Pinhani-Beni Al
Bir bölüm daha... Bu aralar bu tempoyla gidersem finali okumanız çok yakın. Haberiniz olsun. <333
***
Bahadır'ın buraya gelişinden beri hissettiğim kırgınlık ve de bunun yanında kızgınlık beni oldukça rahatsız etse de şu an bunu belli etmemeye çalışıyor ve Hilal ile Neslihan'ın açtığı filmi izlemeye çalışıyordum. Başarılı olduğum söyleyemezdi. Aklım Bahadır'daydı.
"Biri beni sevsin." diye söylenen Hilal'e çevirdim bakışlarımı. "Cengiz'e ne oldu?" diye sordum ben de. Ahmet ve Bahadır gittikten sonra ondan da bahsetmişti bana. "Seviyor ya işte seni." Güldü. "Konuşuyoruz öylesine."
"Öylesine?"
"Evet, aramızda bir şey yok." deyince üstelememiş ve önüme dönmüştüm.
"Onu bunu bırakın da..."
Bakışlarımı bu sefer de Neslihan'a çevirdim. "Bahadır neden öyle davrandı, anlamadım." deyince sıkıntıyla soluyuverdim. Ben de hiç anlamamıştım ki. "Bilmiyorum." dedim o yüzden. Neslihan, uzandığı yerden kalkıp oturur pozisyona geçti.
"Bir sebebi olmalı."
Ben de yatttığım yerden kalkıp oturur pozisyona geçtim ve bacaklarımı da kendime doğru çektim. "Bahadır, kafasına göre davranmayı seven bir çocuk." dedim ağır bir sitemle. "Bana canı nasıl isterse öyle davranıyor." Derin bir nefes aldım. "Ama bundan sonra ona olan tavrım belli." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Neymiş o?"
"Bana nasıl davranıyorsa ben de ona öyle davranacağım."
Her ne kadar bana yapılan şeyleri başkalarına yapmayı sevmesem de yapacaktım bunu. Belki o zaman ne hissettiğimi anlardı. Gerçi bu zamandan sonra ona bir yakın bir uzak olamazdım. Bu yüzden tek yapmam gereken şey kendimi ondan uzak tutmaktı. Benim için zor olacaktı ama yine de deneyecektim.
"Bu sefer bir şey demeyeceğim." dedi Hilal. "Çünkü sen haklısın. Sana istediği gibi davranamaz, bir ayarı olmalı." Başımı onaylarcasına salladım. Elbette bir ayarı olmalıydı ama maalesef Bahadır o ayarı bir türlü tutturamıyordu.
"Nereden geliyor bu ayarsızlık?" diye söylendi Neslihan da. "Hayır bir de kendisi de bir öyle bir böyle davranan insanları sevmez. Bir sebebi illa ki olmalı ama o sebep geçerli olur mu bilmiyorum."
"Aklıma hiçbir şey gelmiyor." dedim saçlarımı sıkıntıyla karıştırırken. "Kafayı yiyeceğim."
Konuşamalar üzerine odayı telefon sesi doldurduğunda bakışlarımız telefonuma kaydı. Uzanıp telefonu elime alırken ekranda gördüğüm isimle kızlara sırayla baktım ve "Harun arıyor." dedim şaşkınlıkla.
"Bu saatte mi?"
Saat on ikiyi geçiyordu.
"Açalım bakalım." diyerek aramaya cevap verdikten sonra "Alo?" dedim. Yine ne isteyecekti, ne diyecekti gerçekten merak ediyordum. "Serra." dedi o da esnada.
"Efendim?"
"Hilal'in evinin önünden geçerken arabanı gördüm de... Sen burada mısın?"
"Buradayım da ne oldu ki?"
"Aşağı gelir misin acaba?"
"Aşağı mı?" diye sorarken tekrardan kızlara baktım. İkisi de şaşırmış dursa da Neslihan eliyle gitmem için işaret yapıyordu. "Evet." dedi Harun. "Gelebilir misin, lütfen."
İsteği üzerine bir an duraksasam da merakıma yenik düşerek "Tamam." dedim. Ardından da telefonu kapattım ve ayağa kalktım. "Aşağıda beni bekliyor." derken de salon kapısına doğru adım atmaya başladım.
