Sevdiği kadını 20 sene bekleyip, görmeden dahi seven, mektup yollayacak para bulmak için hamallık yapan Ahmed Arif; sen ne güzel sevmişsin be.
🌴🌴🌴🌴🌴
YAZAR'IN AĞZINDAN
Oktay arabasını Korkusuz Malikanesi'nin önünde durdurdu. Kapıda ki güvenlik görevlileri onu görür görmez hiçbir şey söylemeyip kapıyı açtılar. Artık tanıyorlardı onu. Sürekli geliyordu zaten.
Genç adam kapı ziline basıp beklemeye başladı. Çok kısa bir süre sonra açıldığında, karşısında gördüğü yüze gülümsedi hafifçe.
"Merhaba."
"Merhaba, hoşgeldin Oktay." diye karşılık verdikten sonra, "geçsene." dedi genç kız, aynı zamanda da yana doğru kaymıştı. Bu hareketle birlikte tekrar Pırıl'a gülümseyip içeri girdi. Ardından ikisi de salona geçerlerken konuştu. "Plan tamam mı?" diye sordu, göz ucuyla kıza bakmıştı. Onun da haberi vardı elbette plandan. Olmasa olmazdı zaten. O da her şeyi pekala biliyordu nasılsa.
Genç kız mutlulukla gülümseyerek;
"Her şey yolunda." dediğinde, salondan içeri girmişlerdi. O yüzden üstü kapalı böyle bir cevap vermişti. Çünkü Ezgi, salonda tekerlekli sandalyesinde oturuyordu.
"Hoşgeldin kuzen. Beni görmek için mi geldin?" diye yüzünde ki gülümsemeyle sordu. Genç adam göz devirmemek için zor tuttu kendini. 'Evet sevgili kuzenim. Seni görmek için geldim' diye alayla geçirdi içinden. Ama ona, düşündüklerinin tam aksini söyledi. "Evet Ezgi. Nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?" dedi. Bu sefer de Oktay, 'kesin iyisindir, ondan şüphem yok zaten.' diye içinden geçirdi tekrar. Daha sonra da gülümsemeye çalışarak, "iyiyim bende." diye cevapladı.
Bu konuşmanın devamını dinlemek istemeyen, devamı gelmeden de bölen kişi Pırıl oldu.
"Sen otur Oktay. Bende içecek bir şeyler getireyim."
Bu sefer gerçek bir gülümseme yayıldı dudaklarına genç adamın. Başını sallayarak onaylarken Pırıl, "aç mısın? İstersen yiyecek bir şeyler de hazırlayabilirim." dediğinde, "teşekkürler, ama aç değilim." diyen, Oktay'dan başkası değildi elbette.
Pırıl'da ona gülümsedikten sonra mutfağa gitmek için arkasını döndüğü sırada, arkasından öfkeyle bakan gözlerin sahibi durmasını sağladı hemen. "Benim ne istediğimi sormak yok mu? Sevgili görümceciğim." son kelimeyi imalı bir şekilde söylemişti ve bunu anlamamak aptallık olurdu.
Gözlerini kapatarak bir süre sakinleşmeyi bekledi Pırıl. Ardından arkasını dönüp konuştu.
"Bir şey ister misin yengecim?" O da son kelimeyi bastırmıştı.
"Aslında, bir şekerli kahve olsa çok iyi olur." derken gülümsüyordu.
Pırıl'da ona sahte, ama bir o kadar da sinsice gülümseyerek başıyla onayladı ve arkasını dönüp mutfağa gitti. Sonunda iki kuzen yalnız kalınca, genç adam daha fazla dayanamayıp konuştu. "Eee, daha daha nasılsın bakalım?" cevap vermesini beklemeden de tekrar konuştu. "Ama tabii, benim ki de soru. İyisindir tabiki. Sonuçta sevdiğin adamı elde ettin, o da yetmedi elinde tutmak için daha da bir şeyler yapmaya devam ediyorsun." sesi de ima doluydu. Bakışları gibi... Ezgi'nin yüz hatları gerilirken konuşmaya devam etti. "Öyle değil mi sevgili kuzenim. Sevdiğin adamla evlenebilmek için Atlas'la iş birliği yaptın, hamilelik yalanını uydurdun, ve şimdi de sakatmışsın gibi davranıyorsun. Daha ne yapabilirsin ki artık? Gerçekten merak konusu." O alaycılığından hiç ödün vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArYa (AŞK)
General FictionArYa (Ezik Kızın Değişimi) adlı hikaynin 2. Kitabıdır. Ve devamı niteliğindedir. Önce ilk kitabın okunulması önerilir. ********** Kalbime bir hançer gibi saplanan gerçeklerin baş kaldırdığı yerden bakıyorum şimdi hayata. Bu boşvermişlik hissi benim...