Bu bölüm nasıl desem biraz kafa karıştırıcı oldu. Olaylara tam hakim olabilmeniz için az çok kafa karıştırıcı diyebilirim
Olaylara başka olaylar katmazsam kızın Jungkook ile ilgili olan texting bölümlerini uzatırım
Vote+yorum=hızlı yb
İyi okumalar~
Yıl 1997
İnsanlar bencildi,hep kendilerini düşünürlerdi. Onlardan sonrası yokmuş gibi.
Yada anlık kararlar alırlar ve sonrasında pişman olurlar fakat artık geni dönüşü yoktur.
Dünya o kadar pislik bir yer ki artık kendini yetişkin sayan biri hemen birisinin kucağına atlıyordu.
Adalet yoktu,merhamet ise insanlığa hiç uğramamış gibiydi, sevgi tek bir gram bile yoktu en önemlisi ise vicdan.
Bir insan vicdanlı değilse,kalbinin içinde vicdan yoksa o kişiden beklenti içersinde olmayın çünkü ondan hayır gelmez.
Size vicdanlı davranmaz
Ve bundan en çok nasibini alan yeni doğmuş 1 yaşındaki küçücük bebekti.
O da bencillik içersinde yaşayan insanlardan birinin çocuğuydu.
Fakat o öyle biriydi ki vicdan yoksunuydu.
Kalbinde bir gram acıma yoktu
Poşete sardığı çocuğunu çöp kutusuna bıraktı. Ondan iğreniyordu
Halbuki o bebek daha masumdu
Hiç bir suçu olmayan masum bir melek.
Annesi ise şeytandı
Anne olamayacak kadar kötü
Çocuğunu Tanrı tarafından ona yanlışlıkla verildiğini düşünüyordu. Kendisi bile çocuğu hak etmediği yönündeydi.
Haklıydı da
Arkasına bile bakmadan kaçtı. Bıraktığı bebeği onun sevgisine açtı, onun şefkatli anne kucağına.
Poşetin içinde olan bebek ise ağlıyordu. Sıkıca kapalı olan poşette nefessizlikten ölebilirdi zaten şeytan kadında bunu istiyordu ya.
Ağlaması o kadar şiddetliydi ki yeri göğü inletiyordu fakat ne gelen vardı ne de gelen.
Çocuk açtı, üşüyordu, anne karnından yeni çıkmış bir melekti o ne suçu olabilirdi ki?
Ancak o bir savaşçıydı
Dayandı
2 gün boyunca savaştı
Onu bulan ise bir adamdı. Tesadüfen yoldan geçerken duyduğu seslerle buraya gelmişti.
Gördüğü poşetle yüreği ağzına geldi. Bu korkunç bir şeydi
Aynı zamanda rezalet
Poşeti açtığı gibi çocuğu kollarıyla sardı. Soğukta kalan bedeni buzlar içerisindeydi.
Koşarak onu hastaneye götürdü. Götürür götürmez anında çocukla ilgilenmişlerdi zaten.
Başarılı olmuştu küçük savaşçımız
Hala hayattaydı
Küvezte olduğu odada daha iyiydi şu an,gülücükler saçıyordu. Onu bulan adam ise o kadar mutluydu ki şu an gördüğü bu kız çocuğunun her gülüşünde o da gülümsüyordu sanki.
En çokta şu an vicdanı rahattı
O insanlık görevini yapmıştı fakat o bu çocuğu bırakmak istemiyordu.
Öyle de yaptı zaten gerekli yerlere başvurarak koruyucu ailesi oldu onun. Polis ise ne kadar kamera kayıtlarına baktıysa bir şey bulamamıştılar ,o yüzden tek seçenek olan adama vermişlerdi kızı.
Adam çocuğu eve getirdiğinde karısıyla bu konuyu konuşarak iyice karara vardılar.
Artık 2 kızları vardı
Adam ne kadar onu çocuğu bellediyse karısıda öyleydi kendi kızından ayırmıyordu.
Kimlikte ise çocukları kardeşti
Yoora ve Yoona
İkiside bu evin neşesiydi
Aralarında 4 yıl olmasına rağmen çocuklarına 10 saniye demişlerdi. Çünkü doğum yapan adamın karısı yaptığı doğum ile yumurtalıklarına zarar gelmişti,istese bile çocuğu olamazdı.
Gözleri gibi sevgiyle baktılar çocuklarına piyanist olan Shi ve güzeller güzeli Hye
Böylelikle bu sır sadece 2 kişi arasında kaldı. Ya da öyle zannediliyordu...
Kısa bir bölüm oldu ama olsun. Çok geçiş yaptım ama gerekliydi fazla detay istemedim
Şimdi gelelim asıl olaylara Yoona yani başrol kızın ablası 2 yıl sonra her şeyi açıklayacağını söylemişti. Aralarında 4 yıl olduğunu söylemişti ve Yoora ise aralarında 10 saniye olmalarına rağmen Yoona ya abla diyor. Peki ya bu yalansa? Yoora, Yoona'nın ablasıysa?
O zaman biri 23 yaşında değil. Yoora kendisini 23 yaşında biliyor ama belki öyle degil. Yoona ise ondan 4 yıl büyük olduğunu söyleyerek 23 yaşında olmadığını belli ediyor. O zaman bu 1997 yılında doğan 23 yaşındaki kişi kim?
Yoora mı?
Yoona mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R✔
Fanfiction*hayrankurgudailk4heheytbeeejdkqjdjs Jeon.jjk: Yoona sensin değil mi? Umutları her aynaya baktığında parça parça yok olan bir kız düşünün. Asla kendini sevemeyeceğini zihninin en başına not eden birini, güçlü duruyordu fakat o aslında naif birinden...