Can Ozan-Öyle Kolay Aşık Olmam
***
"Yok abi ya filme gireceksen eğer yanında sevgilin olacak. Olmalı yani."
Olduğu yerde söylenerek etrafı izleyen Hilal'in yanına gidip koluna girdim. "Niye öyle diyorsun ki?" diye sordum ardından. Üçü filmden yaklaşık üç beş dakika önce çıkmıştı ve Hilal o andan ber söyleniyordu. "Bence sinemada da tek başına da film izliyor." diyerek cümlelerime devam ettiğimde bakışlarını bana çevirdi ve söylenmeye devam etti.
"Salondaki herkes yanındakine sarılırken ben montuma sarıldım."
"Konforlu." dedim alayla. "Yumuşacık."
Sahte bir sinirle "Serra." diyerek bir uyarıda bulundu ve bakışlarını Bahadır'a çevirip "Al şunu yanımdan." dedi. Bu da yetmezmiş gibi beni ona doğru ittirmişti. Dengemi koruduğum için başıma bir şey gelmemişti ama beni Bahadır'ın yanına ittirmesi ikimizin dip dibe gelmesine sebep olmuştu.
"Niye ittiriyorsun kızım?" diye sordu Bahadır.
"Heyheyleri üstünde yine." dedim dişlerimin arasından. "Benden çıkarıyor acısını."
"Acı falan çıkarmıyorum." dedi ikimize de bakarken. "Size ufak bir iyilik yapıyorum, o kadar."
Son cümlesini de söyleyip tatlı bir şekilde göz kırptıktan sonra omzumun üstünde kalan sarı saçlarını arkaya doğru ittirdi ve sırıttı. Ona artık söyleyecek bir şeyim olmadığı için gözlerimi kısıp öylece bakmakla yetinmiş ondan sonra da önüme dönmüştüm.
Doğruyu söylemek gerekirse yaptığı bu ithamlardan artık eskisi gibi rahatsız olmuyordum. Alışmıştım bir kere. Tabii bu alışmışlığın yanında başka bir şey daha vardı. Her ne kadar bu şeyi dışa vurmamak için büyük çaba göstermeye çalışsam da Bahadır'ın beni heyecanlandırmaya başlaması inkar edilemez bir gerçekti. Heyecanın yanında ufak çaplı bir hoşlantının içinde olduğumu da görüyor ve en önemlisi hissediyordum. Hâl böyle olunca da yaptığı imalar ilk zamanlardaki gibi rahatsız etmemeye başlamıştı. Tabii bazen dozunu biraz aşıyordu orası ayrı.
"Biz filmdeyken siz ne yaptınız?"
Neslihan'ın sorusuyla bu düşüncelerden ayrılırken bakışlarımı ona çevirdim ve o esnada Bahadır ile aynı anda "Yemek yedik." diye cevap verdik ona. Başını anladığını belli edercesine salladıktan sonra "Ee, şimdi ne yapalım o zaman?" diye sordu. "Saat daha çok erken. Hemen evlere dağılmayalım."
"Fark etmez." diye cevap verdim. "Çoğunluğa uyarım ben."
"O zaman sıcak bir şeyler içmeye gidelim." derken her birimize baktı. "Hani deniz kenarında salep satan bir amca var ya oraya gidebiliriz mesela. Bayağıdır gitmemiştik."
Bahsettiği yeri bilmesem de "Olur." diyerek onayladım. Dediğim gibi çoğunluğa uyardım ve diğerleri de onu onaylamıştı zaten. "O hâlde gidelim." dediğinde olduğumuz yerde dikilmeyi bıraktık ve adımlarımızı AVM'nin otoparkına doğru yönlendirdik.
"Siz neyle geldiniz?" diye sordum. Ben, buraya direkt bürodan çıkıp gelmiştim.
"Taksi." diye yanıt verdi Bahadır. "Bu sefer babamdan arabayı koparamadım."
"Benimki de bir kere çarptığım için vermez oldu artık." dedi Ahmet huysuzca. "Hayır yani bir kere çarptık diye aynı şey bir daha olacak diye bir şey mi var, anlamıyorum."
"Eğer şoför koltuğunda oturan sensen kardeşim, bir değil on kere bile yaşanır o olay." diyen Bahadır'a baktığımda alaylı bakışlarla Ahmet'i süzdüğünü gördüm. Ahmet ise huysuz bir şekilde söylenip duruyordu ona karşı.
![](https://img.wattpad.com/cover/250455677-288-k205595.jpg)