"Bakın hanımefendi yasal bir gerekçe olmadan kayıtları ele geçiremem."
"Bende size diyorum ki okulun ortasında basıldım. Hemde 1 değil 2 değil tam 20 kişiyle,üstelik ellerinde sopa vardı, çivili sopa. Tanrı aşkına! Ölecektim."
"Sizi anlayabiliyorum efendim ama bunun için okulun müdürüyle konuşmalısınız."
"Bakın olayın aileme gitmesini istemiyorum. Olayı o derecede büyütmek istemiyorum."
"Bakın hanımefendi sizinle kibarca iletişim kurmaya çalışıyorum ama ısrarınız beni çileden çıkararak sinirlendiriyor."
"Komiserinizle görüşmek istiyorum veyahut buradaki en yetkili kişiyle."
"Komiser benim bayan."
"Şu kayıtlara bakın artık yoksa sizi şikayet edeceğim."
"Pekala bayan bakacağım ama dediğiniz gibi kameralarda böyle bir şey çıkmazsa polisi görev üstündeyken oyalama suçuyla sizi nezarethaneye atacağım."
"Tamam ne diyorsanız o ama lütfen şu kamera kayıtlarına bakın."
"Okulunun adı neydi?"
"Seoul özel lisesi"
"Müdürün adı?"
"Choi Oh Min"
"Olay hangi gün ve saat kaçtaydı?"
"Dün oldu ve sanırım saat 8 sularıydı"
"Pekala bakıyorum."
Elleri hızlıca tuşlarda gezerken sandalyemde geri yaslandım. Bilgisayarın tuşuna bastıktan sonra çıkan sesi seviyordum ve bu adam hızlıca basarken kendimi o tuşlara basmamak için zor tutuyordum.
"Sanırım doğru söylüyorsunuz. İşgali net belirledikten sonra onu sorguya alacağız."
"İşgale gerek yok onu tanıyorum, hatta okuldaki herkese polis olmadan onu sorarsanız size kim olduğunu söylerler. Adı Kim Taehyung, 12/B sınıfındaki beni öldürmeye çalışan Kim Chea'nın abisidir."
"Bunları not aldığıma göre diyecek bir şeyin yoksa çıkabilirsin. Daha çok işim var."
"Pekala efendim, size minnettarım"
"Görevimiz bayan, görevimiz."
Saygı için eğildikten sonra karakoldan çıktım. Buraya girdiğim ilk an kasvetli ortamdan dolayı tırsmadım değil, böyle yerleri sevmiyordum.
Daha çok kütüphane tarafındaydım, orası buradan daha güzeldi.
Bir kaç adım daha attıktan sonra telefonumdan evime en yakın spor salonuna baktım. Hesabımdaki paralarımı harcama zamanı gelmiş gibi duruyordu.
Telefonumdaki navigasyona göre girdiğim spor salonundan gözümü gezdirdim. Kaslı,yakışıklı erkeklerin bol olduğu,güzel fit vücutlu kadınların olduğu kocaman bir yerdi. O kadar kişinin burada spor çalışmasına rağmen içeride tek bir ter kokusu yoktu. Sanırım lüks bir yere gelmiştim.
Hala buraya kayıt olup olmamak ile gidip geliyordum fakat yapabilirdim değil mi? Utanıyordum, o kadar kişi içinde kilolu halimle spor yapacaktım, yerin dibine girerdim. Ancak Jungkook'u istiyorsam en kısa zamanda zayıflamalıydım.
Jeon.jjk: Yoora
benimle görüntülü
konuşur musun?Bildirim panelinden gördüğüm mesajla gözlerim pörtledi. O benimle görüntülü mü konuşmak istiyordu
Asla.
Görüldü dahi atmayarak gerekli yere girdim. Anından biri beni karşılamaya gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R✔
Fanfiction*hayrankurgudailk4heheytbeeejdkqjdjs Jeon.jjk: Yoona sensin değil mi? Umutları her aynaya baktığında parça parça yok olan bir kız düşünün. Asla kendini sevemeyeceğini zihninin en başına not eden birini, güçlü duruyordu fakat o aslında naif birinden...