[0.5]

66.1K 3.1K 1.6K
                                        

[Perdenin Ardındakiler-Beni Kendinden Kurtar]

***

Radyoda yüksek sesle çalan şarkı bittiğinde ben de bana atılan adrese varmıştım. Bakışlarım kısa bir an etrafta dolaştıktan sonra arabayı uygun bir yere park edip aşağı indim. Şu an kendimi fazlasıyla tuhaf hissediyordum çünkü daha yeni tanıştığım birinin doğum gününe gelmiştim.

Doğruyu söylemek gerekirse bu akşam buraya gelmek düşüncelerimin arasında yoktu. Fakat Hilal, akşam saati mesaj atmış ve gelmem konusunda ısrar etmişti. Ben de bu ısrarı karşısında dayanamayarak gelmiştim.

Umarım geldiğime pişman olmaz ve güzel bir akşam geçirirdim.

"Kapıyı açıyorum."

Duyduğum sesle bakışlarımı yukarı çevirdim. Hilal, evinin terasından bana bakıyordu. "Bekliyorum." deyip apartmanın önüne geldim. O sırada kapı açıldı ve içeri girdim. Giriş katta asansör göremeyince adımlarımı merdivenlere yönlendirdim ve teras katına doğru çıkmaya başladım. Saniyeler içerisinde terasın önüne geldiğimde kapıda bekleyen Hilal girdi görüş alanıma.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum."

Beraber içeri girince bakışlarım etrafta gezinmeye başladı. Köşede üç koltuk, onların ortasında ise bir masa vardı. "Diğerleri bir türlü gelmedi." Etrafı incelemeyi bırakıp Hilal'e döndüm. "Sanırım erken geldim." dedim mahcup bir tavırla. Büyük ihtimal çok istekli gözükmüştüm gözünde. "Hayır, tam vaktinde geldin. Diğerleri geç kaldı." diyerek koltukları işaret etti.

"Neyse birazdan gelir onlar. Geçip oturalım."

Onu onayladığımda beraber o tarafa geçip koltuğa oturduk. "Neslihan biliyor mu?" derken omzumda asılı olan çantayı çıkarıp aramızdaki boşluğa koydum. "Evet, biz aramızdan birinin doğum günü olduğunda burada toplaşıp kutlarız. Gelenek hâline geldiği için sürpriz sayılmıyor." Tebessüm ettim. Anladığım kadarıyla aralarındaki bağ oldukça güçlüydü.

Açıkçası bu durum birazcık imrenmemi sağlamıştı çünkü hayatımda 'bu benim en yakın arkadaşım' diye tanıtabileceğim biri yoktu. Gerçi zamanında hayatıma arkadaş sıfatıyla birçok kişi girmişti fakat bir zaman sonra yanımda sadece kendi çıkarları için bulunduklarını fark edince onları hayatımdan çıkarmıştım.

Yaptığım en doğru şeylerden biri olabilirdi.

Terası dolduran bildirim sesi beni düşüncelerimden ayırırken Hilal, masanın üzerinde duran telefonunu alıp ekrana baktı. "Gelmişler." dedi ardından. Sonrasında da oturduğu yerden kalkıp kapıyı açmak için ayrıldı yanımdan. Oturduğum yerde dik bir pozisyona geçtim. Birazcık gerilmiştim.

"Merhaba."

Ahmet'in sesini duymamla oturduğum yerden kalıp kapıya doğru döndüm. "Merhaba." dedim yok gibi çıkan sesimle. Sanırım biraz değil, fazlasıyla gerilmiştim şu an. "Hoş geldin." dedi tüm samimiyetiyle. Gülümseyerek karşılık verdiğimde yanımdan geçip koltuğa oturdu.

Neslihan'da döndüm ben de. Başıyla selam vermeyip tercih ederek yanımdan geçtiğinde duraksadım. Yüzünde herhangi bir ifade yoktu. Durgun duruyordu biraz. Bunun üstünde fazla durmayarak terasın kapısına doğru döndüm. O esnada Bahadır girdi içeri.

Gözlerimiz anında birbiriyle buluşurken tebessüm ederek selam verdim ona. Bakışları kısa bir an yüzümde dolaştıktan sonra hiçbir tepki vermeyerek yanımdan geçti. Bu hareketi karşısında göz devirdim. Soğuk nevale işte ne olacak.

"Serra, gelsene."

Hilal'in çağırmasıyla ayakta dikilmeyi bırakıp Ahmet'in yanına oturdum. Bakışlarım tekrardan Bahadır' dönerken baştan aşağı incelemeye başladım onu.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin