. Yıllardır onun acısıyla bile baş etmeyi başarmış biriydim. Bu neydi ki? Artık kendime gelmem gerekiyordu. Başımı tekrar o ikisine çevirdim. Kimse de şaşkınlıktan olsa gerek ne bir şey söylüyorlardı, ne tebrik ediyorlardı. O zaman bu görev de bana düşüyor.

ArYa (AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin