•23•

410 63 15
                                    

"Evet,çocuklar 1 2 1 2 koşun bakalım."

Beden hocası sanırım sabah sabah enerji içeceği mi içmişti ne?

"Hocam" diye yakındım. Nefesim tükeniyor en geriden geliyordum ve biraz daha ilerlersem nefesimin gitmesiyle hık diye gidecektim en sonunda.

"Efendim Yoora"

"Daha fazla gideceğimi sanmıyorum" dedim zar zor çıkan nefeslerimin arasında

Terlemiş olduğumu geçmiş terden koktuğum yerdeydim.

"Ah şu haline bak,peki git bakalım biraz dinlen."

Tshortümün ucuyla anlımı silerek banka doğru ilerlemeye başladım. Beden hocasının koşturacağı tutmuştu ve biz yarım saat boyunca koşmuştuk. Okulun etrafında koştuğum tur sayısı kesinlikle kilomdan fazlaydı.

Koşmam benim için çok iyi bir şeydi fakat sınıftakilerle koşmam kötüydü, koşarkan ki görüntümü hayal dahi edemiyordum. Kim bilir benim hakkımda neler düşüneceklerdi?

Dudağımın kuruduğunu hissederek dilimle dudağımı yaladım. Güneşin altında kavruluyordum.

Ve boğazım susuzluk hissiyle adeta yanıyordu,deli gibi bir şişe suya ihtiyacım vardı

"Al bakalım."

Elime tutuşturulan su ile şaşırmış bakışlarımı Min Ho'ya diktim. Acaba ben sesli mi düşünmüştüm?

Ya da o şaka yapmak için mi vermişti?

"Bu nedir Min Ho?"

"Gördüğün üzere su Yoora,içmen için."

"Bu şakaların eskidiğini unutmuyor musun?"

"Şaka yok Yoora, ferahlaman için getirmiştim. Hatta istersen bana inanmıyorsan o suyu içebilirim."

Gözlerimin içine inandırmak istercesine baktı,inanmalı mıydım? Ya beni inandırmak için bir oyun oynuyorsa? Nerden bilebilirdim ki?

"Sen içersen inanacağım."

Baş sallayarak hızlıca elimden aldı, tereddüt dahi etmemişti demek ki gerçekten benim için su getirmişti.

"Dur!" Tam içiyordu ki neyse ki son anında durdurmuştum.

"İnanıyorum,şimdi bana aldığın suyumu verebilir misin?"

Gamzeleri gözükene kadar güldükten sonra suyu elime verdi.

"Bana numaranı versene."

Ve ardından ağzıma daha yeni ulaşan suyu balina edasıyla fışkırtmam

O ne diyordu?

Benim numaram mı?

"Bu kadar heyecanlanacağını bilsem daha önceden isterdim."

"Min Ho ben özür dilerim,tshörtün benim yüzümden kirlendi."

Elini omzuma koydu, Tanrım o neden hala bana karşı iyiydi ki?

"O zaman telafi olarak numaranı vermelisin."

"Sana güvenmeli miyim?"

"Sana söz veriyorum Kang Yoora, asla bana olan güvenini sarsmayacağım."

Numaramı vermiştim fakat daha sonra bu işin başıma dert olacağını nerden bilebilirdim ki?

~

"Bay Jeon, bugün spor salonu dolu olacak bilginiz var mıydı?"

"Ah evet tabiki var. Amigo takımı bir süreliğine çalışmak zorundalar."

Neden bir gün şans yüzüme vurmuyordu ki? Zaten ne sandıysam, sonsuza kadar beni çalıştıracak değildi ya

Ama en azından nebileyim bu 1 hafta sonra olabilirdi onunla baş başa kalalı  sadece 3 4 saat olmuştu Tanrı aşkına

"O zaman bizim iş iptal mı?"

Aptal Yoora, bizim işte nedir? Çok aptalca davranıyorsun.

"Hayır,son sürat devam edeceğiz."

"Nasıl yani?"

"Bana güven"

"Size güveniyorum Bay Jeon"

Neden ikisininde cümleleri birbirine benziyordu? Ve neden güvenimin sarsılacağımı hissediyordum?

~

Flasback (otobüsten indikten sonra)

Sessiz adımlarım sokakta yankılanırken buranın neden bu kadar sessiz oluşunu sorguladım.

Ve ardından ayak sesine bir ayak sesi daha katıldı.

Pekala paranoyak olmamalıydım herhangi bir insan olabilirdi

Sakin ol Yoora

Sakin ol

Ben bir adım attıkça o da atıyordu.

Lambadan yansıyan gölgesi sayesinde bir erkek olduğunu anlayabiliyordum. Peki ya bu kimdi?

Adımlarımı farklı yöne doğru yönelttim. Belki kendi kafamda kuruyor olabilirdim ya da gerçekti ama eve gitmemeliydim. Gerçek olma ihtimali vardı ve ben evimin yerini belli edemezdim.

Sağ kavşaktan dönerek herhangi bir bakkala girdim. Eğer o da girerse kesinlikle beni takip ettiği kanaatine varacaktım. İyi de ben kimdim ki beni takip ediyordu? Ünlü değildim, mafyatik işlerle alakam yoktu.

Kimdi? Kim olabilirdi?

Bir ihtimal Min Ho? Benden gerektiğince oynama hırsını alamayıp takip etme gereği duymuş olabilirdi.

Cebimdeki param ile noddle alarak içine sıcak su doldurdum. Gelmişken bir şeyler yememek haksızlık olurdu.

Aletten doldurduğum sıcak su ile paketle birlikte masalara doğru ilerledim. Yakında sıkı bir diyete girecektim ve belki kim bilir ki bir daha noddle bile yiyemeyecektim.

O yüzden bugün canım ne isterse alacaktım,hemde kalorisine bakmadan.

Oturduğum masanın camından dışarıyı süzdüm. Kimse yoktu

Sanırım aklım bana oyun oynuyordu, Taehyung yüzünden fazlaca paranoyak olmuştum hele de onu otobüste gördükten sonra.

Acaba beni takip eden o olabilir miydi?

Ah, Tanrım!

Kesinlikle saçmalıyordum,beni takip eden yoktu ve işin ucunu Taehyung'a bağlıyordum.

Düşüncelerimden arınmaya çalışarak noddlımdan yemeye başladım. Karnımı doyurursam biraz daha sağlıklı düşünebilirdim.

Ancak öyle olmadı, gördüğüm suliet ile boğazımdaki yemek kursağımda kaldı.

Öksürüklerimi tutamadım fakat suliet hala gülümsüyordu.

Dikkatlice ona baktıktan sonra soğuk bir su içtim. Zaten onu gördüğüm ilk anda bile farklı birisi,farklı aurasını anlamıştım. Peki o zaman neden peşimdeydi ki?

Ben daha hala beni takip etmiş gerçeğine sindirememişken yine gülümseyerek bu sefer bakkaldan içeri girmişti.

"Selam Yoora"

Sizce bu kim? Ay hadi merakla bekliyorum cevaplarınızı

Hikayemi çokça sevin benim sizi sevdiğim kadar ♡♡

Bu kadar yağcılık yeter sbwoalsjejal hadi bir sonraki bölümde görüşürük💜

Söylemeyi unutmadan diyeyim,şu bakkal dediğim normal bakkal değil. Kore'de 7/24 açık market, bakkal oluyor ya o, onun farklı bir ismi var ve ben açıkçası bakmaya üşendim şimdi. Ama bence siz anladınız oralarda ne demek istediğimi k-dramalarda fazlaca görmüşsünüzdür. İsmini bilen olursa yazsın bakem,bilgineleq

Sizleri seviyorum  <3

R✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin