12. BÖLÜM 🍀

4.1K 275 165
                                    

Eğer kirli bir ırmağı içine alabiliyorsan, bozulmadan kalabilmen için 'deniz' olmalısın.

🍀🍀🍀🍀🍀

YALIM'IN AĞZINDAN

Uyandığımda saat 8'e geliyordu. Akşam Pırıl gelmişti eve ama çok yorgun olduğunu söyleyerek odasına gitmişti. Onunla konuşamamıştım bile. Yüzünden ne kadar yorgun olduğu belli oluyordu. Ama bugün mutlaka konuşacaktım. Konuşmam gerekiyordu.

Annem ve babam da gece getirmişlerdi Ezgi'yi. Keşke getirmeselerdi. Orada kalsaydı olmazdı sanki. Yüzünü bile görmeye katlanamıyordum. Başımı yatağıma doğru çevirip, yüzümü buruşturarak ona bakmaya başladım. Bakışlarım da her zaman ki gibi ifadesizdi. Dün gece eve geldiğinde mecburen onu kucağıma almış, odama taşımıştım. O da her defasında yürüyemediğini bahane edip duruyordu ve bu iyice sinir bozucu bir durumdu. Azıcıkta duygu sömürüsü yaptı mı, tamamdı.

Bizimkilerinde ona sinirle baktıklarını fark etmiştim ama. O kızdan iğrenmemek için kendimi ciddi anlamda zor tutuyordum, belli etmemeye çalışıyordum. Ama şu an için başka çarem de yoktu. Henüz...

Sonuçta herkes bizi evli sanıyordu. Öyleydik aslında, ama kağıt üzerinde. Geceyi onunla aynı odada geçirmek zorunda kalmıştım, eğer O'nu odama almasaydım, diğerleri bu durumu garipseyebilirlerdi, ya da bir şeylerden şüphelenebilirlerdi. Ne de olsa evli bir çiftin aynı odada kalmasından daha doğal hiçbir şey yoktu. Ama tabi ben onunla birlikte aynı yatakta yatmayı bile düşünmedim, ki aklımın ucundan bile geçmez böyle bir şey. Ne kadar rahatsız olsa da, yatağımın karşısında ki koltukta uyudum. Gerçi diğerleri de biraz da tam aksini anlamış gibi görünüyorlardı. Ama onlarda bunu Ezgi'ye belli etmemeye çalışıyorlardı. Bunu anlamıştım.

Fakat şu an Ezgi'nin planında başarılı olduğunu düşünmesi gerekiyordu. Ve tabi, Atlas'ın da... Çünkü eğer başarısız olduklarını hemen gösterirsek, yeni bir plan için hazırlığa geçebilirlerdi. Büyük ihtimalle...

Derin bir nefes alarak ellerimle de yüzümü sert bir şekilde sıvazladım. Artık ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Bir an önce bir şeyler yapmak istiyordum ama henüz sırası olmadığını biliyordum. Oysaki hemen harekete geçmek istiyordum. Fakat önce Armina'ya kendimi dinletecektim. Beni dinlemek zorundaydı. Başka çaresi yoktu bunun. Artık kadınıma kavuşmak istiyordum.

"Canım."

Hiç duymayı istemeyeceğim o sesi duyunca, onun yüzüne dahi bakmadan ayağa kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladığımda tekrar konuştu.

"Beni bırakıp nereye gidiyorsun?"

Şu an ses tellerini kesmek istiyordum. Öfkeyle ona dönerek yanına ilerledim. Ona iğrenç bir varlıkmış gibi bakıyordum şu an. Hiç beklemeden kucağıma alarak, tekerlekli sandalyeye oturttum. Dün gece babam halletmişti arabayı. Bir de ben uğraşacak değildim. Elimi bile kıpırdatmam O'nun için.

Arkamı dönüp yine kapıya doğru adımlamıştım ki, "ben ama merdivenlerden nasıl ineceğim böyle.?" dedi, sinirle arkamı döndüğümde dudağını masumane bir şekilde büzmüş olduğunu gördüm. Yine kendisini acındırıyordu işte. Daha doğrusu acındırmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alarak onu tekrar kucağıma aldım. Eğer yapmasaydım, uzattıkça uzatacaktı ve ben daha fazla onun sesini dahi duymak istemiyorum.

Ben onu kucağıma alınca, kollarını boynuma dolayarak başını da bedenime doğru yaslamıştı. Kokumu içine çektiği belli oluyordu. Gözlerimi kapatarak öfkeyle bir nefes daha aldım. Artık ala ala ciğerlerimde nefes falan kalmamıştı. Daha sonra aklıma gelen bir anıyla birlikte hüzünle iç çektim. Armina'da yapmıştı bu hareketi. Ve o zaman ne kadar da hoşuma gitmişti. Şimdikinin tam aksine...

ArYa (AŞK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin