[0.9]

60.1K 2.9K 1.1K
                                        

[Çağan Şengül-Canım Yanıyor]

Neslihan Akpınar

Apartmanın önündeki merdivenlerde dirseklerimi dizlerime, ellerimi ise yüzüme yaslamış bir şekilde oturuyordum. Hilal'in evinden ayrılalı yaklaşık on dakika olmuştu.

Moralim bozuktu.

Moralimi bozan kişi de aramıza yeni katılan Serra'dan başka biri değildi. Tabii bunun yanına Ahmet'i de katabilirdik çünkü ikisi fazlasıyla samimiydi. Kısa sürede bu kadar samimiyeti nasıl kurmuşlardı anlamamıştım. Üstelik bu samimiyet gözümüzün önünde kurulmuştu.

Hepsi Hilal yüzünden.

Bahadır ve Serra'yı başından beri yakıştırdığı için sürekli yan yana getirmeye çalışıyordu. Getirdiği zaman ise o ikisi birbiriyle dalaşıp duruyordu. Hatta çoğu an yüzlerine bile bakmıyorlardı. Bu da Hilal'ın o akşamdan boş elle dönmesini sağlıyordu. Bu durumda da olan bana oluyordu. Onlar yakınlaşsın diye buluşma ayarladığı her an Serra ve Ahmet daha samimi oluyordu. Böyle olmaması gerekirdi.

"Neslihan."

İşittiğim tanıdık sesle aptal kalbim hızlı bir şekilde çarpmaya başladı. "Ne var?" dedim ciddi gözükmeye çalışarak. Ardından da bakışlarımı Ahmet'e çevirdim. Ayakta dikilmeyi bırakıp yanıma oturdu.

"Neden çıkıp gittin?"

"Ortam çok sıkıcıydı."

"Öyle mi?" diye sordu hayretle. "Oysaki sen benim şarkı söylememi severdin."

"Bu akşam sevesim gelmemiş demek ki."

Dudaklarını birbirine bastırırken başını da anladığını belli edercesine salladı. Önüme döndüm ve ellerimle oynamaya başladım. Bu hâllerimin sebebi çok net belliydi aslında. Nasıl anlamıyordu?

Ya da ben sevmeyi mi beceremiyordum?

Bakışlarım tekrardan ona dönerken karlı tarafa boş bir şekilde baktığını gördüm. "Neden geldin ki?" diye sordum. "Serra'yı neden bıraktın? Oysaki güzel sohbet ediyordunuz."

"Ortada sebep yokken çıkıp gitmen garip geldi. Merak ettim."

Sebep var aslında. Sadece anlamıyorsun.

"Şunu unutma ki ben sebebsiz yere hiçbir şey yapmam. Çıkıp gidişimin belki sana göre bir sebebi olmayabilir ama bana göre var."

Sizi öyle görmek istemiyorum.

Olur da ondan hoşlanırsın diye korkuyorum.

"Söyle de bilelim o zaman."

"Serra ile fazla yakınsınız. Sadece sen değil, Hilal de öyle. Farkında mısınız bilmiyorum ama o kızı daha yeni tanıdık. Fakat siz kırk yıllık dost gibisiniz. Saçma."

"Neden saçma olsun? Serra, çok samimi birisi. Kendini hemen sevdirdi. Her ne kadar tanışalı kısa bir süre olsa da hiç öyle hissettirmiyor."

"Bana göre saçma." dedim sinirle. Serra'nın ne  düşündüğünü bilemezdim. Dışarıdan bakınca herkese iyi hoş gözükürdü. "Her tanıştığımız kişiyi aramıza alıp ona kırk yıllık dostmuş gibi davranacaksak eğer işimiz var vallahi." diye devam ettim cümlelerime.

"Bence saçma bir kıskançlık yapıyorsun şu an. Serra'dan daha en başında kötü bir enerji alsaydık zaten buraya gidip gelemezdi. O da bize karşı aynı samimiyeti gösterdiği için böyle bir ilişki içerisindeyiz."

"Farkındaysan Bahadır ve ben ona yaklaşmıyoruz bile. Acaba biz kötü enerji alıyor olabilir miyiz?"

"İyi de Bahadır hep böyle zaten. Kimseye doğru düzgün yaklaşmıyor. Az kişiyle samimiyeti var. Fakat ben veya Hilal öyle değil. O, bize nasıl davranıyorsa biz de öyle davranıyoruz. Bence bu saçma kıskançlığı bir kenara bırak. Hem merak etme. Serra, arkadaşlarını elinden almaz."

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin