[Görkem Sağlam-Hayatımın Nakaratı]
***
Duruşma salonundan dışarı adım atar atmaz müvekkilim olan kadını kolundan yavaşça tutup kendime doğru çevirdim. "Selda Hanım." dedim ardından. "Neden içeride boşanmak istemediğinizi söylediniz? Üstelik boşanmak isteyen sizken yaptınız böyle bir şeyi. Neden?"
Kendisi büroma gelerek eşinden boşanmak istediğini söylemişti . Sebebi ise eşinden şiddet görmeseydi. Elimizde birçok darp raporu olduğu için davayı uzatmadan açmıştım fakat işler beklediğim gibi gitmemişti. Hakim, onları tek celsede boşayacakken Selda Hanım bir anda boşanmaktan vazgeçtiğini ve de eşini çok sevdiğini söylemişti.
"Tehdit mi edildiniz?" diye sordum. "Eğer öyleyse..."
"Kocamı sevdiğimi ve de boşanmak istemediğini fark ettim. Hepsi bu." Diyerek duruşma salonuna tekrardan girdi. Ailesi henüz içeriden çıkmamıştı.
Arkasından bir anlığına bakakalsam da şu an benimle konuşmayacağını biliyordum. Bir şey sorarsam eğer kaçacaktı. Bu yüzden şimdilik üstüne gitmemeyi tercih ettim ve adımlarımı adliyenin çıkışa yönlendirdim. Nasıl olsa bu işin peşini bırakmayacaktım. Altında yatan sebebi er ya da geç öğrenirdim.
Düşündüğüm gibi işin içinde tehdit varsa eğer Selda Hanım için elimden geleni bir kez daha yapardım.
Adliyeden çıktıktan kısa bir süre sonra arabamın yanına geldiğimde anahtarı çıkarıp arabayı açtım. Cübbem, üzerimde olduğu için arabaya binmeden önce onu çıkardım ve güzelce katladıktan sonra da arabanın kapısını açıp şoför koltuğunun yanına koydum.
Cübbeni çıkarmadan önce arabanın üstüne koyduğum dava dosyalarını da arabaya koyduğum esnada işittiğim bağırışma sesleriyle geri çekilip seslerin geldiği yöne baktım.
Selda Hanım, ailesiyle beraber bana doğru geliyordu. Bağıran kişi de bizzat babasıydı.
"Baba, avukat hanımın bir suçu yok." diye bağırdı Selda Hanım. Olayı anladım o an. Büyük ihtimal boşanmamlarının sebebi bendim babasının gözünde."Sen nasıl avukatsın, ha?"
Babası, yanıma ulaştığında elini sallayarak konuşunca geri çekildim. Ardından da "O elinizi indirin beyefendi!" diyerek sert bir uyarıda bulundum. Bu zamana kadar ilk defa böyle bir olayla karşı karşıya geliyordum.
"Neden boşamadın kızımı? Neden o adamdan kurtarmadın onu? Biz sana onca parayı bunun için mi verdik?"
"Benim hiçbir suçum yok." dedim aynı onun gibi bir üslupla. "Boşanmak istemeyen kişi sizin kızınızdı. Üstelik davayı açan kişi o olmasına rağmen istedi bunu. Neden öyle yaptı bilmiyorum ama öğreneceğim. Bu yüzden beni suçlayacağınız yerde kızınıza neden böyle yaptığını sorun."
Bakışları kısa bir an kızına kaydıktan sonra tekrardan bana döndü. "Kendi beceriksizliğini kızıma yıkma." diye bağırdı ardından. Şaşkın bir şekilde baktım adama. Bir insan bu kadar kör olamazdı. Duruşma salonunda kızını çok da iyi savunmuştum. Elimde şiddet gördüğüne dair ne kadar delil varsa hepsini bir bir açıklamıştım. Ayrıca eşinin bazı pis işlere bulaştığını bile dökmüştüm ortaya.
Fakat kızı istememişti işte. Eşi de boşanmak istemediğini dile getirmişti. Hakim de bu yüzden onları boşamayıp davayı bitirmişti.
"Diretseydin." dedi annesi. "Boşasaydın onları. Neden yapmadın?"
"Hanımefendi, kararı veren kişi ben değilim." dedim üstüne basarak. "Kararı veren kişi bizzat hakim. Bu yüzden böyle suçlayıcı konuşmaya hakkınız yok. Kızınızı elimden geldiği kadar savundum. Her konu hakkında delil sundum."
![](https://img.wattpad.com/cover/250455677-288-k205595.jpg)