Heyecanlanmamı saklayamıyordum, kalbim öyle bir atıyordu ki sesi duyulacak diye ödüm kopuyordu.
Ellerim heyecandan titremeye başladı,beni bıraksanız bir fangirl gibi bağırabilirdim.
Hizmetli ahjumma bir şeyler mırıldanarak toz bezini çıkardı.
"Temizlik odasının temizlendiği nerde görülmüş!? En sonunda o müdür kılıklı muşmulayı alaşağı edeceğim, şerefsiz!"
Kahkahalar atmamak için dudağımı ısırdım,haklıya ne denirdi ki?
Bir yandan da Jungkook'a bakıyordum fark ettiğim bir şey varsa da burnunu tuttuğuydu.
"Toza alerjin mi var?"
Baş salladı.
"Siktir!"
İşte şimdi sıçmıştık!
Ses çıkmaması adına telefonumu çıkardım,giderayak hizmetliye yakalanmamak için.
Notlar kısmına girerek yazıyı yazdım ve Jungkook'a doğru çevirdim.
Hizmetinin numarası sende var mı?
Evet anlamında başını salladı.
Harika! Şimdi ona yaz. Nebileyim uydur bir şeyler şuraya çay felan döküldü de buradan gider bizde çıkarız.Yalan söylememek adına da arkadaşlarından birine söyle yere çay döksün
Yine baş salladı,eli cebine gitti fakat çıkaramadan hapşurdu.Asıl şimdi sıçtık.
"Senin yüzünden başımıza gelen şeylere bak,her an hapşurabilirim. Al sen yaz."
Olduğumuz dolap dar olduğu için ben onun göğsüne doğru yaslıydım ve bu açıkçası hoşuma gitmişti.
"Biri mi var orada?"
Bu sefer bende burnumu tuttum. Nefes alış verişlerim duyulmasın diye.
"Yanlış duydum sanırım." diyerek işini yapmaya devam etti.Bende o sıra dolabın deliklerinden hizmetliyi kontrol ediyor bir yandan da Jungkook'un cebinden telefonunu almaya çalışıyordum.
Tenefüs bitmeden buradan çıkmalıydık
Derin bir nefes alırken bunun çok yanlış bir şey olduğunu sonradan fark ettim.Jungkook...
Onun kokusu üzerime sinmişti ve ben şu an onun kokusunu soluyordum. O vanilya kokusu iştah açacak derece de güzeldi.
Burnum istemsizce kan kokusunu alan bir vampir gibi boynuna yöneldi. O...o ciddi anlamda çok güzel kokuyordu.
Eli burnunda olduğu için beni itemiyor ve hizmetli olduğu için konuşamıyordu,bu durum sanırım benim aleyhimeydi.
Bir daha bu fırsatı bulamayacağımdan emin olduğum için önce dudaklarımı yaladım. Ardından ise dudağımı boynuna yaklaştırarak usulca bir buse kondurdum.
Hareket etmedi
Sanki gerçekten etkilenmiş gibiydi
İçimden öyle sırıtmalar öyle çığlıklar atıyordum ki duysanız ödünüz kopardı. Koskoca Jeon Jungkook'u öpmüştüm ben!
Peki durur muyum an itibariyle? Asla.
Bir daha bu fırsat asla elime geçmez di,düşüncesi bir kenara Jungkook beni kendine bile yaklaştırmazdı.
Kafamı bilerek omzuna koydum, nefesimin ona çarptığının farkındaydım.Aramızda boy farkı olduğu için bayağı bir parmak ucumda duruyordum.
Ellerimi ise ona sarılıyormuşçasına yavaşça beline doğru sürükleyerek arka cebine ilerlettim.Acaba cidden etkileniyor muydu? Şahsen yutkunuşunu bizzat görmüştüm.
Ve bir kere daha fırsatçı olarak yanağına son kez bir öpücük kondurdum.Yanakları göründüğünden bile pürüzsüzdü.
Telefonu aldığım gibi hemen Açtım. Şifre yoktu.
Bu devirde telefonuna şifre koymayan mı vardı? Şaşırtıcı.
Hızla rehbere girerek hizmetli ahjummanın telefon numarasına bakmaya başladım.
"Ne diye kaydettin?"
"Okul da ki ahjumma"
Burnunu tutuyor bir biçimde fisıldayarak konuşması o kadar çok komiğime gelmişti ki ister istemez kıkırdamıştım.
Ahjummanın telefonunun üzerine basarak ona yazdım.
Ahjumma,merhaba
Sizden bir isteğim olacaktı da öğretmenler odasında yere çay dökülmüş rica etsem temizleyebilir misiniz?
Mesajı gönderdikten hemen sonra ortamda bir bildirim sesi yankılandı, deliklerden onu izliyordum.
Jungkook ise hala hapşurma ihtimaline karşı burnunu tutuyordu.
Bir kaç dakikanın ardından hizmetli gerekli eşyalarla çıkarken derin bir nefes verdim.Kurtulmuştuk
"Oh be şükür."
Ve hiç beklemediğim bir anda Jungkook beni dolaba yaslayarak iki elini de yanıma koydu.
Ne yapıyordu bu manyak?
Güya kendisi beni ona yaklaşmayayım diye tehdit etmişti - ki ne kadar dinlediğim tartışılırdı- ama kendisi bana yaklaşıyordu.
"Kimsin?" dedi ona yaptığım gibi kulağıma fisıldayarak
"Biri."
Işık olmadığı için fazla görünmüyordu ortam ve ben özellikle beni göremesin diye telefonun ışığını da kısmıştım.
O an bir şeyler dedi ama o kadar kısıktı ki duyamamıştım.
"Kimsin ki beni dolaba atma cesaretinde bulunabiliyorsun?"
Sesi buz gibi çıkmıştı,ürktüm.
Sinsice sırıttım,kim olduğumu bilmek için deliriyordu çünkü onu delirtmiştim.
İnanmayacaksınız ama bence cidden onu etkilemiştim.
"Ben kimim biliyor musun? Yoora, Kang Yoora."
Önce şaşırdı fakat sonra suratı tiksinir bir hal aldı.Benden nefret ettiğini ismimi duyduktan sonra ki tepkisinden bile iliklerime kadar hissetmiştim.
Bir şey demedi dolabın kapağını açtı ve hızla gitti,bende arkasından.
Ancak beklemediğimiz bir şey vardı, Yoona.
Özenle hazırlandığı kıyafetleriyle Jungkook'u bekler gibi bir halde duruyordu ve bizim ikimizin temizlik odasından çıkmamız onu şaşırmıştı.
"Sana sevgilini elinden alabileceğimi demiştim Yoona,şimdi ağlamanın keyfini çıkar çünkü ben o odada onunla çok güzel keyif çıkardım."
Gözleri doldu ve sinirle üstüme doğru geldi.Jungkook ayırmaya bile kalkışmadı.
Bana tokat atacağı elini tuttum.Kimse bana tokat atamazdı!
"Jungkook'un boynunda ki ruj izine bak ve beni hep hatırla Yoona çünkü onu elinden almama az bir vakit kaldı."
Öylece olduğu yerde kaldı,ezik!
Konuşmamın ardından Jungkook sanki öpüldüğünü yeni fark eder gibi elini boynuna götürmüştü.
Onun gözünün içine bakarak göz kırptım.Bugün fazla mı aksiyon dolu bir gün olmuştu ne?
Bölüm sonu canavarı sandığımdan daha erken avucuma düşmüştü ve Yoona'nın gelmesi de Tanrı'nın bana verdiği bir şans olmalıydı.
Madem artık böyle bir oyuna girmiş ve başlamıştım ondan gelecek darbeleri de kaldırmalıydım.
Oradan giderken tek yaptığım kocaman bir kahkaha atmak olmuştu.
Ben Kang Yoora!
Sevgilini elinden alacak güzel kız, hazır ol eski ablam Yoona...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R✔
Fanfiction*hayrankurgudailk4heheytbeeejdkqjdjs Jeon.jjk: Yoona sensin değil mi? Umutları her aynaya baktığında parça parça yok olan bir kız düşünün. Asla kendini sevemeyeceğini zihninin en başına not eden birini, güçlü duruyordu fakat o aslında naif birinden...