•16•

467 78 36
                                    

Aşkuşlarım buraya arkadaşlarınızı etiketleyin. Böylelikle kitap daha fazla okunur. Sizlerden rica ediyorum <3

İyi okumalar~

"Abla bana artık her şeyi açıklamalısın."

"Kalemi buldun değil mi?"

"Evet buldum."

"Sana olayları 2 yıl sonra anlatacağımı söylemiştim."

"Hangimiz evlatlığız?"

"Kore'ye döner dönmez hiç bir detay atlamadan sana her şeyi anlatacağım."

"Benim değil mi?"

"Söylesene abla konuşsana, desene Yoora sen evlatlıksın"

"Desene-

"Evlatlık olan benim Yoora."

Ve ardından ise suratıma kapanan telefon

Stresten ısırdığım dudağım kanamaya başlarken ben hala düşünceler içindeydim. Şimdi ben ciddi ciddi 2 yıl bekleyecek miydim?

Madem öyle istiyordu beklerdim.

Komidinin üzerinden aldığım peçete ile daha fazla kanamaması için dudağıma bastırdım. Midemin bulandığını hissediyordum.

Peçeteye bakmadan herhangi bir yere atıp sürahiden kendime su doldurdum.

O zaman Yoona benim ablam değil miydi? Değilse bile neden bize gerçeği anlatmamışlardı?

Şu an gerçekten kafam karışmıştı.

Belki de ailemi arayıp her şeyi sormalı mıydım? Ya da aramamalı mıydım?

Zaten söyleseler her şeyi en baştan söylerlerdi.

Belki de boşvermeliydim, nasıl olsa 2 yıl sonra öğrenecektim.

Uzandığım yataktan kalkarak mutfağa doğru ilerledim. Kendime bir şeyler hazırlamalıydım yoksa açlıktan evimde can vereceğim.

Dolaptan kaşar peyniri alarak ekmeğin içine yerleştirdim. Güzel bir tost her öğün için ve benim için idealdi.

Çıkarttığım meyve suyum ile artık hazırdım. Benim için pek karın doyurucu bir menü olmasa da bununla idare etmek zorundaydım. Fazla yemek demek kilo demekti.

Kilo demek daha fazla kötü bakışlar ve benim ağlamam demekti

O yüzden her şeyin önlemini böyle alıyordum.

Meyve suyumdan koca bir yudum aldıktan sonra tostumu yemeye başladım. Görgü kuralları ile alakam yoktu ve ben yıllarca aç kalmış biri gibi yemek yiyordum. O yüzden bu alışkanlığım yüzünden okulda yemek yemezdim.

Tostumun bitmesi dakikaları almaz iken ben hala açtım. Sanki hiç yememişim gibi.

Tabağı tezgaha koyarak odama geçtim. Evin içinde yapacaklarım sınırlıydı. İçinde eşya olan sadece benim odamın olduğunu düşünürsek ya piano çalacaktım ya da telefon ile oynayabilirdim.

Telefonumdan yeni güzel bir şarkı açarak notalarına baktım. Belki de artık çaldığım melodi hariç daha farklı şeyler çalmalıydım. Yeniliklere açık olmalıydım.

Pianonun kapağını açarak parmaklarımı üzerinde gezdirdim. Çıkan ritimsiz kulağa hoş gelmeyen sesler bile benim için çok güzeldi.

Piano ile ilgili her şeyi seviyordum

Telefonuma iyice bakarak aklımda kalan notalar ile tuşlara basmaya başladım. Her tuşa bastığımda kendimi farklı bir dünyada hissediyordum.

R✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin