"Zihnimi okumaktan vaz geç"

370 19 0
                                    

Gözlerimi açar açmaz ayağa kalkmış ve susuzlukla birlikte kendini gösteren aşırı yorgunlık haliyle yere düşmüştüm. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum ve biran önce buradan kurtulmalıydım. Tekrar hapsedilmeyi göze alamazdım.

Odayı keşfe çıktığımda camın karşısındaki inanılmaz manzarayla karşılaşmıştım. Neredeydim? Hangi ülke? Bu değişik kokularda neydi? Kaç gündür uyuyordum? 

Odanın kapısı çalındı ve içeri çıtı pıtı bir kız girdi beline kadar uzanan saçları vardı.  "Sonunda seni gördüğüm için çok mutluyum uzun zamandır seni izliyordum" dedi sevecen bir şekilde.  Bense bana yaklaşmasını tehdit olarak algılamış ve hırlamaya başlamıştım. "Ah! Üzgünüm ben Eddith ve sana zarar vermeyeceğim" Bedenimi saran huzurla kaşlarımı çattım. "Soruların olmalı cevaplamak için çok zamanımız var ama ondan önce bırakta sana neler olduğunu anlatayım" dedi.

Ve bir iki saat içinde her şeyi bana özetledi. Ben susuzluktan ölürken. Eddith hiç durmadan ailesi hakkında bilgi veriyordu. Aileyi yöneten yani alfaların -onlar o şeklide seslenmeyi tercih etmişti- Stevan adındaki en yaşlı kişiymiş ayrıca Eddith'in öz babasıymış. O ve ailesi normal insanlar gibi yaşıyorlar hatta toplum içinde çok rahat bir şekilde dolaşabiliyorlarmış. Eskiden saklandıklarını ama bir yerden sonra sıkılıp normal yaşamak istediklerini fark ettikten sonra insanlığa şans vermeye karar vermişlerdi. Hatta çok ünlü bir kitap serisinin yazarı ile arkadaş olduğunu ama kitabın konusunun bir kısmının onlar ile alakalı olduğunu öğrenince şaşırmıştım. Acaba kitabı dha önce okumuş muydum? Yinede bu hayat tarzı benim öğrendiğim her şeye karşıydı.

Konuşma sırasında neredeyse bütün sorularımın cevabını bulmuştum.

"Demek uyandın bir on yıl daha uyursun sanıyordum" dedi daha önce duyduğum ses. Kaşlarımı kaldırmış ona bakarken gülümsemiş ve gözlerimin içine bakıp "Ben Ares tanıştığıma memnun oldum." demişti. Bir mitolojik isim daha!

Yüzündeki gülümseme yayılmış "Mitoloji asla peşini bırakmıyor sanırım" demişti. Ardından yüzündeki gülümseme gitmiş onun yerine hüzün almıştı. "Yaşadıkların çok ağır. Bunları sana unutturmak için her şeyi yapacağım" 

Eddith büyük bir heyecanla şakıdı  "Bize katıl Athena sana insanlar gibi yaşamayı öğretiriz." Ona verecek bir cevabım yoktu. Buna hazır değildim olmayacaktım da.Kendi yolumu çizmeliydim. Artık yalnız yaşamanın vakti gelmişti.  Eddith sorusuna cevap beklemeden kolumdan çekip "Güzel hadi gel ailenin diğer üyeleriyle tanış. Gerçi bunlar sadece yüzde beşi daha fazlayız zamanla onları da tanırsın." Ben daha ne olduğunu anlamadan merdivenlerden iniyordum. Gücüm yoktu bu yüzden beni çekiştirmesi kolay olmuştu.

Aşağı indiğimizde herkes uzun zamandır beni bekliyor gibiydi hepsi güler yüzle beni karşıladı. Yüzlerindeki sabırsızlık ilgimi çekti  sanki buraya geleceğimi çok önceden biliyorlardı ve şimdi beni gördükleri için rahatlamış gibiydiler. 

Susuzluğumla baş edemiyordum. Nabızları kulaklarımda uğulduyordu. Ares bana doğru beklemediğim bir hamle yapmasıyla bende karşı atağa geçip  saldırmak üzere hamle yaptım. Durdu ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol! Sakin..." geri çekildi. "İstersen biraz avlanabiliriz ve sende kendine gelirsin." Pozisyonumu bozmadan kafamı salladım. Avlanmak iyi gelecekti.

Bir kaç insan öldürdükten sonra kendime anca gelmiştim. Ama Ares istediğim kişileri değil onun seçtiği kişileri öldürmeme izin veriyordu. Bu konuda çok fazla kavga ettik. "Bırak beni!" Omuzlarımdan tutmuş beni çalılığa geri sokarken "Ondan uzak dur. Ailesine gidiyor. 5 aylık bir bebeği var" göz devirdim "Bundan banane"  sinirle başını ovup ilerdeki adamı gösterdi "İşte şu adam. O bir sapık. Git ve.."  o daha kelimelerini tamamlamadan ben çoktan adamı yakalayıp boynuna dişlerimi saplamıştım. 

~~●~~

Eve döndüğümüzde karar alınmıştı. Benimle bu yola çıkacak kişi Ares idi.. Hiç düşünmeden "Neden O?" dedim. O da beni destekleyerek "Evet neden ben?" Eddith ona bir bakış attı bunun üzerine Ares boynunu eğmiş "Pekala. Tamam." diyerek yenilgisini üstlenmişti.

Bense şok içinde "Tamam olan ne? Beni aydınlatın. Hemen!" 

Ares gülerek  "Yakın zaman da öğrenirsin Başımın belası" tamam şimdi tam burada onu öldürecektim. "Ne ne ne?" Çıldırdım. Kafayı yemek üzereydim. Bu insanlar kimdi ki bana eğitim verecekti. Evcil hayvan mıydım ben? 

Güldü "Evet beni duydun. Başımın belası." onu öldürmek için hamle yapacağım sırada içime doğan huzur ile sakinleşmiştim. Ama ona galip gelip "Kim lan bu duygularımı kontrol eden?" 

Aralarından utangaç olan biri "Benim" demişti. Sonra daha da geri çekilerek sanki yok olmak istiyormuş gibi "Üzgünüm elimde değil." demişti. İçimde bir yerlerde hissettiğim acıma duygusu beni gafil avlamış ve sadece bu seferliğine öldürmemek için kendimi dizginlemiştim. Bu yaşadığım duygu benim için garip ve bir o kadar yabancıydı. Ares gülümseyip "Biz ona vicdan diyoruz" diyince "Zihnimi okumayı kes aptal herif" dedim hırlayarak. 

Omuz silkip "Elimde değil güzellik" diyip göz kırpmıştı.

"Seni öldürmemem için bana bir sebep sun" 

"Yakışıklıyım , seksiyim ve zekiyim" kusuyormuş gibi yapıp "Bak ne diyeceğim burada kalmaktansa ölmeyi yeğlerim" demiştim. "Seni öldürmezler. Yakalayıp kanını kuruturlar. Bunun için sonsuza kadar seni yaşatırlar" 

Aralarında isminin Emily olduğunu öğrendiğim kadın gözlüklü, ortalama boya sahip zayıf ama kaslı biriydi. "Bırak seni kokumuzla saklayalım. Dünyadaki en kalabalık mutant ailesiyiz. Seni ancak bizim kokumuz saklar" 

"Bir saf kan olduğumu falan sanıyorsanız yanılıyorsunuz" dedim gülerek. David ise "Sen bir saf kansın" dedi. Kaşlarım anında havaya kalkarken Ares "Nasıl desem...onun kanından dolayı oluşan bir mutasyon değilde...kendi kanın mutasyona uğraması sonucu oluşan bir durum seninki... sadece küçük bir yanlış anlama" dedi.  

*****

"Bu kadar ısrarcı olma sebebiniz ne?" 

"Çünkü bazılarımız sizin gibi güçlü mutantları avlayıp kanlarıyla besleniyor. Bazıları taşıyamayıp ölürken bazılarının güçlerinin artmasını sağlıyor."

Kaşlarımı havaya kaldırıp "Siz kanımı istemiyorsunuz çünkü?"

David gülümseyip "Çünkü güç sadece yüktür Athena. Biz yaşayıp ölmeyi tercih ediyoruz.  Bazılarımız ölümsüz olarak doğarken bazılarımız ölümlü olarak doğuyor. Annem ve babam ölümsüz Alice Eddith ve Ares'te  öyle. Daha tanışamadığın aile üylerinin bir kaçıda ölümsüz." dedi. 

"Peki sen?" Omuz silkip "Ölümlüyüm. Yaşlanıyorum ve bir kaç kronik hastalığım var" şaşkınlıkla ağzımı aralarken "Nasıl yani?" demiştim "Kanseri yeni atlattım. İltihaplı romatizmamda var" 

Sohbeti bölen Ares "David çabuk gelmen lazım. Hannah ilk adımlarını atıyor" David heyecanla kalkıp giderken ben orada kalmış ve ne yapacağımı sorgulamıştım. Kapı tekrar açılıp "Düşünmekten vazgeç ve kafana göre yaşa Athena. Beynin patlayacak yoksa" diyen Ares'e kısa bir bakış atıp düşüncelerime geri dönerek "Kafamdan çık!" demiştim. 

Omuz silktim belki de haklıydı birazda olsa akışına bırakıp bu yaşam tarzını deneyebilirdim. "Evet Haklıyım" demişti Ares bilmiş bir şekilde. 

"Siktir git artık" 

Şaşkınca "Çok ayıp! Evde çocuk var" demiş ve elini bana uzatıp "Hadi gel ve Hannah ile tanış. Ailemizin son üyesi" demişti.

Böylece hiç beklemediğim bir anda bu ailenin bir parçası oluvermiştim. 

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin