"Dalga mı geçiyorsunuz?"

58 5 0
                                    

Nerdeyse 1 haftadır yoldaydım. En sonunda bana verilen adrese vardığımda saat sabahın 5 idi.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde yaşam alanım çoktan hazırlanmış olması beni biraz olsun gülümsetmişti. Deli gibi acıktığım için  direk mutfağa yöneldim dolap tıka basa doluydu.  Yemekten sonra evi dolaştım. 2 katlıydı en üstte 3 büyük yatak odası vardı aşağıda ise  amerikan mutfak ve bir köşede müzik aletleri tam karşısında kocaman  dopdolu bir kitaplık vardı. Koltuk takımı siyah ve sadeydi. Tek ve en büyük sorun  ise evde alkol olmamasıydı.

Saat daha 6 idi. Arabadan eşyalarımı indirip  kıyafetlerimi dolaba yerleştirdim. Rahatlamak için duşa girdiğimde neredeyse 1 saat orada kalmıştım.

Saat 7 olmuştu ve okul saat 8 de başlıyordu.  Yolda iletişim konusunu düşünüyordum. Diğer bir sürü dil gibi Türkçeyi de iyi biliyordum. Bazen görevimiz olmadığında oyalanmak için bir şeyler öğrenirdik. Ben dil ve müzik alanında kendimi geliştirmiştim.

30 yıl profesyonelleşmek için çok uzun bir süreydi.

~~●~~

Okul açılalı 5 hafta olmuştu. Gresvenor'un verdiği emir üzerine  uzun bir süre burada kalacaktım ve kesinlikle ilgi çekmemeliydim.

Kapıdan çıkarken  üstüme Woo Bin'den aldığım geniş kalıplı kapüşonluyu giydim. İlerleyen zamanlarda bana daha fazlasını yollayacaktı. Saçlarımı saldım ve gözlerime lens taktım. 

Okul yakındı bu yüzden yürüyerek gitmeyi tercih ettim.

Kulaklıklarımı taktım ve susuzluğumu görmemeye çalıştım. Şuana kadar yalnız olduğum için iyi idare etmiştim ama şimdi her nefes soluk borumu yakıyor her kalp atışı beni kışkırtıyordu.

O kadar bolluktan aniden kıtlığa geçmiştik ve bir haftadır beslenmemiştim üstelik Droga almış olmam ve yorgun düşmüş olmam cabasıydı. Dişlerimi geçirecek birini bulmak için yanıp tutuşuyordum. Kendimizi eğitmek için zamanımız bile olmamıştı.

Okula girer girmez müdürün odasına gittim. Beyaz sakallı uzun boylu bir adamdı. Hemen konuşmaya başladı. "Öncelikle  hoşgeldin.  Hemen sadede gelelim buradaki en önemli birinci kural  öğretmen ne derse yapmak zorundasın aksi taktirde atılırsın. İkinci kural devamsızlık olmayacak yoksa evinden zorla gelir alırız ve üçüncü kural kavga yok. Burada asker gibi yaşayacaksın. Baş kaldırmakta yok. Bir sorun var mı?" başımı hayır anlamında salladım.

Ne kadar az konuşur ve hareket edersem o kadar az yanardım ve kendimi kontrol etmem o kadar kolaylaşırdı. "Güzel. Şimdi dersine gidebilirsin. Şube K. Sayısal sınıf" tekrar onayladım ve sınıfa çıktım.

İçeri girip öğretmeni  eğilerek selamladım. Bu huy bana Woo Bin den yapışmıştı "Sen yeni öğrenci olmalısın. Hoş geldin. Öncelikle kapüşonunu çıkarıp bize kendini tanıtır mısın?" Kapüşonumu çıkardım ama kafamı kaldırmadım yüzümün görünmesini istemiyordum. Kendimi  tanıttım. "Adım Athena Mikaelson.." sınıftan biri  "Yüzünü göster güzelim" siyah saçlı gözleri renkliydi. Tehditkar şekilde gülümsedim ve tekrar yüzümü indirdim sonuçta bir sonra ki yemeğim o olacaktı. Konuşmama devam ettim  "Almanya'dan geldim." dedim. Öğretmen "Pekala yerine geçebilirsin" dedi ve yerimi gösterdi.

En arkada cam kenarındaydı yerim. Neyse ki tekli sıralarda oturuyorduk. Oturdum ve dersi dinledim. Bir sonraki ders beden eğitimi idi.

Öğretmen erkekti daha derse girer girmez beni fark etti. "Yaşasın yeni öğrenci. Bakalım sana ne yapabiliriz?" dedi ve herkes gülüşmeye başladı. "Spor kıyafetin nerde?" Sesi sert ve sorgulayıcıydı. "Daha bu sabah geldim efendim" dedim. Öğretmen kaşlarını çattı. "Demek bu sabah geldin. O zamannn" sakalını kaşıdı. "Aranızda fazladan kıyafeti olan var mı?" Hemen biri atladı o sırada kızın saçları rüzgarda savruldu ve teninin ciğerlerime doldu. Başımı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Ben aptal insanlardan daha güçlüydüm. Bu aptal durumla başa çıkamazsam Andy benimle yüzyıl boyunca dalga geçerdi ve ona malzeme olacağıma ölürdüm daha iyiydi.  Öğretmenin isteği üzerine giyinme odasına gittik.

Kıza "Burada beklemeyi mi düşünüyorsun?" dediğimde  tam karşımda giyinmem için bekliyordu. Onun önünde giyinemezdim. Kafasını olumlu anlamda salladı. O arada aklımdan kokusu geçiyordu. Eğer teninin kokusu bu kadar güzelse kanı inanılmaz tatlıdır. 

Düşünceleri zorla kafamdan uzaklaştırdım ve giyinmeye odaklandım. "Hadisene geç kalacağız senin yüzünden ceza alırsam bunun bedelini ödersin" dedi. Dikkat çekme!

Kafamla onayladım ve hırkayı çıkardım üstümde dar bir body vardı ve bu bütün karın ve kol kaslarımı ortaya çıkarıyordu. Kız şaşkınlıkla beni süzerken ben onu öldürmemek için çaba sarfediyordum. Hızlıca giyindim ve tekrar hırkayı üstüme geçirdim. Temiz havaya çıkmak ve sakinleşmek istiyordum.

Derse döndüğümüzde sırada bizi bekliyorlardı. "Evet. Şimdi sen yokken bir karar aldık. 5 hafta geç kaldığın için bugün daha fazla çalışacaksın. Buradaki en önemli kural sağlık. Sağlık için spor yapmalıyız" dedi.

Benimle gelen kız "Bence Onun çalışmaya ihtiyacı yok" dedi. Öğretmen "Ne demek istiyorsun?" Kız bana bakarak "Hadi göster onlara Athena! O muhteşem kaslarını göster"

Zaten zar zor tuttuğum nefsim öfkelenmeye başlamamla birlikte şimdi katlanılmaz bir haldeydi. Derin bir nefes aldım. Ya o kızı parçalayacaktım ya da başka bir şeyi. Öğretmen "Göster bakalım" diyince sessizliğimi bozdum. Hırlamamaya çalışarak "Benimle dalga mı geçiyorsunuz?" artık saldırı moduna geçmiştim.

Öğretmen "Baş mı kaldırıyorsun yani?" Üstüme yürüyordu. Bütün vücudum öfkeden titriyordu. Boğazımdan kaçan küçük bir hırlamayla artık kendimi tutamayacağımı anlamıştım. En son üstüme Woo Bin yürümüştü onun gibi  mutantı devirmiş biri olarak öğretmeni parçalamam saniyemi bütün sınıfı parçalamam ise saniyelerimi alırdı.

"Unutma ilk kural öğretmen ne derse o!" dedi. Dişlerim uzamaya ten rengim değişmeye başlamıştı hemen kapüşonlumu kapattım. Tek bir sözde onu parçalara ayıracaktım. 

Tam dibimde bittiğinde o güzel kan kokusunu aldım. Son demlerimi yaşarken biri  "Bay Güven bu yaptığınızın ne anlama geldiğini biliyorsunuz değil mi?" dedi. Uzun boylu gözlüklü biriydi. Saçları yüzüne düşüyordu. Bay Güven geri çekildi "Ne anlama geliyormuş?" ona doğru yürümeye başladığında sakinleşmeye çalışıyordum ama bir kere kışkırtılmıştım ve intikam istiyordum. Aralarında tartışırken öğrencinin bir şey demesiyle öğretmen geri çekildi. "Athena, Berk okulu 5 tur koşun. Geri kalanı serbest" 

Hiç itiraz etmeden koşmaya başladım belki bu beni biraz rahatlatırdı.  Ancak 5 turu koşmam sadece 2 dakikamı almıştı. Hemde hızlı yürüyüşle.

Su içmek için  yere koyduğum çantamın yanına gittiğimde çantamın sırılsıklam olduğu ve telefonum çalışmadığını gördüm. Üstünde kuru  bir kağıt vardı. "Bu daha başlangıç güzelim" yazıyordu. Pekala bugün birileri ölecekti.

Ama malesef kimseyi öldürmedim. Hayatımda ilk defa hür irademle birilerini canlı bırakmıştım ve bu beni mahvediyordu. Öldürme dürtüme karşı koymaktansa ölmeyi yeğlerdim ama şimdi sadece saklanıyordum. Gresvenor her neyin peşindeyse en kısa sürede halletmesi gerekiyordu yoksa ben bu baskıyla tüm dünyayı yok edeceğim.

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin