[3.5]

46.3K 2.6K 1.7K
                                        

Pera-Ağla

***

Yol boyunca radyoda dinlediğimiz şarkılardan birinin daha sonuna geldiğimiz esnada yolu da tamamlamıştık. Trafik yüzünden yaklaşık yarım saate kadar çıkan bu kısa yolculuk boyunca ikimizin de konuştuğu söylenemezdi. Sadece susmuş ve çalan şarkıları dinlemiştik.

Ve en sonunda da geceyi noktalayacağımız ana gelmiştik.

Oturduğum yerde Harun'a dönerken "Yemek için bir kez daha teşekkürler." dedim. Tebessüm ederek rica ettiğinde ona iyi geceler dileyerek önüme döndüm ve kapıyı açıp arabadan aşağı indim. O sırada Harun'un olduğu tarafta bulunan kapı da açıldı ve o da arabadan inerek yanıma geldi.

Ona sorarcasına baktığımda bana doğru bir iki adım attı. Onun bu adımlarıyla ben de geriye doğru bir iki adım attım. Adımı fısıldadı o an. Ardından da kahverengi gözlerini dudaklarıma indirdi ve derin bir iç geçirdi. Bu hareketi, kafasında dönen düşünceyi anlamama sebep olurken bir adım daha attım geriye doğru.

"İyi geceler, Harun." dedim gözlerine bakmadan. Sonrasında ise yanından ayrılmak için apartmana doğru adım attım. Fakat adımlarımın sonrası gelmedi çünkü Harun, bileğimden tuttuğu gibi beni engellemiş ve ona yaklaşmam için beni de kendine çekmişti.

Gözlerim tüm şaşkınlığımla açılırken "Ne yapıyorsun ya?" diye sordum sinirle. "Bırak beni, gideceğim." Onu kendimden ittirmek adına ellerimi omzuna koyduğum esnada bundan güç alır gibi elini başımın arkasına attı ve bir an bile beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Dudaklarımda hissetmeye başladığım sıcaklık, bana oldukça iğrenç gelirken yaşadığım şoka kendimi kaptırmadım ve onu omuzlarından sert bir şekilde geriye doğru ittirdim. Temasımız kesilir kesilmez yaptığım ilk şey dudaklarımı elimin tersiyle silmek olurken "Sen ne yaptığını zannediyorsun ya?" diye bağırdım. "Nasıl benim rızam olmadan böyle bir şey yapma cesareti bulabilirsin?"

"Çok güzelsin, ne yapabilirim?"

Alaylı bir üslupla sunduğu sebep, sinir kat sayımı zirvesine ulaştırırken önüme gelen saçlarımı bir hışımla geriye doğru attım ve "Bir daha sakın ama sakın!" diye bağırdım. "Ne beni ara ne de karşıma çıkma tenezzülünde bulun."

"Sinirli hâlinin de ayrı bir albenisi var, Serra. Söylesene, ne yapacağım ben?"

"Pisliksin ya!" dedim yüzümü buruşturmaya engel olamazken. "Pislik insanın tekisin."

Bana yarım ağız bir sırıtmayla bakarken daha fazla onun yanında durmamak adına yanından bir hışımla geçtim ve kapısı açık olan apartmana girip merdiven basamaklarına oturdum.

Göğsüm, aşırı sinirin verdiği etki yüzünden hızlı bir şekilde inip kalkarken dışarıda yaptığım hareketi bir daha yaptım, dudaklarımı elimin tersiyle sildim.

Nasıl olur da dudaklarıma değen ilk kişi Harun olabilirdi?

"Geri zekâlı!" diye bağırdım ayağımı sertçe beton zemine vururken. "Aptal!"

"Serra!"

İşittiğim tanıdık ses, beni birdenbire süt dökmüş kedi gibi sessizleşmeme sebep olurken oturduğum yerden usulca kalktım ve "Bir şey yok. Geliyorum." diye seslendim yukarı doğru. Az önce seslenen Hilal'di. Sanırım biraz fazla çıkan sesimden dolayı beni duymuştu.

Adımlarımı basamaklara yönlendirirken buralarda oyalanmamak adına merdivenleri hızlı adımlarla çıktım ve dairenin bulunduğu kata geldim. Beni kapıda karşılayan Hilal ve Neslihan, yüzüme ne olduğunu anlamak istercesine baktıklarında "İçeride anlatırım." dedim ve eğilip botlarımı çıkardım.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin