"APOLL KAZIĞI"

73 18 39
                                    

Yorgun argın kaldırdığım bedenimle banyoya doğru yürüdüm. Acıktığı için yüzümü yalayan Mai sağ olsun uyutmadı türlü. Yüzümü yıkadıktan sonra geri geldiğimde az da olsa kendime gelmiştim. Üzerimi değiştirerek saate baktım.  Öğle yemeğine sadece bir saat vardı. Bu benim için iyiydi,  ortalıkta gözükmek istemiyordum çünkü   bedenimde dün geceden arta kalan baş ağrısı, halsizlik bedenimde belirti vermeye başlamıştı ya da ben Nekta'nın dün gece söyledikleri yüzünden görmeye onunla karşılaşmaya  takatim yoktu.  Gözümün bir anda dün gece Dalan'ın o dönüşmüş hali gelince ürpererek kafamı sağa sola salladım. İçime oturan acıyla kendime kızdım o dönüşen kişi benim kardeşimdi ondan korkmam ve çekinmeme gerek yoktu . Aynanın karşısına doğru ilerleyerek saçlarımı düzelttim. Kahküllerim gün be gün uzuyordu şuan kaşlarımı kapatacak kadar olmuştu. Yorgun bedenimde ne kadar çökmüş olduğumu görüyordum. Cılız, bezgin bir ifadem vardı fakat bunların tüm sebebi  Nektaydı. Bizi burada tutması, yalan söylemesi, sürekli gizli işler peşinde olması... Düşüncelerimin arasında aklıma gelen bir kaç küfrü savurmadan edemedim. Dün gece uyumadan önce yavrunun bana söylediklerini hatırlayınca ona karşı içimde parlayan öfkeyle kafamı salladım. Onu öldürmek için her geçen dakika daha fazla sebebim artıyordu.

Düşüncelerim ve Nekta ile boğuşurken kapının tıklanma sesiyle kendime geldim. Bu saate kimsenin gelmesini beklemediğim için usulca kapıyı açtım. Gelen kişi... Dalandı. Giydiği kıyafetler ve yüzünde ki garip ifadeyle  Dalan değil  onun  abisiydi.

"Merhaba Dalan?" şaşırsam da süzmeyi  ihmal etmedim. Sertleşen yüz hatları, çökmüş göz atları, morarmış dudakları ve  saçlarının kapatamadığı sivrileşen kulaklarıyla karşımda duruyordu. İçimde büyüyen korkuyu belli etmeden gülümseye çalıştım.

"Merhaba abla." kuruyan dudağını yaladı ve devam etti. "Seninle bir konu hakkında konuşmak için geldim. Müsait misin?" Sanki bedeni geçirdiği dönüşümü kabul etmek istemiyor gibiydi.

"Tabii."  kapıyı sonuna kadar dayadım ve içerideki koltuklardan birisine oturmasını işaret ettim. "Seni dinliyorum." kendimi de karşı koltuğa bırakarak heyecanlı ve  tedirgin bakışlarını bana çevirmesini  izledim.

"Şu bir kaç gündür başıma gelenleri biliyorsun." derin nefes aldı ve kollarını dizinin üzerine koyarak öne eğildi. "Bende kendimden böyle bir şeyi beklemezdim." Sanki hislerimi sezinlemiş gibiydi.

"Neyi kast ediyorsun?" anlasam da anlamamazlığa vurdum kendimi . Çünkü  onun böyle bir olayı kaldırabileceğini düşünemiyordum. Onu eğlenen küçük bir çocuktan yük sahibi bir çocuğa dönüşmesini  istemiyordum. Aslında onun başına gelen tüm bu şeylerin şaka olmasını istiyordum ama nafile...

"Neyi kast ettiğimi gayet iyi biliyorsun abla. Dün gece mahzende olanları tek tek izledim. Neye dönüştüğümü.. Aslımda ne olduğumu...." sona doğru dediklerini duyamadım bile sesi cılız çıkmıştı. Kendisinin de bunu istemediği belliydi ama o buna razı gelip sırtlamayı istiyordu.

"Dalan bırak...."

"Abla konuşmaya geldim, dinlemeye değil." yükselttiği sesini alçaltarak  sözümü kesti." Lütfen beni dinle."

Alt dudağımı dişleyerek  geriye yaslandım. Söylediği şeyler canımı yakacak gibi hissetmeme engel olamıyordum. İçimde Dalan'a karşı ne kadar acıma duygusu ve merhamet baskın geliyorsa şuan aynı kuvvetle Nekta'dan intikam almak o kadar baskın geliyordu. Çünkü bu iş, burada kalma meselesi de onun başının atlından çıkmıştı.

"Soyumun ata kurt olduğunu, dolunayda tüm kemiklerimin kırılıp sonra yeniden eski halime dönüşeceğimi, eğer içimde ki havyansal dürtüyü kontrol edemezsem tamamen ata kurt haline bürünüp anılarımı unutacağımı ve bedenimde ki değişiklerinin sebebinin bu dönüşüm olduğunu biliyorum."

KISTASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin