"Seni görmeden de öldürebilirim aptal!"

32 4 0
                                    

Uyanır uyanmaz evdeki yabancı koku ilgimi çekti. WooBin yanımda çırılçıplak yatarken "Kim lan bu?" demişti. Omuz silkip "Bilmem ama ağız sulandırıcı" dedim gülümseyerek. Beni kendine çekip gülümseyerek "Sen daha ağız sulandırıcısın" demişti.

Onu itip "Bütün gün yataktayız valla sinir geldi. Kalk!" diyip duşa fırladım. Güzel bir duştan sonra aşağı inip hazır olan kahvaltıya oturdum. "Andy eve kız mı attın yine?" dedim ağzıma bişeyler tıkıştırırken.

Sigarasını çekerken boğulan Andy'nin sırtına WooBin vururken "Dostum bizimle paylaşmalıydın. Çok güzel kokuyor"

"Ne.ne saçmalıyorsunuz? Ben eve kız falan atmadım" panikle etrafa bakan Andy'e karşılık. Kollarımı göğsümde birleştirip "Öyle mi? Geçen ki kızı ben mi getirdim eve? Üstelik cesedi de salonda bırakmışsın! Temizleyene kadar canım çıktı!"

Woo Bin beni desteklercesine kafasını sallarken "Yazıklar olsun sana! Üstelik bizimle paylaşmadın" demişti. Kafasını sağa sola sallayıp "Ceset nerde? Yine odandaysa gidip bakacağım bir iki damla vardır bize de" dedi yukarı adımlarken. Andy bağırarak "Odamda bişey yok!" demesiyle WooBin pis bir gülüş atıp koşmaya başladı.

Andy de peşinden gitti. Bense kahkahalar eşliğinde kahvaltıya devam ettim. Yukardan gelen boğuşma seslerine gülerken "Rahat durun aptallar. Polisi buraya toplayacaksınız!" diyip dışarı çıktım. "Ben ormana gidiyorum biraz çalışacağım" Camdan atlayıp önümde biten WooBin "Yukarsı boş. Bende geleyim senle" dedi sesindeki hayal kırıklığıyla. "Üzgünüm bebeğim. Sana yenisini buluruz" dedim yürümeye başladıktan sonra.

~~●~~

Havalanıp yere düştükten sonra WooBin'in gelen yumruğundan kaçmak için sağa yuvarlandım ve bacaklarımı boynuna sarıp havalandım.

Boğazını ısırmak için hamle yaptığımda beni engelleyip omzundan atmaya çalışsa da boşunaydı. Bir sonraki hamlem havaya zıplayıp takla attıktan sonra dizine vurmak olmuştu. Dizlerinin üstüne düşen WooBin son anda geriye kaçıp kurtulurken ben bir sonraki hamle için işe koyulmuştum. Ağaca tırmanan WooBin'e gülümseyip "Benden asla kaçamazsın. Bunu biliyorsun" dedim.

Ormanda yankılanan kahkahası "Öyle mi dersin?" demesiyle kayboldu. Kokusunu yerden takip ederken aniden yönünü değiştirdi. Aldığım kan kokusuyla duraksadım. Yanımda biten WooBin "Avlanalım mı?" Kahkaha atıp "Birde soruyorsun" dedim ve koşmaya başladım.

Pusuya yattığımızda etrafı kolaçan ettim. Avcı yoktu. WooBin benden önce davranıp avlamaya başlamıştı bile. "Ya! Hain!"

"Ama bebeğim!"

Önümde koşan insanı yakalayıp kendime çekerken "Sus! Bunu sonra konuşacağız!" dedim kendimi kaybetmeden hemen önce.

Avdan sonra kahkahalar eşliğinde eve doğru yürümeye başladık.

Üstümüz başımız çamur içindeydi. Ana yola çıktığımızda WooBin'i şaka amaçlı ittirdim ama gücümü kontrol edemediğim için hafif fırlamıştı.

Yere düşmeden toparlayıp "Bebeğim yine formundasın ama ben daha formumdayım" diyip bana doğru koşmaya başladı.

İnsan içinde olduğumuz için normal davranmaya çalışarak koşmaya başladım.

Beni yakalayıp üstüme çökerken "Taşı beni" demişti.

"Seni mi taşıyım? Altında ezilirim" dedim kaçmaya çalışırken koca bir kahkaha atıp "Öyle mi dersin?" diyip iyice yüklenmişti.

Evet onu taşımakta bir sorunum yoktu. Bu koca adamı kucağıma alıp bir bebek gibi taşıyabilirdim ama burada değil.

Kollarından kurtulup deniz kenarına doğru koşmaya başladım. Sahile vardığımızda bir çok insan kumsalda oturmuş kahve içip sohbet ediyordu. WooBin bana yetişmeden hemen önce sahile koştum ve denizle aramdaki mesafeyi kapattım. "Bak en sevdiğin yer" dedim gülümseyerek WooBin'e. Bana göz devirip "Ya ne kadar severim bilemezsin" dedi ve aradaki mesafeyi kapattıkça ben geri gidip suya daha da yakınlaşıyordum.

"Buraya gel" kıkırdadım "Neden?"

"Bak sonu kötü biter" büyük bir kahkaha atıp "Öyle mi? Mesela nasıl biter?" Çapkın bakışlar yollarken yere oturdu "Bunu senin tahmin etmen gerek. Ama sana bir ipucu... ev"

Yanına koşup üstüne çöktüm "Sanmıyorum bebeğim. Boşuna hayaller kurma" beni anında kucağına çekerken "Hayal olduğunu kim söyledi?" dedi. Gülümseyip bir öpücük verdikten sonra "Hadi git bize bira al. Hava çok güzel bugün" dedim.

Saçlarımı okşayıp "İki dakikaya geliyorum" dedi ve kalkıp gitti. Bense kafamı kaldırıp gökyüzünü izlemeye başladım. "Hey güzellik! Buralarda yeni misin?"

Önümde biten gençler manzaramı kapatıyordu "Çekil göremiyorum" dedim kaşlarımı çatarak. "Ama ben dünyanın en güzel manzarasını izliyorum" dedi saçlarıma doğru uzattığı eli ittirip "Çekil" dedim tekrardan. Arkadaşları alayla gülerken "Çeksene beni" demişti tekrar uzanırken. Tuttuğum elini çevirdim "Git başımdan" dedim.

Acıyla gülümsesede "Ooo haşin kız. Severim" demesiyle WooBin ensesinden tutup çocuğu kaldırdı "Ooo cesaretli insan. Severim" dedi ve çocuğu geriye doğru fırlattı.

Arkadaşları kavga için hareket ettiklerinde gülümsedim eğlenceli olacaktı.

WooBin birinin kolunu kırarken diğerini tekmesiyle savuşturmuş zavallı sonuncusunun ise denizi boylaması bir olmuştu.

Kıkırdadım "Oooo dövüşen erkek. Severim" dedim az önceki konuşmaya itafen. WooBin ise yanıma çöküp "Başka şeylerde yapabilirim" dedi.

Koca bir kahkaha attım "Evet her şeyi yapabilirsin ama asla şıpagat açamazsın"  Beni omzuyla ittirip "Benim gibi koca adamların şıpagat açması fizik kurallarına aykırı" dedi söylenerek.

 "Bunu bana uçabilen biri söylüyor" dedim.
~~●~~

Uzun bir süre sahilde takıldıktan sonra yarın okul olduğu için erkenden eve geldik. Evde hala aynı koku vardı sadece daha baskındı.

Mutfağı incelediğimde gülümsedim ve koltukta oturan Andy'e döndüm. "Kimi saklıyorsun?" Şaşkınca bana bakan Andy "N.ne?" demişti. Yarı çıplak inen WooBin "Kekeledin" dedi gözleri kısık bakarken.

İkimizde kollarımızı göğsümüzde bağlayıp "Onu bizden saklıyorsun! Görüşümüzü engellemeyi kes! Seni yakaladık!"

Gülümseyip "Nasıl anladınız?" dedi.

"Birincisi evdeki koku çok yoğun" dedi WooBin bende devam ettim "İkincisi mutfakta iki kirli tabak var"

"Ve son olarak ev tertemiz" diyip sonlandırdı konuşmayı WooBin.

Andy gerinip "Pekala en azından iyi iz sürücü olduğunuzu yine kanıtladınız" dedi ve onu saklamayı bırakarak görüşümüzü geri verdi. "Seni orospu çocuğu!" diyip Andy'nin üstüne atlamak üzereyken WooBin beni havada yakaladı.

"Bırak beni!" WooBin'in beni tutan kolunu kırıp aradan sıyrıldım ve Andy'nin üstüne atladım. Beraber masaya çarptık ve ortadan ikiye ayrılan masanın parçaları bedenlerimize saplandı. Andy art arda salladığım yumruklardan kaçarken beni üstünden atmaya çalışıyordu.

Gözlerimi kör ederken acı bir kahkaha attım "Seni görmeden de öldürebilirim aptal!" Boğazını parçalamak için hamle yaptığımda bir çığlık koptu "Athena! Yapma!"

Dururken sesin olduğu yöne döndüm. "Ne dedin?!" Öfkeyle kalkıp kollarımdaki tahta parçalarını çıkardım.

"Neden buradasın? Senden besleniyor farkında değil misiniz?" WooBin kolunu düzeltip Eddith'in önüne geçti. "Ona zarar veremezsin!" Gülümsedim "Neden? Lezzetli koktuğunu sende biliyorsun!"

Andy anında Eddith'in yanına geçip "Uzak dur ondan! Seni daha öncede öldürdüm yine öldürürüm" Acı ve sesli bir kahkaha patlatıp "İyi be! Ona dokunmam! Ama ondan bir daha beslenirsen seni öldürürüm!" dedim tiksintiyle ikisine bakarken.

Andy korkudan titreyen Elizabeth'i kucağına alıp kayboldu.

Bense ortalığı toplamaya başladım. "Neydi şimdi bu?"

"Eddith'in ciddiyete ihtiyacı vardı? Hayata toz pembe bakıyor. Andy sinirlendiği zaman onu bir saniyede öldürür!" 

"Ama öldürmeyecek" 

"Nasıl? Öfkesini sen biliyorsun! Gresvenor olmadan onu durduramayız ve eğer Eddith'i yanlışlıkla öldürürse...." 

WooBin derin bir nefes aldı "Dünya'nın sonu gelir" dedi. 

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin