•51•

381 56 188
                                    

Öncelikle şu işe bi gerçeklik getirelim. 50.bolumun sonuna şey demiştim işte olay çıkarayım felan şunu yapayım demiştim yapayım mı yapmamayım mı? Ona göre bölüm yazacağım bu konu ile ilgili görüş bildirseniz iyi olur.

İyi okumalar~

Serumlu olan kolumu ovuşturdum, acıyordu ve bitmek bilmiyordu.Şu okuldan bir türlü kurtulamamıştım.

Canım ciddi anlamda sıkkındı. Okuldaki kişileri kudurttuğum için mutluydum ama bir erkek bana tokat atmıştı yetmemiş bana seks teklifi etmişti hemen ardından onu öldürmeye kalkışmıştım.Bununla yetinmeyip sanki onu öldürmeye çalışan ben değilmişim gibi sinir krizi geçirip revire yatırılmıştım.

Yoona'nın gelmesi tam bir felaket olsa da Taehyung'un hep benim yanımda olması ve Jungkook'un bana çiçek alması beni mutlu etmişti.Ayrıca birde Min Ho vardı.Onunla ilgili biraz kararsızdım,benimle ilgilenmesi ne beni mutlu ediyordu ne de bana bir duygu veriyordu sadece 1 ay boyunca takılacağım.

Ya gerçekten 1 ay sonra ona aşık olursam,işte korktuğum nokta buydu, ben Jungkook için o kadar çabalamışken başkası ile olmak istemiyordum.Zaten gidecektim en azından gitmeden önce onunla güzel anlar yaşamak isterdim.

Mesela Jungkook ile güzel bir restaurantta yemek yemek,onunla sinemaya gitmek,piknik yapmak, uzaklara bakıp beraber hayal kurmak, el ele tutuşmak...

Kısaca sevgililerin yaptığı aktiviteler

Gitmeden önce onunla bunları yapmak için her şeyimi verirdim (sen merak etme hepsini birebir yaşayacaksın eheheh)

Her gece hayalini kurduğum aktivitelerdi bunlar.Hiç bir zaman aklımdan çıkmıyordu.

Düşüncelerimle birlikte kapı çaldı. Neyse ki şu okulda kibar biri vardı da kapıyı çalmayı biliyordu.

"Gel."

"Oh merhaba Yoora bu senin."

Çantayı üzerime koyarak yanıma geldi. Sanırım artık bu işkence bitiyordu.

Bitiyordu bitmesine ama kim bilir o iğne yeri ne kadar acıyacaktı? Morarmasını saymıyordum bile.

Ki bu 1 ay içinde bana zarar gelmemesi lazımdı,aldığım kararlar neticesinde güzellik yarışmasına katılacaktım.Hani benden utanan biyolojik olarak annem olan kişinin katıldığı yarışma.

Torpille birinci olacaktı fakat ben bunu değiştirecektim ve gitmeden önce ona da çok güzel bir kapak yapacaktım.

Sinsi gülümsemem ile ayağa kalktım. Çantamı da koluma taktım ve artık sıkıntıdan patladığım bu revirden çıktım.Sadece evime gitmek istiyordum.

Buradan güzelce bir otobüse binecek ve rahat bir şekilde evime gidip uyumak istiyordum.Üzerim de öyle bir uykusuzluk vardı ki sanki bıraksanız sonsuza kadar uyuyabilirdim.

Ardından ise okuldan öylece çıkıp durağa gittim.Vedalaşacak bir arkadaşım yoktu bu nedenle üzüldüğümde pek söylenemezdi. Hayatımda benden başkası yoktu ve ben sonsuza kadar da hep böyle olmasını istiyorum.

Bir kaç dakika içinde evimin yakınlarından geçen otobüs geldi,tam biniyordum ki dalgın halimle çalan korna sesiyle irkildim. Ne oluyordu be?

İşte o an bakışlarımı sol tarafa doğru çevirdim.Siyah bir araba ve içinde ki Jeon Jungkook otobüsün arkasından kornaya basıyordu.

Burası otobüs alanıydı ve herhangi bir araba öylece arkasına geçip kornaya basamazdı.Bir ihtimal sarhoş olabilir miydi? Oysa hiçte öyle görünmüyordu.

Umursamayarak otobüse bindim. Sonuçta benim için gelecek değildi ya

İnsanlar hala gelmeye devam ederken ben bir an önce gitmek için dua bile edebilirdim.Bu kadar insan nasıl otobüse sığıyordu aklım almıyor. Matematik işlemi gibi zordu.

"Yoora! Artık gelecek misin? Yoksa daha böyle bekleyeyim mi? Gelmediğin taktirde ben geleceğim."
(Burada otobüsün arkasında ve bağırıyor pek şaapamadım ama siz şaapın jsjwiwjsjwjs)

O.H.A.

O ciddi miydi? Yani benim için mi gelmişti? Hadi lan oradan!

Ya işi düşmüştür ya da başka bir işi vardır.

Benden nefret ettiğini öyle iyi biliyordum ki,birde sevgilisi sinirli haldeyken onu bırakıp arkamda gelmesi doğru gelmiyordu. Bana benden nefret ettiğini bağıra çağıra söyleyen biriydi kesinlikle ona inanmamam gerekirdi fakat o benim hoşlandığım çocuktu.

Saatlerimi onun resmine bakarak geçirmiştim

Ortada bir yalan dahi olsa onunla vakit geçirmek isterdim.Çünkü ben 6 yıldan hatta daha fazla belki de ondan hoşlanıyordum. Hoşlanma duygusunun bile ötesiydi.

Daha net olursak tek taraflı platonik aşık bir bireydim işte.

O yüzden artık anı yaşamak istiyordum. Bana işi düştüyse bile en iyi şekilde yapacaktım çünkü neden olmasın?

Ve ne oldu biliyor musunuz? Otobüs kapıları kapanacakken kapının arasına bir el girdi sonra da o elin sahibi.

Aşık olduğum adam

Gülümseyerek akbil bastı ardından ise onunla bakışlarımız kesişti. Bilmem kaç yıl sonra ilk defa onun gözlerinin içine güzelce bakabilmiştim.

Sahi ne güzeldi gözleri öyle!

Ressama ilham veren irisleri, bir şairin en naif duygularını ondan olarak şiire geçirmesi,bir fotoğrafçının en güzel manzarası.

Ve benim için de öyleydi,en güzel manzaramdı.

Zira benim gökyüzümde ondan başka bulutum yoktu

O benim karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi,kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire gelmişti...

Elini benim tutunmak için koyduğum yerin tam üstüne koyduğu an kalbim asla durmadı,zamanın durduğu noktadaydım işte.

Ve ardından bana bakarak gülümsedi

"Sana buraya geleceğimi söylemiştim."

R✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin