"Sebebini bir bilsem?"

67 4 0
                                    

Büyük evi yavaşça süzdüm. İçeride yalnızca bir kişi vardı. Sesin geldiği yöne baktığımda camdaki Ares gülümseyerek el salladı ve hızlı adımlarla aşağı indi. 

Kapıyı açıp "Burada ne işin var?" demişti kocaman bir gülümseme ile. Omuzlarımı silktim "Bilmem. Kendimi burada buldum sadece" dedim. Beni içeriye davet edip "Çay? Kahve?" etrafa bakındım "Çay olur" hızlı adımlara mutfağa ilerlemiş ve su kaynatmak için ısıtıcı doldurmaya başlamıştı. "Kalbin çok hızlı atıyor" 

"Ah! Üzgünüm" gülümsemesi hiç durmuyordu "Yüzünden o aptal gülümsemeyi sil! Sinirlerimi bozuyorsun" omuz silkti "Elimde değil. Seni özledim" kaşlarım kalktı "Neden?" 

"Neden ayrıldığımızı bilsen....." 

"Anlat o zaman!" kafasını sağa sola salladı. "Yapamam. Diğerleri beni öldürür" 

"Seni korurum" Gülümsemesi tekrar yayıldı "Beni o vahşilerden tek başına koruyabileceğini hiç sanmıyorum" demlediği çayı bana uzattı "Bu konu onları ilgilendirmez" 

"Neden buradalar sanıyorsun. Onca zamandan sonra neden şimdi geldiler?" çaydan bir yudum aldım ve masaya yaslandım "çünkü kalabalıksınız" kafasını hayır anlamında salladı "Çünkü senin ailen biziz." 

"Birbirimize benzemiyoruz" diyince kahkaha attı. "Yıllar önce Eddith seni bir uçurumun kenarında düşüp ölürken gördü normalde kadere asla engel olmayız ama o gün.... Bilmiyorum..." 

"Anlat" sesimde emredici bir ton vardı ve karşı koyamıyordu "Seni o gece uçurumun kenarında düşerken gördüm... oradaydım... Zihnin...." 

Korku filmi izliyormuş gibi ona bakarken "Bilmiyorum koşup seni yakaladım tamam mı? Doğrusu buydu" derin bir nefes aldım. "Sanırım gitmeliyim. Çay için teşekkür ederim." 

Kapıya doğru adımlarken "Gitme biraz daha kal" dedi. "Sonra tekrar uğrarım"  

~~●~~

"Demek onun yanındaydın" gülümsedim "Yaralarımı iyileştirebilseydin senin yanında olurdum" dedim. Viskisinden bir yudum aldı "Mutantlar için doktorluk okulu falan var mı?" çantamı yere atıp "Bilmem" elindeki viskisini alıp kafama dikledim "Hey! Daha 16 yaşındasın. Alkol yasak küçük hanım" ona dil çıkardım "WOW! Bir hafta cezalısın. Şimdi odana küçük hanım" 

Şakalaşmak için üstüne atladığımda beni kollarıyla sarıp sıkıştırdı "Tuzağıma düştün!" kollarında debelenirken "Bırak beni!" dedim acıyla inleyerek. "Bırakmazsam ne yapacaksın. Isıracak mısın?" 

"Hayır o güzel götünü tutuşturacağım" resmen beni yere atarak "Görüm konusunda hassasım bunu biliyorsun." 

"Götünden daha iyi yerlere sahipsin!" 

"Mesela?" meraklı sorusuna hınzırca gülümsedim "Asla söylemem" 

"Sevişme faslınız bittiyse yemeğe gelin!" Andy'nin bıkkınlık dolu sesi ile gülümsedim "Söylesene seni hayatta tutan nedir?" WooBin kendine bir sandalye çekip oturdu "Gresvenor!" kafamızı onaylar anlamda salladık. "Pekala keş dostum bu gece gidip dağıtalım mı?" Andy'nin gözleri parladı "Yunanistan'a geçelim!" 

"Olur bana uyar." ardından bana döndü "Üzgünüm yarın gitmem gereken bir okulum var" WooBin derin bir nefes alıp anlını ovaladı "Bunu dememişsin gibi yapacağım." kıkırdadım "Üzgünüm dostum ama dedim bile" beni yakaladığı gibi dışarı koştu "Ne yapıyorsun?" 

"İnsanların içinde beni yakamazsın güç gösteremezsin....." derin bir nefes aldım "İndir beni" dedim sakince "Yunanistan sınırında indireceğim." 

Aniden "İMDAT. BU ADAM BENİ KAÇIRIYOR!" diye bağırmaya başladığımda etraftakiler toplanmaya ve   tepki göstermeye başladığında Andy "Burada olay falan yok. Olanları unutun ve yolunuza gidin" demesiyle hiçbir şey olmamış gibi herkes kendi yoluna döndü. "Sikeyim seni Andy! Hani güç kullanmak yoktu!" 

Andy omuz silkip "Kimse anlamağı sürece kural geçersizdir"

*********

Son damlasına kadar tükettiğim avımın cansız bedenini kısaca süzüp yere bıraktım. Üstüm başım kan içindeydi göz devirip "Duş almam gerek" dedim. Andy "Eve dönsek iyi olur. Güneş doğdu." 

"Pekala önce üstümüzü değiştirelim. Ondan sonra Athena'yı okula atar ve güzel bir uyku çekeriz" 

"Hiç adil değil!" WooBin bana sırtını döndü "Atla. Eve gidene kadar uyumana izin veriyorum" dediği gibi sırtına atladım ve kafamı koyduğum gibi uyuyakaldım. 

Uyandığımda okul sıramdaydım temiz ve giyinmiş bir şekilde. Omuz silkip gerindim ve bu işkencenin bitmesini bekledim. 

Okul çıkışında yine yeniden Büyük evdeydim. "Buraya çok sık uğrar oldun" gülümseyen Ares'e döndüm "Evet farkındayım" ormanın içini gösterip "Biraz dolanmak ister misin?" Omuz silktim "Olur"

Sessizce bir süre yürüdükten sonra "Seninle bu şekilde çok yürürdük" dedi. "Yani daha samimi ve eğlenerek eskiden  bu kadar hızlı ve güçlü olmadığın için bana zarar vermiyordun" kafamla onayladım "Şimdi tek bir el hareketiyle kafamı gövdemden ayırabilirsin değil mi?"

"Muhtemelen" gülümsedi. "Seninle yapmaktan en zevk aldığım şey neydi biliyor musun?" 

"Neydi?" 

"Manzara eşliğinde şarap içerken sohbet etmek." diyip eliyle önümüzdeki dalı yolumuzdan çekti. Ortaya çıkan güzel manzaraya gülümsedim. Piknik örtüsü şarap ve minik atıştırmalıklar. "Eddith" dedim. Gülümsedi "Onunla görülecek bir hesabım var" 

Daha sonra oturup sohbet ettik ama bana tamamen yabancıydı rahatsız hissettiriyordu. Yanımda WooBin'in olmasını diliyordum Ares'in değil. Yinede haksızlık yapamazdım sohbeti iyi biriydi. Saatlerce ettiğimiz sohbetin ardından gerinip "Artık gitmeliyim" dedim ve ayağa kalktım "Pahalı şarap için teşekkür ederim ayrıca sohbet içinde." 

"Ama keyifli vakit geçirmedin?" dedi. Omuz silktim "Zihnimi okuyan sensin" gülümsedi "Zihnini koruyan bir şey var sana söylediğim günden beri okuyamıyorum." 

"Muhtemelen Andy'dir. Özel hayata saygı duyulmasını ister" başıyla onayladı. "O halde tekrar görüşecek miyiz?" yüzündeki bakış bana çok tanıdık gelmişti. "Sence? Kendimi istemeden burada bulduğum sürece....sanırım görüşeceğiz" 

*******

Ormanda eve dönmek için koşarken "O adamda ne buluyorsun?" WooBin yanımdan koşmaya başlamıştı "Hiçbir şey" kolumdan yakalayıp durdurdu "O halde neden onca saattir...." elimle onu durdurdum "Onca saattir bizi mi izliyordun?"  rahatça omuz silkip "Yoooo" demiş ve koşmaya başlamıştı "Seni sapık!" peşinden giderken onu yakalamaya çalışıyordum ama çevik hamlelerle benden kaçıyordu. En sonunda üstüne atlamış ve beraber metrelerce sürüklenmiştik. Zarar görmemem için beni kollarıyla sarmıştı sonunda durduğumuzda "Neden her gün onlardasın?" demişti gökyüzüne bakarken. Kafamı göğsüne yerleştirip "Sebebini bir bilsem?" 



  

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin