"Kalbimi kırıyorsunuz?"

43 5 0
                                    

Gece Woo Bin'in gazabından korunmak için eve o uyuyunca dönmüştüm ve aşırı yorgundum. Üstelik okula gitmem gerekiyordu.

Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzarayla şoka uğradım. WooBin tam burnumun dibindeydi ve nefesi yüzümü yalıyordu.

"Günaydın sevgilim" dedi tehditkar bir tonda "Günaydın" dedim ve çekilmesini bekledim. "Çekilsene artık" ona bakmaktan gözlerim şaşı olacaktı. "Dün gece..." panikle yana kayıp "Okula geç kalacağım." dedim ve hızla banyoya girdim. Onca zamandan sonra okulu bu kadar seveceğim aklıma gelmezdi. 

İçerden duyduğum sesle "Bu iş daha bitmedi" dedi ve dışarı çıktı.

Ben hızlıca hazırlanmış WooBin ile karşılaşmamak için odamın camından atlamaya karar vermiştim ki dünde oradan çıktığım için muhtemelen tam şuan camımın altındaydı. Andy'nin odasına daldım "Günaydın yakışıklı" diyip camdan atlamış ve bahçedeki çitten atlayıp caddeye çıkmıştım ki WooBin tam önümde belirdi. "Nereye sevgilim?" Gülümsedim "Okula gidiyorum" dedim ve ekledim "Neden kapımızı kullanmıyorsun?" iğneleyici tonunu görmezden gelerek "Değişiklik olsun istedim" demiş ve yanından geçip "Neyse geç kalacağım" demiştim ki elini elime kenetleyip  "Seni ben bırakırım" dedi. Elinde montum vardı "Üşütmeni istemem" yüzündeki tehditkar gülümsemeye güldüm "Aklından her ne geçiyorsa vazgeç" montumu sakince omuzlarıma atıp tekrar elimi tuttu.  "Aklımdan geçenler seni bir hayli zorlayacak" derin bir nefes aldım "Bak! Dün geceyi haketmiştin." Sesli bir kahkaha atıp aniden ciddileşti "Bu beni öylece bırakıp gidebileceğin bir şey değil" 

"Sende defalarca boynumu kırmasaydın!" 

"En azından huzurlu bir şekilde uyudun!" sinirle soludum "Kendime gelmek için kaç kişiyle beslenmem gerekti biliyor musun!?" 

"En azından beslendin!" Okulun önüne gelmiştik bile "Az bile yaptım. Daha ileri giderdim..." dudaklarımdan hissettiğim baskıyla onun dudaklarını ısırdım. Geri çekilip gülümsedi "Oynamak mı istiyorsun. Peki o zaman" demişti yüzündeki pis gülümseme ile.  "Bu savaş demek" dedim ve okul sınırlarına girdim arkamdan "Bende seni seviyorum. Gözlerinde bugün çok güzel" diye bağırdı Türkçe bir şekilde. Bense ceplerimi kontrol ettim  "Seni pislik Lenslerimi mi aldın?" Kahkaha atarken elindeki lens kutusunu gösterdi.

"Çabuk onları geri ver" omuz silkti "Dersin başlamış bak" dedi ve yürümeye başladı "Seni öldüreceğim" dedim ve saçlarımı öne atıp sıraya girdim.

Beden eğitimi öğretmeni hala bana sapık gibi bakıyordu. "Athena!" Kafamı kaldırmadan "Efendim" dedim. "Gözlerini görmek istiyoruz" diyince bütün sınıf tezahürat yapmaya başladı.

Gözlerim normalde griydi ama dönüştüğümde kırmızı oluyordu. Gülümsedim ve sadece bay Güven'in beni görebileceği şekilde kafamı kaldırdım.

Gözlerim kırmızı ve dişlerim uzundu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerim kırmızı ve dişlerim uzundu. Yüzündeki korku ifadesiyle kahkaha attım. "Ne oldu bay Güven?. Gözlerimi beğenmediniz mi?" Kekeleyerek "Ha. Hayır...." dudak büzdüm "Korkunç mu görünüyor? Oysa beni sevdiğinizi sanıyordum." Kafamı yana yatırıp "Kalbimi kırdınız" ona doğru yürümeye başladığımda sendeleyerek yere düştü elimi ona uzattığımda "Do.dokunma bana" korkuyla bağırırken herkes olaylara anlam vermeye çalışıyordu. Yere çömdüm ve yüzüne dokundum "Çok güzel kokuyorsunuz bay Güven" kulağına eğilip "Kanınızın tadına bakmak için sabırsızlanıyorum." Ayağa kalkıp koşarken "Hadi ama! Siz istediniz!" Sınıfa dönüp "Herkes şahit ona bakmamı isteyen kendisiydi. Ben bir şey yapmadım" dedim zafer gülümsemesiyle.
~~●~~

Okul çıkışı bay Güven ile karşılaştık koşarak yanına gittim "Bay Güven neden benden kaçıyorsunuz? Beni umutlandırıp gitmeniz kalbimi çok kırıyor?" O koşarak uzaklaşırken arkasından el salladım ve bağırarak "Sonra görüşürüz" dedim.

Belime dolanan ellerle gülümsedim "Merhaba sevgilim" ona doğru dönüp "Burada ne işin var?" Beni kucaklayıp "Okul çıkışı seni kafeye götürmeye karar verdim. Sonuçta liselisin. Siz seversiniz böyle şeyleri" ona yumruk atarken "Bu yaşta elalemin ağzına düştüğüme inanamıyorum" kahkaha artarken beni yönlendirmeye başladı "Tabi ya. Bunadın iyice sen" kollarından kurtulup "Bana diyene bak. Yürürken zorlanıyorsun sana baston alayım mı?" dedim.

Daha önce asla gelmediğim ve büyük ihtimelle tekrar gelmeyeceğim kafeye gözattım okuldan bir çok kişi ordaydı "Evimizin suyu mu çıktı?" Gülümsedi "Dün yaktığından beri evet." Omuz silktim "Böylece beni sinirlendirmemen gerektiğini 2 kere anlamış oldun"

"O konuya gelirsek hala ödeşmedik" ağzım açık bir şekilde "Nasıl ödeşmedik. Senin yüzünden bütün gün boynum aşağıda gezdim" kısık bir kahkaha attı "O sadece şakaydı. Dün gecenin bir cezası var" biz konuşurken bir kaç kızın sürekli masamıza bakıyor oluşu dikkatimi çekmişti. En sonunda dayanamayıp yanımıza geldiler "Pardon Koreli misiniz?" Kızların Korece konuşmasına  şaşkınlıkla bakarken WooBin sakince "Evet" dedi.

Kız elini uzatıp kendini takdim ettikten sonra pat diye "Sevgilin olur musun?" diyince ayağa kalktığım gibi kızı boğazından yakalayıp havaya kaldırdım "O benim!" WooBin ilk kahkahadan sonra beni geri çekti "Sakin ol şampiyon." Tekrar hamle yapmamam için beni göğsüne bastırırken "Üzgünüm kızlar. Sahipliyim" dedi. "O soğukla mı?" diyince kız WooBin "Evet o soğuk ve ölümcül kız sizi parçalamadan yok olsanız iyi olur" dedi. Çıkan boğuk sesimle "Bırak beni!" Beni sırtına atarken "Bırak dedim sana! Benden iri olman hiçbir şeyi değiştirmez biliyorsun" sürekli kahkaha atıyor olması sinirlerime dokunuyordu.

~~●~~

Eve vardığımızda beni yere indirip "Bu yaptığın süper seksiydi" dedi ve dudaklarıma yapıştı. Onu geri itip "Sana daha seksi bir şey göstereyim mi?" Tüm açlıkla gözlerime bakarken "Senin önünde onları öldüreceğim. Süper seksi bir şekilde" son cümlemi baskılayarak söylemiştim.

Hızla beni duvara yaslayarak "Ondan önce cezanı çekmelisin?" Şuan çok kötü kışkırtılıyordum "Şimdi değil WooBin. Keyfim yok" hızla kollarından sıyrılırken üstümü çıkartıp kum torbasına yöneldim.

Saatlerce öfkemi atmaya çalışmış en sonunda aşırı yorgun düşmüştüm. Her yerim su içindeydi. Nefes nefese kendimi yere attım.

Bana doğru uzatılan havluyu alıp terimi sildim. WooBin yanıma çöküp "Neyin var?" Hala nefesimi düzenlemeye çalışıyordum "Yok bir şey!"

"Seni senden iyi tanıyorum. Şimdi öt bakalım" üstümde kullandığı güçleri yüzünden konuştum "Seninle sevgili olduğumuzdan beri farklısın. Sen de beni kısıtlıyorsun. Kimseyi öldüremiyor ya da zarar veremiyorum. Sende diğerleri gibisin" ayağa kalktım "Benim sevdiğim WooBin bu değil" beni geri çekip "Seni kısıtlamıyorum Athena. Sadece ölmemen için yardım ediyorum" kollarından kurtulmaya çalışırken "Siktir et Saja." dedim ve kollarından kurtulup "Ne zamandan beri kurallara uyuyorsun?" ona zarar vermemek adına orayı terk ettim.


MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin