"senin baş kaldırmanı seviyorum"

56 6 0
                                    

Ringte dövüşenleri izliyordum bahisler yatırılmış heycanla kimin kaybedeceğini bekleyenlerin ve kan görmek isteyenlerin sesleri yankılanıyordu.

Woo Bin yanıma bir sandalye çekti "Gresvenor'dan haber aldın mı?" Maçtan gözlerimi ayırmadan "Hayır" dedim. "Herkes çok sabırsız. Söylentiler dolaşmaya başladı. Büyük ihtimalle isyan çıkacak"  Güldüm "O zaman biz de bastırırız" dedim. Güldü "Evet bastırırız ama isyanın bedelini biliyorsun." İkimizde sürtüşmeli maçı izliyorduk. Andy gelip "Biyat etmeyenin sonu ölümdür"

1 hafta sonra

"Ayyysshhh yetti artık." Woo Bin volta atıp duruyordu. "Ne istiyorsun?" Andy sigarasını söndürdü. "Sıkıldım. Dışarı çıkıp eğlenmek istiyorum" dedi. Onun volta atmasını izlerken gülüyordum. "Neden gülüyorsun? Burada oturmak çok mu hoşuna gidiyor?" Kafamı olumlu anlamda salladım. "Ne güzel işte yorulmadan yattığım yerde para kazanıyorum. Tek yapmam gereken dövüşleri yönetmek."  kaşlarını kaldırdı. "Evcilleşmeye mi başladın sen?" bana doğru yürüyordu. Güldüm "Hayır. Sadece tatil yapıyorum" dedim ama yine de ikna olmadı. Bana doğru yürümeye devam edince hırladım. "Ben olsam daha yaklaşmam" dedi Andy ama Woo Bin ısrarla bana doğru geliyordu. Ayağa kalktım "Uzak dur benden" saldırmamak için kendimi zor tutuyordum. İyice yaklaşınca üstüne atladım ama beni omuzlarımdan yakalayıp duvarla arasına aldı. "Evet kesinlikle evcilleşmişsin"  kollarından kurtulup onu duvara yapıştırdım. "Bence evcil olan sensin" dedim. Kıs kıs gülüyordum. Andy kahkaha atıyordu Woo Bin beni üstünden attı. "Kafamı vurdum" dedi ve acıyan yeri kaşıdı. Andy gülerek "Kız sana demişti dostum" hala kahkaha atıyordu.

"Hadi gidip bir şeyler içelim" dedi. Andy de kalktı "Bence de. Yoksa birbirimize zarar vereceğiz "Kafamı olumsuz anlamda salladım "Gelemem" dedim ikisinin de bana dönüp bakması bir oldu. "Bu gün droga günüm" dedim.

Droga günü: genlerimizi bastırmak ve diğerlerinin bizim etkimiz altında kalmaması için aldığımız bir nevi tedavi yöntemiydi.

Andy "O gün bu gün mü?" Yüzünde acıma vardı. Yanıma gelip "Şimdiden geçmiş olsun. Dışarda olsam da kalbim senle." dedi bunu deme nedeni ise ilaç daha damarlara girer girmez bütün hücreleri yakıyor ve parçalıyor olmasıydı.

"30 yıl oldu ama hala alışamadım" Woo Bin alaycı şekilde güldü "Benim 60 yıl oldu hala ilk günkü gibi acı çekiyorum" Elimle kapıyı işaret ettim. "Hadi gidin ve tadını çıkarın"

Onlar çıktıktan sonra üstümü değiştirip zindana indim. Her zamanki profesör karşıladı. "Sonunda geldiniz. Hemen başlasak iyi olur" dedi ve ben daha bir şey diyemeden iğneyi koluma soktu. "Kemer ister misin?" kafamı hayır anlamında salladım ama yine de ağzıma kemeri tutuşturdu. "Dişlerin sana lazım" dedi ve serumu açtı. Sıvının serum borusundan aşağı akmasını izlerken derin bir nefes aldım ve inanılmaz acının şimdiden son bulması için dua etmeye başladım.
~~●~~


Ertesi sabah yorgun bir şekilde  yatağıma giderken Woo Bin ve Andy ana kapıdan içeri girdi. İkiside zil zurna sarhoştu. Andy beni işaret etti. "Hey Athena!" ağzında yuvarlıyordu bana doğru yürürlerken Woo Bin ayağına takıldı ve ikiside yere düştü. Kahkaha attım. Andy ayağa kalkmaya çalıştı ama yapamadı. Ben kendime gelmeye çalışırken  "Gelde yardım et." dedi.

Yanlarına gidip kaldırdım ve odaya götürdüm. "Bu kadar çok içmemeliydiniz" ikisini de yatırıp ayakkabılarını çıkardım. "İyice dinlenin" dedikten sonra ben de uzandım.

Gözlerimi açtığımda Woo Bin ve Andy hala uyuyordu. Saat çok geç olmuştu. İşimi gücümü halledip  İkisinide uyandırdım.

Andy gözünü hemen açsa da Woo Bin çok halsiz ve solgun görünüyordu. "Kendimi iyi hissetmiyorum." sesi kısık ve halsizdi.

MUTANTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin