"Benim için zorlaştırma"

387 20 1
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda Ares karşımda oturuyordu. Yorganı tamamen üstüme çektim  "Sapık mısın sen?

Alaycı bir şekilde gülümsedi ve yatağıma gelip yanıma yattı " Evet seni sapığınım" burnumu sıkınca onu yataktan aşağıya atıp yere yapıştırdım. Zafer gülümsemesiyle arkama döndüm ve uyumak için gözlerimi kapadım ama beni hızla çekmesiyle tutunacak yer bulamadığım için tam yanına sertçe düşmüştüm. Avize sallanmış ve Raflardaki bir kaç şey düşüp parçalanmıştı.  

Yüzündeki gülüş beni sinirlendirirken sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Hayır onu öldürmeyecektim! Kendime bunu sürekli hatırlatırken yerden kalktım şimdi bununla uğraşamazdım.

 "Ben ne günah işledim de Eddith bana seni verdi" dedim. Güldü "Asıl ben ne yaptım" hala yerde yatıyordu. "Soğuk aldıgınlığından ölürsün umarım"  ayağa kalkıp "Sana hayatı zindan etmeden ölmem" dedi. 

Göz devirip "Afferin. Mükemmel bir hayat gayen var" onu alkışlarken. Dışarı sürükledim. "Şimdi bay sapık çık odamdan" anında ayağa kalkıp beni kucaklamıştı. Aşağı indirirken ona vurdum acıyla inleyip "Neden yaptın bunu?" demişti dolu gözlerle.

Kafamı sağa sola sallayıp "Bana dokunmadan önce izin istemelisin. Ben bir bayanım" dikleşip "Ne bayan ama!"

"Görüp göremeyeceğin güçteki bayan! Seni öldürmek için göz kırpmayacak bir bayan" Bilmiş bir tavırla "Neden öldürmüyorsun o zaman?" demişti. Gülerek "Beni eğlendiriyorsun küçük şaklaban" demiş ve kapıyı yüzüne kapatmıştım.

~~●~~

Ares ve ben sürekli kavga ediyorduk birbirimizin tam zıttıydık.

İnsan olma sürecimde yemek nasıl yenir onu öğrenmiştim. Yavaş ve nefes alarak... Tabikide evde olduğumuz için istediğim hızda yiyor ve kalkıp gidiyordum.  Ares sitemkar bir sesle "Biraz yavaşla boğulacaksın. Hem insanlar bu kadar hızlı yemek yemez." dedi. Ona el hareketi çekip yemeye devam ettim.

Ciddileşip  "Belki yarın insan içine çıkarız" demesiyle yemek soluk boruma kaçtı. Ben can çekişirken Ares son hızla yanıma gelip sırtıma vurmuş ve eğlendiğini belli eden bir tonda "Sana dedim boğulacaksın diye dinlemiyorsun ki beni" demişti.

 Kendime geldiğimde "Kemiklerimi kırdın" dedim ve ekledim  "Daha dışarısı için hazır değilim hem daha 1 hafta oldu."

Ares yerine geçip "Ne bir haftası 6 ay oldu! Eğer dışarı çıkmazsan nasıl alışacaksın insanlara" Çok mantıklı konuşmuştu. Ares'in şehirde bir evi vardı ve bir çok arkadaşı.

Günün geri kalanında neler yapmam gerektiğini öğrendim öyle oturma , sürekli hareket et , düzenli nefes al falan felan sıkıcıydı kısacası. Akşam 3:30 da ava çıktık. Her zamanki av kavgalarımızın arasında en sonunda Sabah 6:00 gibi eve döndük. "Seni salak. Beni rahat bıraksaydın bir saate dönmüş olurduk" dedim. Gülümseyip "Bu salak senin aksine insanları düşünüp onlara saygı duyuyor" dedi. 

Gördüğüm kabus beni uykumdan sarsarak uyandırdığında doğrulup oturur pozisyona geçtim.  Ares odaya hızla dalarken "İyi misin?" dedi.  Kafamı ellerimin arasına alıp  "Kabus gördüm." dedim. Yatağımın ucuna oturup "Gördüm" diyince bakışlarımı ona doğru kaldırdım. "Üzgünüm. Bunu görmeni istemezdim" diyince yavaşça saçlarımı okşadı "Önemli değil" 

"Hala Percy için endişelisin. Athena onu yüzlerce kez kontrol ettik. Kaybın için gerçekten üzgünüm. " dedi. 

Yataktan kalktı ve "Güzel bir uyku çek senin için zor bir gün olacak" dedi kapıya yönelirken. Gördüğüm rüyanın sarsıntısıyla yalnızlığımla  bir kez daha yüzleşmiştim.  Percy'nin bana sarılıp uyumasını özlüyordum. Yanımda bir bedene ihtiyacım vardı. Ares odadan çıkmadan hemen önce "Gitme! Bu gece burada yat" dedim. Bana döndü ve anlayışla baktı. Önceki hayatımı biliyordu neye alışık olduğuma kadar her şeyi. Hiçbir şey demeden yanıma geldi ve uzandı. Birbirimize değmeden yatarken nefes alış veriş sesiyle bir süre sonra huzurlu bir uykuya daldım. Zihnimi okuyor olması bazen işleri kolaylaştırıyordu.

Sabah uyandığımda Ares'e sarılmış ve göğsünün üstünde uyuyordum.  Sessizce geri çekildim. Uzun zamandır uyduğum en huzurlu uykuydu. Ares güldü ve "Sonunda uyandın 20 yıl daha uyuyacaksın sandım" dedi.  

"Ne fark ettim biliyor musun uyurken daha çekilir bir şey oluyorsun" ona döndüm ve yarım bir gülümsemeyle  "Sen o zaman bile çekilmiyorsun" dedim. Yataktan kalktı  "Bir duş yap ve kahvaltıya in sonrada şehre inelim." dedi.

Omuzlarımı çökerttim ve kamburumu çıkardım "Bu gün kendimi pek iyi hissetmiyorum yarın gidelim" dedim ama  "Yemezler Athena hanım bu gün gideceğiz." Kaderime razı geldim ve banyoya yöneldim uzun süren banyo seansımdan sonra duştan çıktım.  Yatağımın üzerinde hazırlanmış kıyafetler buldum. Omuz silkip giydim. Şort ve geniş bir t-short birde spor ayakkabılar vardı. 

Aşağıya kahvaltıya indiğimde  Ares sofrada beni bekliyordu "Duştan hiç çıkmayacaksın sandım" göz devirdim. "Ne kadar geç o kadar iyi "

Ares ne kadar acele etse de ben çok yavaş davranıyordum. Bir yerden sonra olaya el koydu ve benim bütün işlerimi o yaptı valizimi hazırladı hatta beni arabaya kendisi oturttu.

Şehre ancak iki saatte gidebilmiştik. Ares arabayı park edip arabadan indiğinde ben hala arabada oturuyordum.

Cesaret verici bir şekilde gülümseyerek bana çıkmam için hareket yaptıysada omuzlarımı silktim ve başımı olumsuz anlamda salladım. Öldürme dürtüm oralardaydı. Vahşi kısmım hala benimleydi ve çıkıp katletmek istiyordu. Kanı arzuluyordu.

Kapıma gelip açmış ve gülümseyerek elini bana uzatmıştı. " Hadi bir şey olmayacak söz veriyorum"

Ona endişeli bir şekilde baktım bana güvende olduğuma dair bir bakış attığında pes ederek arabadan indim. "Sıska da bizimle gelmeliydi" dedim. Çok hızlı nefes alıp veriyordum caddede yürüyen bütün insanlar bana yemek gibi görünüyordu hepsinin tadına bakmak istiyordum. Kafamdan binlerce avlanma metodu geçerken Ares "Düşünmekten vazgeç.  Kimseyi öldürmeyeceksin ve iştahımı açıyorsun benim içinde zorlaştırma lütfen" dedi hırlamasına engel olmaya çalışarak. "Elimde değil. Çok güzel kokuyorlar" Elimi sıkıp "Yapma" demişti uyarıcı bir tonda.

"Hadi gel bir alıştırma turu yapalım."  Ona arkadan yapıştım. Gülümseyerek "Bana sarkıyorsun?" dedi. Ona alaycı bir gülüş attım "Sana mı? Bu hayatta sarkacağım son kişisin" dedim aşağılarcasına. 

Çok gergindim çevremdekilerin boğazını parçalamak istiyordum. Bir ara yeltendim ama Ares beni son anda yakaladı. 
"İyi gidiyorsun Athena bunu yapabilirsin ama yolda gördüğün herkesin üstüne atlama. " dedi ve ekledi "İlgi çekersen başka mutantlara yem oluruz. Kimse sokağın ortasında kanlı bir savaşa şahit olmak istemez" diyince gülümsedim. Kan düşüncesi beni rahatlatıyordu. "Hayır" dedi sert bir tonda "İyi be" diyip yürümeye devam ettik.   

Hiç kimsenin boğazını parçalamamak üzere ağzımı açtım çenemi çok sıkmıştım, ağrıyordu. " Ne zaman eve gideceğiz bu çok işkence vari" güldü "Daha yeni geldik" bütün kaslarım gerilmekten ağrıyordu.

İşkence dolu bir günün sonunda onun şehirdeki evine gittik.  "En azından insan kokusu az" dedim kısık bir tonda. "Ev arkadaşım yeni taşındı. Alice senin için orayı düzenledi" diyip odanın kapısını açmıştı. "Dolabını da Eddith ve Rose düzenledi".

Kafamla onaylayıp "Bir ara teşekkür ederim" diyip odaya girmiş ve gerginlikten kaskatı olmuş kaslarımı yumuşatmak için duşa girmiştim. Ve sonrasında kendimi yatağa atıp uyudum yarın daha yorucu bir gün olacaktı...

Çünkü bugün askalsın katil kısmım ortaya çıkıyordu ve ben onu baskıladıkça daha da ölüm arzuluyordu... Bu yanımı çok seviyordum. Kan benim doğamda vardı..

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin